“Kendimize, başkasına olmayacağımız kadar cani oluyoruz”

​​​​​​​ “Başkalarının geçtiği yollarda onlarla birlikte yürümek, onlara kendi olabilecekleri bir ortam sunabilmek,  kendi ışıklarını bulmalarına şahit olmak benim için çok değerli bir deneyim.”

Hasan Yıkıcı 

 

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde 9 yıldır psikolojik danışman olarak çalışıyor, üniversite bünyesindeki Öğrenci Gelişimi ve Psikolojik Danışman Merkezi’nde öğrencilerin akademik, kişisel ve sosyal gelişimine yardımcı oluyor.

Mesleğini severek ve tutkuyla yaptığını anlatırken gözleri parlıyor Nazan Tekgüç’ün ve bu yola nasıl çıktığını şöyle ifade ediyor:
“Lisede arkadaşlarım iyi bir dinleyici olduğumu, onları çok iyi dinlediğimi ve sıkıntılarına kucak açtığımı söylerdi. Benim için de onları dinlemek, onların yanında olabilmek keyifliydi. Bir yandan da kendini kefşetme, anlama arzusu vardı hep. Ben de bunlardan yola çıkarak psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünü okudum.”

“Başkalarının geçtiği yollarda kendi ışıklarını bulmalarına şahit olmak benim için çok değerli bir deneyim”

Yaptığı işten, mesleğinden beslendiğini kaydeden Tekgüç, başkalarını anlamanın kişinin kendisini de anlayabilmesi açısından çok besleyici bir deneyim olduğunu düşünmekte. Psikoloji alanı için “burası bir deniz” benzetmesi yapıyor, “Başkalarının geçtiği yollarda onlarla birlikte yürümek, onlara kendi olabilecekleri bir ortam sunabilmek,  kendi ışıklarını bulmalarına şahit olmak benim için çok değerli bir deneyim.”

Öz-şefkat kişinin kendisine tutunması

Nazan Tekgüç, “burası bir deniz” dediği alan içerisinde yüzyıllardır Doğu’da yer alan, Kristin Neff tarafından akademi dünyasına kazandırılan öz-şefkat konusuna odaklanıyor. Öz-şefkati, kişinin güçlenmesi, dayanıklı olabilmesi için bir çeşit destek olarak değerlendiren Nazan şu ifadeleri kullanıyor:  “Kişinin kendiyle dost olması, özellikle de zor anlarda kişinin kendi kendisine destek olmasıdır. Bu bir hata, bir başarısızlık, ölüm ile karşılaşma olabilir. Hayallerin suya düşmesi olabilir. Bunun gibi bizi zorlayan durumlar karşısında kendine anlayışla yaklaşarak nasıl destek olabileceğine odaklanmaktır öz şefkat. Zor durumda olan bir arkadaşımıza nasıl yaklaşırsak kendimize de öyle yaklaşmaktır.”

“Kendimize, başkasına olmayacağımız kadar cani oluyoruz”

Sürekli içimize arkada çalan bir radyo gibi sesler döndüğünü, fakat çoğu zaman o seslerin farkına, bilincine varamadığımızı anlatan Tekgüç, içimizde dönen o sese odaklanmamız gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:  “Hep kendimize bir şey söyleriz ama ne söyleriz aslında? Genel olarak içimizde  eleştirel sözler döner. Kendimize, başkasına olmayacağımız kadar cani oluyoruz. Öz-şefkat aslında bunu ve etkilerini fark edip bize iyi gelene yönelmektir.”

Öz-şefkat farkında olabilmektir

Öz-şefkatin bir yandan da acılar ve sıkıntılar karşısında kendimizi korumak olduğunu kaydeden Nazan Tekgüç: “öz-şefkat acının, sıkıntıların farkında olmak ve bunlara yol açacak olaylar karşısında kendimizi korumaktır aynı zamanda. Hayır demediğimiz için sıkıntı yaşıyorsak eğer bunu görüp fark edip ihtiyacımıza göre hareket etmek öz şefkatli olabilmekten geçiyor. Öz-şefkatin kilit noktası neye ihtiyacım var sorusunda düğümleniyor. Bunun farkında olmakta.”

Yargılayıcı sesimiz ön planda

Toplum içerisinde ve ilişkilerimizde yargılayıcı sesimizin genel olarak ön planda olduğunun altın çizen Tekgüç, bu yargılayıcı sesin etkilerinden kurtulabilmemiz  için de öncelikli olarak hem kendimize dair hem de çevremize yönelik bu yargılayıcı sese farkındalığımızı arttırmamız gerektiğini ifade etmekte.


Meditasyon ve öz şefkat

Öz şefkatin meditasyon ve egzersizlerle geliştirilebilen değer olduğunu ifade eden Nazan kısaca bunlardan bahsediyor: “ Öz-şefkati uygulayabileceğimiz bir sürü meditasyon çeşidi var. Mesela öz şefkat molası var. Zor bir durum karşısında ilk yardım gibi bir meditasyon. Ne hissettiğimi, nasıl bir durumda olduğumu ve aslında bu yaşadıklarımı tüm insanların da yaşayabileceğini, insan olduğumu farkedip ihtiyacımı duymaya destek olmakta. Zorlu duygularla baş etme meditasyonu da var. Bununla da zorlu duyguya kucak açma mümkün olabilmektir. Yargılamadan, görmezden gelmeden onunla yüzleşebilme. Ve bunu yaparken de kendine destek olmaktır.”

Öz-şefkat ile kişinin kendisi ile savaşının da azalabileceğini anlatan Nazan, sürekli diken üzerinde yaşamanın çok zor olduğunu, öz şefkat çabasının bu zorluktan uzaklaşmak anlamına geldiğini ifade etmekte. “Öz-şefkat ile bir yandan kendimizi destekleriz bir yandan da bu ilişkilerimize yansır ve ilişkilerimizi de destekler.”

“Kaçış kolay, kolaya kaçmaya meyilliyiz”

Kişinin kendisine, kendi dışından da bakabilmeyi, kendisi ile barışık olabilmeyi sağlamanın yaşam kalitesini artırdığını  kaydeden Tekgüç, “Kaçış çok kolaydır, bir şeylerle yüzleşmek, hissetmek çok kolay değil. Biz insanlar da kolaya kaçmaya daha meyilliyiz. Hazır olduğumuzda yaşadıklarımıza kucak açmak bizi iyileştiriyor” diyor.

 

Nazan Tekgüç aynı zamanda bir hayvan hakları savunucu. Gerek barınakları ziyaret ederek gerekse sokak hayvanlarının sahiplenilmesini sağlayarak, gerekse de hayvan hakları konusunda toplumsal ve bireysel duyarlılığı arttırmaya çalışarak, mesleğinin yanı sıra hayvan hakları alanında da çaba ortaya koymakta.

Özel Haber Haberleri