Kıb – Tek’i EOKA soydu!

Serhat İncirli

Kıb – Tek yakıt ihalesine zamanında çıkılmıyor…

Sonra bıçak kemiğe dayanıyor ve “yakıt almazsak elektriksiz kalacağız” denilip, ihalesiz yakıt alımı yönüne gidiliyor!

Koku mu?

Leş!

-*-*-

Yüzlerce kişi, evine veya iş yerine hatta bahçesindeki su motoruna solar enerji taktırmak için sıraya giriyor!

İlgili bakana, evine taktıracağı solar cihaz için özel izin veriliyor, sıra bozuluyor!

Koku mu?

Leş!

-*-*-

Yakıt Değişim Bedeli miydi, Yakıt Değişim Değeri miydi neydi, Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete’de yayınlandığı halde, “kaldırılmıyor”…

Devam ediyor.

Yasa tanımazlık had safhada!

Koku mu?

Leş ötesi!

-*-*-

Haaa, Kıb – Tek Genel Müdürü de, Yönetim Kurulu kararı ile görevden alınıyor ama tabiri caizse “uzaktan” da olsa kurumu yine kendisi yönetiyor.

Görevin başında olduğunu herkes çok iyi biliyor…

-*-*-

Kıb-Tek’ten, rüşvet, rant ve gerçekten inanılmaz pis kokular yayılıyor!

Hem de yıllardır!

Yetkililerin birinci dereceden akrabalarının aldığı ihalelerden tutun, aşırı zengin olan bazı üst düzey yöneticilere kadar…

Arkadaşa ek mesai ödemesi; ahbaba hiç kullanılmayan bazı ekipman sipariş edilmesi dahil…

-*-*-

Gözümüzün içine baka baka, batırılmanın ötesinde “soyulan” bir kurum söz konusu…

Ve kimse bir şey yapmıyor.

Sadece “yönetmeyi başaramadık madem ki, haydi özelleştirelim” propagandası yayılıyor…

Hükümet yok ama olsa da tıssss!

Cumhurbaşkanı, alem peşinde!

Zavallı!

-*-*-

Oysa, bu kurumun her şeyi biliniyor…

Polis, Başsavcılık, Sayıştay, Maliye Teftiş, Başbakanlık Teftiş gibi kurumlar mı?

Onlar tam tısss!

-*-*-

“EOKA yaptı, EOKA!”…

Akritas Planı’nda yazmıyor muydu?

“Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu soyulacak ve peşkeş çekilecek” diye!

-*-*-

Yani Allah’tan, Ersin Tatar’a birileri bu şekilde bir açıklama yaptırtmıyor!

İster misiniz, yarın Ersin Tatar, şöyle bir açıklama yapsın:

“İngilizler 1878’de Ada’yı Osmanlı’dan çaldığında, bu elektrik kurumunun temellerine, taaa o zamandan, Rum Kilisesi ile EOKA dinamit koymaya çalışıyordu”…

Yapar mı yapar!

Türkiyeli üç beş ajan önüne bu şekilde bir kağıt koysun, okumazsa, Ersin Tatar olayım!

-*-*-

Be arkadaşlar, Kıbrıs sorununa federal çözüm istemenin; gençlerimizin göçünün ve Kıbrıs Türk toplumunun tükenişinin karşısında durmanın; pahalılıktan şikayet etmenin; Başbakan ve en büyük siyasi partinin genel başkanının gözlerimizin önünde cayır cayır üzerinden geçilmesinin eleştirilmesinin “vatana ihanet” sayıldığı KKTC denen bu iğrenç yapıda; devleti soymanın adı “Anavatan’a şükran” haline dönmüştür…

-*-*-

Ülkeyi soyabilirsiniz…

Vergi kaçırmak serbesttir…

Rüşvet alıp – vermek gelenekselleştirilmiştir…

Devlet malı deniz ve yemeyen kesinlikle domuzdur!

-*-*-

Yeter ki; iki şeyi sürekli söyleyin:

1 – Türk askeri Ada’dan asla gitmemelidir.

2 – Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü vazgeçilmezdir. (Kaldı ki öyle bir garanti de söz konusu değildir, uydurmadır)..

-*-*-

Devleti çalın, soyun, rüşvet alın, batın ve de batırın ama “asker gitmeyecek, ezan susmayacak, Türk Bayrağı inmeyecek” deyin, no problem!

-*-*-

Peki, “Allah hepimizin belasını versin” demek suç mu?

Hepinizin değil ha, hepimizin!

Suç olamaz çünkü gerçekten ne tür bir günah işlemişsek, Allah gerçekten belamızı çok fena vermiş!

Bütün yaşadıklarımız bu beladan başka bir şey olamaz diye düşünüyorum!


Federal çözüm hemen şimdi!

Finlandiya Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan’ın bir ay önce kendisine, “NATO üyeliğiniz hayırlı olsun” dediğini iddia etti… “Şu anda işittiklerimiz kafamı karıştırıyor” diye ekledi…

Bu arada Yunanistan Başbakanı, Amerika’da krallar gibi karşılandı, Senato’da konuştu, dakikalarca ayakta alkışlandı. Türkiye’yi şikayet etti… Kıbrıs’ta iki ayrı devlet konusunu asla kabul etmeyeceklerini belirtti.

-*-*-

Türkiye Batı’dan uzaklaşırsa, yalnızlaşır…

Ekonomisi kısa sürede ayağa kalkamaz…

-*-*-

Özellikle pandemi başlangıcından itibaren, Türkiye’de de KKTC’de de hayat inanılmaz pahalı oldu.

Kimse, ama kimse geçinemiyor…

Enflasyon karşısında maaşlar yetersiz kalıyor…

Aile desteği olmayan kesinlikle açtır…

Dövizin yükselişi başta olmak üzere; fiyat artışına sebep olan nedenlerle her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz…

-*-*-

KKTC’de sosyal yaşam, tatile gitmek, mangal yakmak hayal olmak üzere…

Ve ne acıdır, Türkiye çok ciddi bir siyasi; hatta siyasi olmanın çok ötesi krize doğru ilerliyor…

Tayyip Erdoğan seçim yenilgisi kabul edecek durumda değildir…

KKTC de bu gidişle, Türkiye’den çok daha beter yanacak gibidir…

-*-*-

Kıbrıs’ta federal çözüm dışında bir çözüm önerisi olan, buyursun söylesin!

Ve bunu, mevcut maskaralarla yapmanın imkanı olmadığı da açıktır!


Yürümeye başladık, durmak yok… Hasta la victoria siempre…