Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in Atina’daki görüşmesinin ardından Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan hükümetlerinin “diplomatik karşı atağa geçmek ve Türkiye’nin denizdeki ve karadaki agresifliğinin gerekçelerini püskürtmek” ekseninde ortaklaşa hareket edeceği bildirildi.
Fileleftheros’un “Diplomatik Karşı Atak” başlıklı haberine göre, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan hükümetleri eylem ve hareketlerinin eşgüdümüyle ilgili sonraki adımları New York’taki BM Genel Kurul toplantısı ve bu çerçevede yapılacak temaslarda atacak. Her ikisi de New York’taki BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri, ABD ve AB ülkeleri ile aralarındaki iyi ilişkileri ve bölge ülkeleri ile kurdukları üçlü işbirliklerini de değerlendirmek istiyor.
Haberde Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan hükümetlerinin, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerin doğal gazdaki haklarını koruma gerekçesini “olguları doğru boyuta oturtarak püskürtmeyi” hedeflediği belirtildi. Bu çerçevede Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in, 9 Ağustos tarihli görüşmesinde uzlaşılanlara atıf yapılacağı ve TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kuzey Kıbrıs ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar işaret edilerek “uzlaşılanların Türkiye tarafından geri alındığı” görüşünün ortaya konulacağı kaydedildi.
Habere göre kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan hükümetleri Türkiye’nin, çözüm modelinin netleştirilmesi için beşli görüşme yapılmasındaki ısrarına karşılık BM’nin ilgili bütün kararlarına, özellikle Genel Sekreter Antonio Guterres’in müzakerelere Guterres Çerçevesi zemininde yeniden başlama çağrısına atıf da yapacak.
Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, dün RİK’e yaptığı açıklamada, Atina temaslarında iki konu üzerinde durulduğunu, bunlardan birinin eşgüdüm, ötekinin de Türkiye, özellikle de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yapılan son açıklama ve eylemler olduğunu söyledi, Çavuşoğlu’nun açıklamalarının, özellikle de bu açıklamaları yapmak için seçtiği zamanın kaygı yarattığını belirtti.
Referans şartlarında önce Kıbrıs’taki iki tarafın mutabakat sağlaması gerektiğini söyleyen Hristodulidis, referans şartlarının müzakere belgesi olmadığı, müzakerelerin yeniden başlama zemini olduğu görüşünü ortaya koydu, şunları söyledi:
“Türkiye’nin, Kıbrıs sorununa herhangi bir çözüm şekli gerektiği ifadesini referans şartlarına ekletmeye veya referans şartları aracılığıyla böyle bir şey ortaya çıkması çabası şu anda büyük kaygı yaratıyor. Bu, kaygılandıran ve dün (Atina’da) ele alınan bir şeydir, BM Genel Sekreteri’ne de bilgi verilecek.”
Çavuşoğlu’nun, siyasi eşitlikle ilgili ifadelerini yorumlaması istenen Hristodulidis, Kıbrıs sorununun iç yönlerini müzakere edenin Çavuşoğlu mu olduğunu sordu, “Öyle ise, doğrudan Türkiye ile müzakere edelim. Sayın Çavuşoğlu’nun bütün bunları, gerçekte ne istediğini, yani başka çözüm modellerini ve müzakerelerin Crans Montana’da kalınan yerden devam edemeyeceğini gizlemek için söyledi” ifadesini kullandı. Hristodulidis siyasi eşitlik meselesinin BM kararlarında açıkça var olduğunu ve var olan farklı yaklaşımların da müzakere masasına konulacağını ekledi.
“DESANTRALİZASYONU ŞEYTANLAŞTIRMAYA ÇALIŞMAYALIM”
Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in desantralizasyon önerisine de değinirken, desantralizasyon önerisinin çözüm çerçevesi dışında olmadığını söyleyen Hristodulidis iddialarına şöyle devam etti:
“Bu (desantralizasyon) hiçbir şekilde çözüm çerçevesinin dışında değildir. Referans şartlarında anlayış olması ve prosedürün ilerlemesi için iki liderin 9 Ağustos’taki görüşmesini gündeme getiren, bazılarının eleştiri yaptığı desantralizasyondur. Sayın Akıncı daha ileri izahat istediğinde Başkan cevap verdi ve Sayın Akıncı (desantralizasyona) olumlu bakıyor. Dolayısıyla, Kıbrıs sorununun uzlaşılmış çözüm çerçevesinin dışında olmayan bu öneriyi şeytanlaştırmaya veya şeytan göstermeye çalışmayalım.”
“MARAŞ İÇİN HİBRİT SAVAŞ”
Gazete haberinin “Maraş İçin Hibrit Savaş” başlığıyla ayırdığı bölümünde Rum Yönetimi’nin Maraş konusunda BM Güvenlik Konseyi’ne başvuru hazırlığının son aşamasında olduğunu haber verdi ve Hristodulidis’in konuyla ilgili açıklamasını aktardı.
Habere göre Hristodulidis, Rum Yönetimi’nin Maraş kökenlilerin örgütlü olduğu sivil toplum örgütleri ile işbirliği içerisinde bulunduğunu belirtti, “Türkiye, özellikle de işgal rejimi, mallarını satmaları için Maraş belediye sakinleri arasında kargaşa yaratmaya çalışıyor” dedi.
TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun kapalı Maraş’ı Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay istediği için ziyaret ettiği görüşünü ortaya koyan Hristodulidis, “Bütün bu çaba, özellikle sözde ‘Tazminat Komisyonu’nun karşılaştığı sorunlar nedeniyle Türkiye ve sahte devlet tarafından başlatıldı. Yapmakta oldukları envanter çalışması ve açıklamalar aracılığıyla Maraş kaybediliyor hissi yaratmak istiyorlar ki vatandaşlarımızın çoğu ya Tazminat Komisyonu’na başvursun veya çok düşük maddi tazminatlarla v.b. çözmeye çalışsın” dedi.
Hristodulidis, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin BM Güvenlik Konseyi’ne yapmaya hazırlandığı başvurunun büyük önem taşıdığı görüşünü de ortaya koydu, Anastasiadis’e verilerin sunulması ve nihai kararın alınması aşamasında olunduğunu belirtti. Hristodulidis, şahsının ve bakanlık genel müdürünün Güvenlik Konseyi daimi üyesi beş ülke ile bu konuda temas etmekte olduğunu, aynı şeyin Anastasiadis düzeyinde New York’ta da yapılacağını kaydetti.
Gazete dün, Maraş kökenlilerin örgütlü bulunduğu genişletilmiş sivil toplum örgütleri toplantısı yapıldığını ve alınan kararları ve önerilerini iletmek üzere önümüzdeki hafta Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’le görüşeceklerini yazdı. Gazete sözde “Maraş Belediyesi”ne danışmanlık vermek üzere hukukçular komitesi ve diplomatlar komitesi ile kentin sanat eserlerini öne çıkarmak hedefiyle kültür komitesi oluşturulduğunu ekledi.