Kendi toplumunu satan ısgartalar!

Serhat İncirli

Türkiye’den KKTC’ye gönderilen bir “öğretmen”, Ermenilere, Libyalı Hafter’e ve Suriyelilere verdikleri dersin aynısını bize de vermeye gelmiş!
Hasçüktür!
Kibarca yazdım!
Salatalığa bak!

-*-*-

EOKA B’ci, ELAM’cı biri bu şekilde mesaj yazsa, bizim yalaka – yağcı – yiyici takım ortalığı velveleye verirdi!
Kimse ses çıkarmadı!

-*-*-

Tahsin abim ve Zorlu bey çekinmese, “hak edenlere söylenmiş bir söz” falan diyebilirdi ama takip ettim, demediler.
Onlar da sindiler!
Çünkü zaten emindirler ki bir gün onlara da bir şekilde sıra gelecek!

-*-*-

Neyse!
Milli Eğitim Bakanlığı bu ahlaksız öğretmenle alakalı soruşturma başlatmalı!
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası, bu öğretmenlerin iki tane olduklarını açıkladı ve soruşturma istedi…

-*-*-

Peki “Bakan” bu konuda soruşturma açar mı?
Açamaz!
Açmayacak!
Ne olur yanılt beni Nazım kardeş!

-*-*-

Neden açamaz?
İlgili faşist öğretmenlerle aynı düşüncede olduğu için mi?
Hayır!
Aynı düşüncede olmadığından eminim…

-*-*-

O zaman neden soruşturma açamaz?
İşte mesele buradadır!
Korku!
İşgal!
Sömürge!
Adamı görevden alırlar, bir daha da hayır yüzü göstermezler!

-*-*-

Bunları yazdım diye bana “hain” diyenlere en başta hatırlattığım konuyla alakalı bir soru sormak istiyorum; “EOKA B, ELAM veya benzeri Rum gruplardan birinden, bu öğretmen bozuntusundan çıkan mesaj çıkmış olsaydı, ne yapardınız?”

-*-*-

Nasıl nasıl?
Keyfiniz yerinde, işbirlikçilik iyi bir şey mi?

-*-*-

Toplumunuzu satmak ne hoş değil mi?
Isgartalar!

-*-*-

Bunlar, sadece “hain” diye suçlayıp rahatladıkları kesimi satmıyorlar!
Sık sık birbirlerini de satıyorlar!

-*-*-

Düşünün!
Neredeyse 10 bin UBP üyesi kurultaya gitti; 6 binden fazlası Faiz Sucuoğlu’nu genel başkan seçti…
Adamı ertesi gün aşağıya aldılar; tek bir UBP’li “hoooop n’oluyor?” demedi, diyemedi!
Ama ilginçtir; Faiz beyin kendisi bile ağzını açamadı!

-*-*-

Korkunun veya çıkarın ya da her ikisinin birden büyüklüğüne bakar mısınız?


Hellim, helik, paluze, köfter, sucuk, 
gara yağ ve kekik! Ayrıca tabii ki zivaniya!

Onun adı hellimdir…
Halloumi da diyebilirsiniz…
Ama Hellim Peyniri değildir…
Haaa, neden “hellim peyniri” dendi mi bize çok “koyuyor”?
Soy isimlerimizden, köy isimlerimize değiştirdiğiniz için olmasın sakın!

-*-*-

Neyse; “hellim” Kıbrıslıdır…
Hellim peyniri diye de bir ürün varsa, Kıbrıslı değildir…

-*-*-

Bu arada artık “Helik” (Fotoğrafta) de Kıbrıslı olmuştur…
Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz Perşembe günü, Türkçesi “Helik” olan “Halitzia Tillirias” peynirinin Korunan Coğrafi İşaretler (PGI) kaydına eklenmesini onayladığını duyurdu.

-*-*-

Babam Dillirgalıdır…
“Helik” de bir Dillirga ürünüdür…
Sadece beş – on Kıbrıslı Türk tarafından üretilen Helik, Çok az sayıda Kıbrıslı Rum tarafından bilinir… 

-*-*-

Nenem çok iyi yapardı…
Şu anda bahsettiğim nenemin en büyük torunu olan Sevtap ablam yapıyor…

-*-*-

Helik üretilen köyler; büyük olasılıkla Samarella’yı da çok iyi biliyor…
Ve hem helik, hem samarella hem de “gara yağ” dediğimiz, zeytin yağının en ağır türü ile birlikte tüketimi; “coğrafi işaret” yanında, ciddi anlamda “coğrafi kökeni” de işaret ediyor…

-*-*-

Her üç ürünü, bugünkü Yunanistan’da, çok zengin bir Yunan toprak ağasının, Kıbrıs’a sürgün edilen Arnavut kökenlilerin yaptığı konusunda bazı “kaynaklar” olduğunu biliyorum…

-*-*-

Neyse, “hellim” gibi “helik” de bizimdir…
Hellim tüm Kıbrıs’ındır…
Helik, “Dillirgalılarındır”… 

-*-*-

“Bizim köyde de eskiden çok yapardık” diyecek olanlar, helik, gara yağ, sameralla, gıpgırmızı domadez, dağ kekiği ve zivaniya; ayrıca sucuk – köfter – paluze heyecanı yaşayabiliyorsa, bilsinler ki “yeğenik”!


Ekmekle oynamak!

Katiller dışında, Dünya’nın en kötü insanları, birinin ekmeğiyle oynayandır!

-*-*-

Ekmekle oynayan, kötüdür…
Ahlaksızdır…

-*-*-
Bazı kaynaklar, “ekmekle oynamak” deyimini, “… Birinin geçim kaynağını tehlikeye düşürmek” olarak açıklar…

Ekmeğimle oynamaya kalkan, hesabını verir!
Sevdiğim bir “vendetta” içeren “ekmekle oynamak” örnek cümlesidir…

-*-*-

Vendetta, hem İtalyanca hem de İngilizce’de, “kan davası gütmek”tir!
Kan davası gütmek, günümüz adına utanç mıdır?
Evet utançtır!
Ama mesele “ekmekle oynamaksa”, utanç ortadan kalkar, ekmekle oynayandan hesap sorulur!

-*-*-

Ekmekle oynayan kötüdür!
Kişinin kötü olabilmesi için, en başta siyasi yelpazenin sağında olması lazımdır.
Neden?
Çünkü sağcı siyaseti, solcu siyasetten ayıran en temel konu, cehalet, satılmışlık, biatçılık, itaatçılıktır…
Ve çıkarcılık!

-*-*-

Bunları neden mi yazdım?
Bir kenarda dursun diye!
Kıbrıslı da der, “… belki bir gün lüzum eder”…

Gurur duyduk… Moda tasarımcısı Abdullah Öztoprak’a Roma’da, Avrupa - Akdeniz Mükemmeliyet Ödülü verildi. E- Novation Vakfı ve Akdeniz Gazeteciler Cemiyeti iş birliğinde İtalya’da düzenlenen ödül töreninde Öztoprak’ın sanat çalışmalarıyla barışa, dostluğa ve kültüre katkısına işaret edildi. Öztoprak ödülünü Prens Marconi’nin elinden aldı… Bu arada, aynı akşam ödül alanlar arasında Türkiye A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella da vardı… Öztoprak ve Montella birlikte anı fotoğrafı çektirdi…