Kent parkına ihtiyacımız var orada

Cenk Mutluyakalı

Askeri bölgelerle ilgili tek tesellim şudur: Betonlaşma yok, yeşil korunuyor.

Tüfeğin, merminin, barutun, bombanın, hepsi öldürmeye ayarlı onca mühimmatın içerisinde servilerin, çamların, makilerin dili hayatı anlatır.
Atış talimleri arasında o çamların dallarına yuvalanmış serçeler insanlığın umududur.

Girne ya da Lefkoşa’da yüksekçe bir binanın üzerine çıkar ve kuşbakışı kente bakarsanız, yeşil gördüğünüz yerlerin askeri bölge olduğunu fark edersiniz.

***

Kıbrıs’ta “ateş kes”in sonlandığı, yurdumuza gerçekten barışın geldiği, adanın askersizleştiği ve çoğulcu bir yaşamın başladığı koşullarda, tüm buraların kent parklarına dönüşeceğini hayal ederim.

Bisiklet ve yürüyüş yolları, kuş yuvaları, dinlenme alanları, doğal gölleriyle Kıbrıs’ın kuzeyinde nefes alabileceğimiz pek çok mekan doğacak böylece…

Güneyde böylesi parklar çok var.
Yenileri olacak.

***

Lefkoşa’nın kalbinde de böylesi bir yer var ve şimdilerde, buyurgan bir proje yüzünden, ağaçları kesiyorlar.
Kıyıyorlar yeşile!
“Külliye” yapacaklarmış.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı ya da Meclis binası diyorlar.
Kent parkına ihtiyacımız var orada…
Yeşile ihtiyacımız var.
Ağaca…
Hem de çok…

***

“Cumhurbaşkanlığı”nın tarihi bir binası var…
Üstelik sembolik bir makam...
Öyle görkeme, gösterişe ihtiyacı yok, geleni de yok zaten gideni de...
Öncelik değil…
“Parayı Türkiye verecek, size ne” diyor kimileri…
“Satılık” mı bu ülke?
Kim para veriyorsa, aklına geleni yapabilecek mi?
Çok aşağılayıcı bir düşünce bu, çok kırıcı, yaralayıcı…

***

Proje gibi mimarı da ithal üstelik!
Bir toplum kendi dokusuna, mimarisine, kültürüne, kimliğine uyumlu yapar böylesi sembol binalarını…
Kendi insan kaynağıyla yapar…
Hatta kendi bütçesiyle yapar aslında!
“Kaçak” yapmaz, vizeler.

Kendi kendini yönetme iddiasıyla oturuyorsa masaya, kendi geleceğine karar verme hakkından söz ediyorsa, siyasi eşitlik ve varlığı için mücadele ediyorsa üstelik…

***

O yeşil alan beton yığını olmakla kalmayacak, ‘sömürge valiliği’ gibi kazınacak akıllara, kimsenin de içine sinmeyecek kolay kolay...

Hayatı değil tahakkümü tarihe not düşecek bu saygısız dayatma…