Tabitha Morgan’ın yazdığı ve İngilizce baskısı 2010 yılında yapılan güncel tarih-araştırma kitabı “İngilizlerin Kıbrıs’taki Tarihi”, Khora yayınları tarafından Türkçeye kazandırılarak raflardaki yerini aldı. BBC’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz muhabirliğini yapmakta olan yazar, 1858’den 1960’a kadar olan yüz yıllık süreci politik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele almakta.
Cumhur Atay’ın çevirmenliğini yaptığı ve Münür Rahvancıoğlu’nun yayına hazırladığı “İngilizlerin Kıbrıs’taki Tarihi - Acısıyla Tatlısıyla Bir Ada”nın kapak tasarımı Şahan Yatarkalkmaz’a, sayfa tasarımı ise Ali Galip’e ait. Düzeltilerini Yıltan Taşçı’nın üstlendiği kitaptaki kişi ve yer adlarının Türkçeleştirilmesini ise Besim Baysal gerçekleştirdi.
Kitap, belli tarihsel dönemlere göre kategorize edilen bölümlerden oluşmakta. “Ormanlar Nerede?”, “Beyaz Fillerin En Beyazı”, “Artık Karma Çay Partisi Olmasın”, “Kuru Üzümlü Ekmek”, “Levant Balıkçı Devriyesi ve Melekler Planı”, “İdealistin Üstündeki Dümen”, kitapta yer alan bölüm adlarından bazıları.
Münür Rahvancıoğlu’nun önsözdeki ifadeleriyle “Kıbrıs Adası tarihi boyunca istilalara uğradı, dış güçler tarafından yönetildi ve kendi bağımsız gelişme dinamiğine sahip olamadı. Bunun sebebinin, Ada’nın Doğu Akdeniz’in stratejik bir bölgesinde bulunması ve her dönemin hegemonik gücü için yaşamsal çıkarara sahip coğrafi konumu olduğu biliniyor...
Her yeni istilacıyla birlikte Ada’nın kültürel iklimi de değişimler göstermektedir. Farklı egemenlik dönemlerinin hem içerik hem de biçimsel olarak birbirinden ayrıştığı, yani Kıbrıs tarihinin bütünsel bir kavrayışı için her birinin ayrı ayrı incelenmesinin önemi inkar edilemez derecede açık. Bu anlamda Kıbrıs’ta İngiliz dönemini konu edinen bu kitap ayrı bir kıymet kazanmaktadır...
İngilizler Kıbrıs’tan öylesine geçip gitmemişlerdir. Sadece Ağrotur ve Dikelya’daki egemen üsleri ile değil, iki halk arasına ektikleri ayrılık tohumları ile de hala buradadırlar. Bu yüzden, nasıl geldiklerini, neler yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilmek bugünün gereklilikleri arasındadır hala...”