Bir grup var, yurt dışına gidecekler.
40 kadar genç.
Eğitmenleri soruyor: “Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu olanlar elini kaldırsın.”
Hepsi 7 kişi!
(Çünkü uzak ülkelere vize sorunsuz gitmek için Kıbrıs pasaportuna ihtiyaç vardır. Bir ayıp da aslında TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin. En azından kültürel ve sportif gruplar için “vize masrafları ve işlemleri bize aittir” diyemiyor mu, koskoca Türkiye devleti! Bu ayrımcılığa göz göre izin veriyor.)
***
Bu çocuklar 15, 16, 17 yaşındalar.
Yeni kuşak Kıbrıslı gençliği.
Hemen hemen tümü burada doğmuş.
Çoğunun anne ya da babası da öyle!
Kiminin dedesi, ninesi Türkiye’den gelmiş.
Ve bazılarının da anne ya da babası, ikisinden biri Türkiyeli.
Hani ‘karma evlilik’ dediğimiz bu!
***
Nasıl da değişmiş nüfus yapısı, görüyor musunuz?
“Kıbrıslı kökenli” dediğimiz aile yapısı erimekte ya da dönüşmektedir.
Kendi ailemden biliyorum.
Üç kardeşiz, iki kardeşim ‘karma evlilik’ kapsamında, çocukları da böyle.
***
Peki, Kıbrıs’a 74’ten sonra gelen ailelerin çocuklarının çocukları dahi Kıbrıs Cumhuriyeti ile bağ kuramayacaksa, ne olacak?
***
Ve bir de gerçek var!
Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik bence ‘planlı ve bilinçli’ nüfus değiştirme harekatı, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından ‘meşru’ kabul edilemez.
“Hep istiyorsunuz” deseler de haklılar.
Çünkü nasıl ki bu çocuklar “pasaportu” hak ediyor, Kıbrıslı Rum ailelerin çocuklarının çocukları da Maraş’ı hak ediyor, Lapta’da dedesinden kalma oteldeki payını hak ediyor, narenciye tarlasına ya da sanayideki fabrikasına dair en azından bir belgeyi hak ediyor.
***
40 kişilik gruptan sadece 7 çocuğun Kıbrıs Cumhuriyeti varsa!
Ve diğer 33 çocuk ‘Kıbrıs Folkloru’nu tanıtmak için didişiyorsa pek çok soru işareti vardır.
Müzakere masasında bu insanların ‘yeni Kıbrıs’ın da yurttaşı olması için uzlaşma sağlanmıştı.
İşte bu ‘uzlaşı’ Kıbrıs kimliği için de geçerli olmalı, ancak, her iki tarafın onayıyla bir ‘çizgi’ çekilmelidir!