‘Kesme’ şeker

Cenk Mutluyakalı

“Şimdi ne olacak, ne yapacağız” dedim!..

- Keseceksin, dedi arkadaş...

***

Tüm iç organlarımda hissettiğim bir müzik yüksek sesini böğrüme böğrüme vururken, ışıkların sürekli aksayan ritmi ve rengi gözlerimi benden alıyordu...
Gece yarısına doğru sanki dışarıda yangın çıkmış, ‘kaçan kurtulur’ adımındaki kalabalık içeriye doluşmuştu...
‘İlk kurtarılması gereken’ de ayak parmaklarından burun deliklerine kadar yayılan bir ‘sallan yuvarlan’ dürtüsüydü...
Kendini müziğe bırakacak, küçücük bardaklarda gelen üzeri alevli içeceği bir solukta mideye indirecek, ‘yerinde duramayacak’ kadar kendinden geçecek ve ‘kesecektin’...

***

- Peki, sen birilerini kesince, birileri de seni kesecek mi yani?
- Güzelliği o!.. Göz göze gelmek...
- Sonra ne olacak?
- İşte marifet burada!.. Bir umutla bekleyeceksin, o umut seni dans ettirecek, o umut ayaklarını yerden kesecek.
- İlla ki bir kesme var yani!..
- Öyle...

***

Kızlar, erkekler, gençler, olgunlar, yeni yetmeler, göbeği açıklar, kulağı küpeliler, kravatlılar, beyaz yakalılar, vücudunun olmadık yeri dövmeliler, sandalyenin üzerine çıkanlar, vakit geçtikçe soyunanlar, ayak parmaklarının ucunda seke seke kilolarını eritenler, dudağını ısıranlar, saçını salıyanlar, kasığını kaşıyanlar....
- Kesmesem olmaz mı, dedim...
Duymadı arkadaş...
Kestiriyordu!..

----------------------------------------

altını çizdim

“Yetişip zamanında duyulmadı
dipten gelen derin uğultu,
“iyi geceler!”e ‘uğurlandı’ duyanlarımız da;
‘fay’ çatladığında ‘geçmişola’ydı artık!
Haç titreyip Hilal devrildiğinde,
İkonlar ve dua levhaları duvarlarda kaydığında
-işte, asıl o zaman- söndü ışıklar içimizde,
ve Hayat’ın sokaklarını otlar sardı zamanla...”

Fikret Demirağ
Kül, Ocak 2002

-----------------------------------------

Sevgili farkı

Fıkra bu ya!..
Yurtdışı seyahatinin dönüşünde, freeshop'ların önünden eşine, kızına ve sevgilisine aynı mesajı çekmiş adam:
- “Burada parfümler çok ucuz. İstediğin özel bir marka var mı?”
Eşinden 5 adet, kızından 2 adet en pahalı marka parfüm siparişi gelmiş...
Sevgiliden gelen mesaj kısa ve netmiş:
“Benim için en güzel parfüm senin kokun. Sen gel yeter”

‘Beni öptüğü an’
11 yıldır tutkuyla izlediğim dizi Grey’s Anatomy’den bir replik... Başhekim Hunt’ın annesi yaşlı kadın, kendinden epeyce genç sevgilisi ile aşkını anlatırken...
“Beni öptüğü an, ikimiz de aynı yaştaydık...”

------------------------------------------------

Uçurtma

“Bir kez kaçar uçurtması, sonra gökyüzüne küser insan”
diye Hermann Hesse'in sözünü paylaşmış Çiğdem Çağlar...
Beğenmiştim ...
Yani ilk okumada...
Sonra vazgeçtim.
Düşündüm ki çok daha anlamlısı şöyle olurdu:
"Bir kez kaçar uçurtması diye gökyüzüne küsmemeli insan..."

Yoksa mavisiz kalırdık !..

----------------------------------------------

‘Barikat’sız!

“Futbolu hayatımdan daha çok severdim.
O zamanlar Türklük Rumluk yoktu hiç. Birinci küme takımı meşhur Anorthosis bizi ister, gittik. Kardeşim Fikret de çok iyi futbolcuydu. Fikret de transfer oldu ve Anorthosis’te uzun süre beraber futbol oynadık. 4 yıl oynadım, gol kralı oldum, her maçta gol atardım. 19 yaşında Kıbrıs Milli Takımı’na Kıbrıslı Türk olarak bir ben gittim.  Bir de Ermeni oyuncu Terziyan vardı. İsrail ile oynadığımız maçta Kıbrıs Milli Takımı formasıyla gol attım.”
Dr. Okan Dağlı’nın
İki Toplumlu
Futbolcular
Kitabından

-------------------------------------------------------

12 seneyi cebe atmak

‘Popüler’ doktor Mehmet Öz, ‘bir asır’ yaşamanın ‘sırlarını’ döküyor ortaya...
Hürriyet’te okudum!..
‘Sosyalleşiniz’ diyor, ‘en az haftada bir dışarı çıkınız!..”
Kıbrıslılar bu konuda şanslı, hafta sonu eğlence mekanlarında ara ki yer bulasın, meyhanelerde masa!..
“Ekonomik kriz mi var, hade canım sen de” dedirten manzaralar yaşanıyor sokakta...

Ve ‘haftada üç orgazm yaşayınız’ diyor ki, işte ‘kritik eşik’ burası!..
12 sene ömrü uzatıyormuş...
Hafta üç orgazm, 12 sene cepte (!)
Az buz değil....

Günde 7 ceviz öneriyor ki, ‘haftada üç orgazm’a göre, en basiti bu!..
“7 saatin altında uyumayınız”
diyor, bir başka öneri...
Her gün en az 20 dakika kahkaha öneriyor, bizim gibi ‘marazi’ toplumlarda zor tabii ki...

‘Yüzde 80 doyuma ulaşınca yemeyi bırakınız’ diyor, en zoru...
Doğrusu, giderek  ‘yemek için yaşayan’ bir topluluk olduğumuza kanaat getiriyorum her geçen gün...

Ve ‘mor besinler’ tüketmemizi öneriyor...
‘Bir asırlık ömür’ için hepsi bu mu yani ?!
E hani bunun “sigarayı hemen bırak”ı, hani bunun “stresten uzak dur”u, hani bunun “bol bol egzersiz”i....

Önce 12 seneyi cebe alarak başlamak gerekiyor galiba!..

-----------------------------------------------------------------

Mutlu insanlar; Her şeyin en iyisine sahip olanlar değil,
sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir... C.Bukowski.