Sözlükler ‘yönetmek’ kelimesini şöyle açıklar:
- Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek.
- Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek.
Bir de tiyatro, sinema filmi yönetmek vardır ki, bugünkü konumuzla alakalı değiller.
Tanımı gereği, ‘yönetmek’ eylemi için bir ‘özne’ lazımdır. Yani ‘yöneten’… Ya da ‘yönetici’…
Yönetebilmek için neler lazımdır?
Kurallar mesela…
Bu kuralları bazen sistem koyar. Adına anayasa, yasa, tüzük falan denilir. ‘Yöneten’ kimse bunlara uyar. Uymak zorundadır. Uymazsa gider, başkası gelir. O da uymazsa, o da gider.
Bazen de ‘yönetici’ kendi kurallarını kendisi koyar. İsterse uyar, isterse uymaz. İki dudağının arasındadır nasılsa. Kuralları kendisi belirler. İsterse değiştirir. Bir usta bir memleket yani!..
Bir model demokratik, diğeriyse otokratik ya da monarşik olarak tanımlanır.
* * *
‘Yönetmek’ için ister demokratik, ister anti-demokratik şekilde bir ‘yetki’ elde edilir.
‘Yönetici’ o yetkiyi kullanabilir. Kullanıp kullanmamak kendisine, becerisine, bilgisine, cesaretine bağlıdır.
Demokratik modellerde her ‘yetki’nin bir de ‘sorumluluk’ kısmı vardır.
Biri onsuz olmaz.
Sorumluluğunuz varsa, ama yetkiniz yoksa, bir işe yaramaz.
Yetkili ama sorumsuzsanız, o da fena. Sorumsuzca davranmanın önü açılır böyle.
Yetkiyi ve sorumluluğu aldınız, ama yine de yetmez.
Neyse ‘iş’, onu yapabilecek ‘imkanlar’ var olmalı. Ya kendiliğinden ya da sizin uğraşınız, çabanızla yaratılacak imkanlar… Yoksa ve yaratılmamışsa, ‘yetki’niz sınırsız ‘sorumluluğunuz’ okyanus gibi olsa ne yazar!
* * *
Kıbrıslı Türkler ‘kendi kendini yönetmek’ ister, değil mi?
‘Balık yemek değil, balık tutmayı öğrenmek lazım’ diyorlar.
Peki ama nasıl olacak bu?
Bakın, tam bir yıl önce dört gencimizin öldüğü Ciklos raporunda ne diyor, raporu kaleme alan milletvekilleri?
‘KKTC Karayolları en azından kontrolör olacak şekilde TC ile anlaşmalar revize edilmeli’ymiş.
Vay!..
‘Kontrolör’ bile değilmiş bizim Karayolları Dairemiz…
Bilmiyor muyduk?
Komitedeki vekiller ilk defa mı duydular bunu?
TC Karayolları Kıbrıs Ofisi’nin ‘esas patron’ olduğu şimdi mi anlaşıldı?
TC Su İşleri Kıbrıs Ofisi de aynı durumdadır kaç zamandan beri…
Eğitim Bakanlığı’nda TC Elçiliği’nden görevliler vardır, ‘sorumsuz’ ama ‘yetkili’ durumda…
Maliye’de de öyle, diğer birçok devlet biriminde de…
Yani ‘TC Yardım Heyeti onayı olmadan bu ülkede bir çivi bile çakılmadığı’nı yeni mi öğrendi KKTC yasama organı?
Neyse, geç olsun da güç olmasın.
Da siyaset kurumu bu tespit karşısında ne yapacak?
Ağzını açıp bir şey diyecek mi, yoksa yine ‘havada bulut’ mu?
Eh, o zaman ey Kıbrıslı Türk, sen de ‘kendi kendine yönetme’yi unut!..