KELİMELER VE İNSAN

İnsan olma yolculuğumuz, diğer insanların oluşturdukları kültür sayesinde gerçekleşir.

İnsan olma yolculuğumuz, diğer insanların oluşturdukları kültür sayesinde gerçekleşir. Dünyaya geldiğimizde bu kültürel yapıyı hazır buluruz. Kültür; yaşamda kalmak için doğaya ek olarak insanın ortaya koyduğu maddi ve manevi unsurların tümüdür.

 

Kullandığımız dilin, yaşam kalitemizi belirlediğinin, farkında mıyız? Bazı kelimeler yasaklıdır. Bazı kelimeler saygınlık kazandırır. Bazı kelimeler ise örneğin “namus” gibi, felaketimize yol açabilir. Öyle kelimeler vardır ki dost, öyle kelimeler vardır ki, düşman kazandırır.

 


Özlem Onar

Dünyada anlaşılması en güç olan varlık, insandır! İnsanın maddi yanının dışında, canlılarla ortak olan manevi yanı da vardır. Anne rahminde doğum gerçekleşir ve insan olma yolculuğu başlar. İnsan yavrusu, anne rahminde belirli bir süre gelişir ve dünyaya gelir. İnsan yavrusunun yaşamını sürdürebilmesi için annenin veya anne yerine geçen bir bakıcının bakımına ihtiyacı vardır. Herhangi bir toplumda dünyaya gelmemiş insan yavrusunun, insanlaşarak hayatta kalması mümkün değildir. Topluma fert olarak gelen insan yavrusu ilk başta anne olmak üzere, diğer insanlar tarafından eğitilerek şahsiyet kazanır. İnsan olma yolculuğumuz, diğer insanların oluşturdukları kültür sayesinde gerçekleşir. Dünyaya geldiğimizde bu kültürel yapıyı hazır buluruz. Kültür; yaşamda kalmak için doğaya ek olarak insanın ortaya koyduğu maddi ve manevi unsurların tümüdür. Kültürü oluşturan maddi ve manevi değerler hem insanın hem de toplumun varlığının devamını sağlar. Nerede toplum varsa orada kültür vardır. İnsan, kültür ve toplumsal yapı sürekli etkileşim halindedir.

 

Düşünce ve dil

Kültürün en önemli unsuru dildir. Dil ile değerleri gelecek kuşaklara aktarırız. Her insanın bir dili muhakkak vardır. İnsan yavrusu dünyaya geldikten sonra dil öğrenilebilir. Dil düşüncelerin, duyguların beden, yazı ve konuşma aracılığı ile aktarımını sağlar. Dil edinme becerisi insana özgüdür. Aristoteles’in de dediği gibi: “İnsan akıllı bir hayvandır.” İnsanda olduğu gibi, bazı canlı türlerinde de zekâ vardır. Fakat zekâsını geliştirerek akıl sahibi olan, sadece insandır. Dil, insanın oluşturduğu bir yapıdır. Çünkü insan, düşünebilen ve düşündüğünü dil ile bildirebilen, tek canlı türüdür. Düşünce ile dil iç içedir. Bilişsel düzeyde, dilde kullanılan sözcüklerle, cümlelerle gerçekleşen bir dizi işlev düşünceyi oluşturur. Düşünce birbirinden farklı kavramların, belirli ilkelerle, kurallarla birleşmesidir. Düşüncenin doğru gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi için içerdiği kavramların anlamını bilmek gerekir. (1)  

 

Kullanılan dil

İletişim, insanın  en önemli problemlerinden biridir. Barış ve anlaşma tüm dünyanın her çağda arzusu olmuştur. İletişim sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumların da sorunudur. Sağlıksız iletişimin doğurduğu pek çok sorunla birlikte yaşamak durumunda kalıyoruz. İletişim iki insanın birbirini fark ettiği anda başlıyorsa, ne oluyor da bir türlü sağlıklı iletişimi gerçekleştiremiyoruz? Kendimizi doğru ifade edebiliyor muyuz? Başkası ile sağlıklı bir iletişim kurmak için kendimizle yüzleşerek, gelişmemiz gerektiğinin farkında mıyız? Kullandığımız dilin, yaşam kalitemizi belirlediğinin, farkında mıyız? Bazı kelimeler yasaklıdır. Bazı kelimeler saygınlık kazandırır. Bazı kelimeler ise örneğin “namus” gibi, felaketimize yol açabilir. Öyle kelimeler vardır ki dost, öyle kelimeler vardır ki, düşman kazandırır.

 

Değişen anlamlar

Hızla değişen dünyayla birlikte kelimeler de değişiyor. Bazı kelimeler doğarken, bazı kelimeler ölüyor. Bir yandan da tarihin oluşturduğu dili konuşuyoruz. Toplumsal yapının dinamikliği toplumsal gerçekliği değiştirmektedir. Kullandığımız dildeki kelimelerin ve kavramların anlamları zaman içerisinde yenilenmezse, toplumsal gerçekliği ifade edemeyiz. Bu durumda da kelimeler ile gerçeklik arasındaki anlam kopar. Matematik ve mantık bilimlerinin kavramları evrenseldir. Yani herkes tarafından aynı şekilde anlaşılır. Diğer alanlarda ise dilin ve düşüncenin, anlamlı ve en küçük birimi olan kavramların algılanması, anlaşılması, yorumlanması şahısa ve topluma göre farklıdır. Tarihsel süreç içerisinde aile kavramının, kültürlere ve kişilere göre farklı tanımlandığını görürüz. Antik Yunan’dan bu yana demokrasi, özgürlük, kölelik v.b. kavramlar, günümüze gelinceye kadar her dönemin koşularına göre farklı anlamlara bürünmüşlerdir. İki bin beş yüz sene önce atom kavramının anlamı ile günümüzdeki anlamı aynı değildir. Bilimdeki kavramların da sürekli yinelenmesi gerekmektedir. Ayrıca içinde bulunduğumuz toplumun kültürel öğeleri geliştikçe kullandığımız kavramların niceliği artacak, niteliği ise derinlik kazanacaktır.

 

Dinlemek

 Bizler kavramları kavrayabiliyor muyuz? Kavramların dilden dile aktarılmasını, diğer kavramlarla kurduğu bağlantıları algılayabiliyor muyuz? Algılayamadığımız sürece kavram kargaşasına maruz kalıyoruz. Mantıksız ve ölü düşücelerle ne kendimizi ifade edebiliyoruz ne de söyleneni anlayabiliyoruz. Anlama niyetiyle dinlersek, iletişimimizde etkili olacaktır. Ailede, okulda ve tüm kurumlarda çocuklarımızı insan olarak algılayıp, saygıyla onları dinleme becerimizi geliştirmeliyiz. Çocuk yaşta dinlenilen bireyler ancak birer yetişkin olduklarında birbirlerini dinleyebilirler. En önemlisi de kendilerini ifade edebilirler. 

Sözcüklerin duygusal yükünü, özünü, kaynağını, değerini, en iyi anlayan ve anlatan, ozanlardır, şairlerdir.

Özdemir Asaf sözcüklerin doğuşunu şöyle anlatır:

 

  KELİMELER… KELİMELER…

  Yarıda kalmış aşkların hesapları içinde

  Denizlere açıldı içimizden biri

  Niçin gittiğini söylemeden

  Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri

  Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.

  Bulacak sanıyordu yenilikleri.

 

  Her an bir yeni su vardı,

  Her yeni suda bir yeni an.

  Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından

  Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.

  Bitmiyordu köpüklerle renkler

  Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.

 

  Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

  Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.

  Yeni manzaralarla gelen yeni duygular

  Hani, eski kelimelerle olmasa

  İnsanın ömrünce devam edecek.

  Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

 

  Anladı, ölmekle yaşamanın birleştiği noktada

  Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara

  Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin

  Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.

 

  Anladı, bütün olmuşlarla olanların

  Ve bütün olacakların

  O kelimelerin içinde

  Kendisine varmadan eskidiğini. (2)

                                                                                                                               

 

   

KAYNAKÇA

 

1) (PROF. DR. ÖZCAN KÖKNEL, ŞİDDET DİLİ, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2013, s.49)

2) (PROF. DR. ÖZCAN KÖKNEL, s.69, 70)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dergiler Haberleri