Geçen hafta bu köşeden yayınlanan yazının giriş cümleleri şöyledi idi: «BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi Lute’un bu hafta içinde liderlerle yaptığı mekik diplomasisi henüz bir sonuç verebilmiş değil, vereceği de şüpheli…Dolayısıyla, Lute’un misyonu ile ilgili bu köşeden yorumlar, toz toprak oturduktan sonraya, gelecek haftaya kalsın…». Ne olurdu, bir kere de böylesine karamsar öngörülerde yanılsaydım?!
Evet, Lute sonuç alamadan adadan ayrıldı ama ayrılmazdan önce de liderler onuruna bir sosyal etkinlik düzenledi, resepsiyon verdi. Mesaj belli, «Ben burda deplasmanda oynadım, hem de hakemsiz; yenildim… Şerefinize… Ama iki hafta sonra bana karşı deplasmanda siz olacaksınız, hakem de Guterres… İyi hazırlanın… Güzel günlere…»
Gaileyi çeksin Anastasiadis… Akıncı,,Anastasiadis’i iyi okuyarak, bu süreçte BM ölçüt ve kıstaslarnda kalmak gibi zekice bir rol kesti, hem de Türkiye’ye rağmen… Eylül’de New York’ta Lute’e karşı Guterres hakemliğinde yapacağı maçta hali hazırda sayılmamış bir gölü var; hakem «Hele bir kayıtlara bakayım da ona göre karar vereyim» derse, golü sayılabilir. Anastasiadis acı acı yakınıyor, AB ve uluslararası toplum ve ittifak yapsın diye her koşullarını kabul ettiği tüm ülkeler Türkiye’ye karşı adım atamıyuor çünkü özel ilgi ve çıkarları var diye itiraf ediyor… Danışmanlarından ve siyasi ekibinden biri ona Churchill’in sözünü hatırlatmalıydı: «Uluslararası ilişkilerde dostlar değil çıkarlar var». Anastasiadis, kendince iyi niyetinin kurbanı olmak yolunda; Kıbrıs sorununu BM öçlütlerinde ve Kıbrıslı Türkleri eşit taraf görmeden çözmeye yanaşmıyorsa, başına geleni çeksin… Ona da mı maraz?!…
Ama Lute için maraz edilebilir… Uluslararası siyasette onca deneyime rağmen, eşinin de onca gücü ve birikimine rağmen, Anastasiadis’in kaprisleri nedeniyle, Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunun da arzu ettiği başarıya ulaşamayacağa benziyor. 1964’den beri Kıbrıs sorununun her aşamasına fiilen taraf olan BM’nin son özel (geçici) temsilcisi olarak mesleki kariyerinde yaşamadığı bir yenilgi ile karşılaşacağa benziyor. Kıbrıs adası için BM diplomatlarının mezarlığı derler ya, bu mezarlığa gireceğe benziyor… BM’nin 1972 – 1981 yılları arasında Genel Sekreterliği’ni yapan Kurt Waldheim ile ondan görevi devralan ve 1982 – 1991 yılları arasında BM Genel Sekretetri olan Javier Pérez de Cuéllar BM’ye Genel Sekreter olmazdan önce Kıbrıs’ta BM temsilcisi olarak görev yaptı; ne BM temsilcisi olarak ve ne de BM Genel Sekreteri olarak Kıbrıs’la ilgili bir başarı hikayeleri olmadı. Üstüne üstlük, birinin döneminde 1974 olayları, diğerini döneminde de KKTC ilanı yaşandı; yani Kıbrıs sorununun kilometre taşlarının bazıları onlar döneminde döşendi… 1992- 96 dönemimnin BM Genel Sekreter’i Boutros Boutros-Ghali fikirler dizisi ile, 1997-2006 döneminin BM Genel sekreteri Kofi Annan da Kıbrıs çözüm planı ile anılıyor ama sonuç alamamışlar; Kıbrslı liderlere yenik düşmüşler… Onların atadığı Alvaro deSoto gibi diplomatlar Kıbrıs’ta yenilgiye uğramış, BM diplomasi mezarlığında yer almışlar.
Durum ve gelişmeler öyle gösteriyor ki, Bn Lute de, uyguladığı mekik diplomasisine rağmen Kıbrıslı liderlere ama özellikle de Anastasiadis’e yenilmiştir. Rövanş iki hafta sonra New York’ta… Lute mutlaka kılıcını da dişlerini de biliyordur, yakınındakini ısıracak, uzaktakini kesecek; Genel Sekreter Guterres de şahit olacak… Kıbrıs Türk tarafına yapabileceği birşey yok; Akıncı zaten hep BM ölçütlerinde kaldı, Kıbrıslı Türklere uluslararası yalıtım da uygulanıyor… Gaileyi Anastasiadis çeksin… Lute’un bilediği dişleri de kılıcı da ona… «Ben yandım, sen de yan» diyecek…. « Kıbrıs’taki BM mezarlığına adayım ama seni de kesmeden gitmem» diyecek…
Şu anda Kıbrıs sorununun vardığı aşamanın şakası yok… BM’nin yenilgiye oynamayacağı, belli; şehit verecek ama savaştan galip çıkacak… Tasımı tarağımı ve hatta BM Barış Gücü’mü de alıp gidiyorum demesi bile olası… Kıbrıs Türk tarafı bu kavgada en masum taraf olarak duruyor. Zılgıt öncelikle Kıbrıs Rum tarafına, sonra da Türkiye’ye verilecek… Çavuşoğlu bu psikoloji nedeniyle Türkiye’nin garantörlüğünü istemeyen Kıbrıslı Türklere hain dedi; Türkiye’nin tek taraflı müdahale hakkını içeren garantörlük statüsü BM’nin, en diplomatik söylemle, etkisizleştirilme sürecinde ve Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin garantörlüğüne sahip çıkmazsa, statü sona erecek…
Özet… Lute sonuç alacağa benzemiyor; Guterres açıkgöz çıkıp onu öne sürdü; Kıbrıslı liderlere onu yem etti… İki hafta sonra New York’ta da birşey olacağı yok, 3’lü de 5’li de toplansalar KKTC CB seçimleri öncesi bir sonuç çıkamaz… Lute BM diplomasi mezarlığına aday… Ya Kıbrıslılar?!