Costas Constantinou
(Kuir Kıbrıs Aktivisti)
Çeviren: Pervin Yiğit
Yunan Ortodox toplumunda eşcinselliğin bir tabu olduğundan bu sebeple de halkın tartışma alanının dışında tutulduğundan söz edebiliriz. 1993’e kadar kamusal alana hiç dahil edilmeyen eşcinsellik, Kıbrıslı bir mimar ve eşcinsel hakları aktivisti olan Alexandros Modinos tarafından gündeme getirilmiştir. O dönemde eşcinselliği yasaklayan yasanın yürürlükte olması ve bunun cezai bir suç olarak görülmesi ile mücadele edilmesi eşcinselliği kamusal alana taşımıştır. Bugün, yasada bazı gelişmeler olmuştur; hemcins birliktelikleri sivil ortaklık yasası ile tanınmış, nefret söylemi yasası ve ayrımcılık yasası yürülüğe girmiştir ama bunlara rağmen Eurobarometer 2015’e göre Kıbrıs rum toplumunda bir çok insan hala eşcinselliği onaylamamaktadır. İstatistiki bu veriler bizi halkın eşcinselliğe karşı olan olumsuz tepkisinin altındaki sebepleri araştırmaya itiyor.
Böylesi önemli bir konu ve bunun sebepleri hakkında araştırma yapmak gerekir. Bence, insanların toplumsal cinsiyet ve cinsellik ile ilgili algılarını din, milliyetçilik ve kültür etkiler. Bu yüzden bu boyutları incelemek için sosyolojik ve tarihsel bir araştırma yapılması gerekir. Bu sebeple, bu makale lezbiyen, gey, biseksüel, trans, intersex (LGBTI+) hareketinin tarihi ile ilgili olaylara odaklanmaktadır. Fakat bu tarihsel inceleme Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yönetilen bölge ile sınırlıdır. Kısacası sadece rumca konusan topluluğa odaklanılmış, diğer topluluklar ve diğer etnik azınlıklar; Ermeniler, Latinler ve maronitler, orta doğu’dan, doğu ve asya ülkelerinden gelen göçmenler göz ardı edilmiştir. Bunun sebebi de cumhuriyetin yönetiminin esases rumca konuşan topluluğun kısacası kıbrısrum toplumunun elinde olmasıdır.
Ortodoks Kilisesi ve Eşcinsellik
Kıbrıs rum toplumunun çoğunluğu ortodoks olduğundan dolayı Kıbrıs Kilisesi hem kamusal görüşlerde hem de devletin siyasetinde etkili olan bir kurum olmuştur. Bu yüzdendir ki LGBTI+ hareketinin analizinde değerlendirilmesi gereken önemli bir faktördür.
Aslında İsa’nın öğretilerinde eşcinsellik ile ilgili bir kaynağa rastlanmamaktadır. Konu ile ilişkili tek söz İncil’de ve İsa’nın 12 havarisinden biri olan Paul’un mektuplarında göze çarpar. Bir çok okuyucuya göre, Paul’un Romalılara olan mektubunun ilk bölümü İncil’in açıkça aynı cins içerisinde olan ilişkileri -hem kadın hem erkek- suçlamasını içerir. İncil’de anlatılan Sodom ve Gomorrah’ın yok edilmeleri bazen eşcinsel bir tecavüz ile ilişkilendirilir. Orta Çağ’dan beri, oğlancılar olarak da adlandırılan Sodomitler “Tanrı’nın gazabını dünyaya indirmek” ile suçlanmışlardır ve hazları nüfusun büyük kısmını öldüren dönemsel salgınların sorumlusu olarak görülmüştür. 1980lerin sonlarından itibaren ise, benzer suçlamalar HIV/AIDS için yapılmıştır.
Bu gibi inançlar, kilisenin homofobik bir tutum geliştirmesinin temel sebeplerinden biridir. Bu yüzden, Başpiskopos I. Chrysostomos, Kıbrısrum eşcinsel aktivistlerin öncülerinden olan Alekos Modinos’a karşı çıkmış, hatta eşcinsellere yeni bir isim vererek, onlara aktivistin isminden türettiği “Modini” demeye başlamıştır. Şimdiki Başpiskopos II. Chrysostomos ve diğer piskoposlar da LGBTI+ haklarını destekleyen tüm örgüt oluşumlarını boykot ettikleri için, ACCEPT adı verilen bugünkü LGBTI+ oluşumu resmi bir sivil toplum kuruluşu olarak kabul görmekte zorluklar yaşamaktadır.
Başpiskopos arkasına tüm rahiplerin de desteğini alarak Kilise’nin hemcinslerin beraber yaşamasına kattiyen karşı olduklarını belirtip, eşcinselleri problemleri çözülmesi ve yoksunlukları giderilmesi için mücadele edilmesi gereken bireyler olarak göstermeye çalışır. Ayrıca Başpiskopos, diğer ülkeler bu gibi “şeyleri” kabul etse de, Kıbrıs toplumunun bunu kabul etmeyeceğini, hatta aynı cinsten iki kişinin eş olarak beraber yaşamasının da onurlu bir şey olmayacağını söyler. Yakın zamanda, bir televizyon programında, Kilise’nin öğrencilere eşcinselliğin “doğal olmayan bir seçim” olduğunu öğretecek olan okullar kuracağını söylerken, bireylerin eşcinsellerin isteklerine karşı mücadele etmeleri ve toplumun “belirli bozukluklar”ın üstesinden gelmeyi öğrenmesi gerektiğini belirtir.
Milliyetçilik, Militarizm ve Eşcinsellik
Din, milli fikirler ile ilişkili olduğu için, eşcinsellik de ulus için bir tehdit olarak algılanmaktadır. Dini gerekçeler dışında, Andreas G. Philaretou, Constantinos N. Phellas, Stavros S. Karayiannis (2006)[1] gibi kişiler eşcinsellikten dolayı erkekliğin bir ideal olmaktan çıktığını bu yüzden de eşcinselliğin kıbrısrum milli gardının belkemiğini tehdit ettiğini söyler. Bireylerin zihninde eşcinsellik Türk ordusuna direnç gösteremeyecek bir ordu yaratan bir faktör olarak belirir. Ayrıca yukarda bahsi geçen kişiler insanların eşcinselliğin doğum oranlarını azaltacağını düşündüklerini söyler. Türkler gelecekteki orduları için çocuk yaparken, aynı şekilde kıbrısrum toplumu için de üreme önemli bir kavram olarak ortaya çıkar çünkü KıbrısRum toplumu ancak bu şekilde Helen Irk’ını koruyabilecektir. Dolayısı ile insanlar, eşcinselliği Helen ırkına karşı bir tehdit olarak algılamaktadır.
Milliyetçilik, ACCEPT’in Kıbrıslı türk aktivistler ile beraber ara bölgede onur yürüyüşüne katılamama sebeplerinden de birisidir. ACCEPT, herhangi bir siyasi ve ideolojik sorun çıkarmamak ve böylece Onur Yürüyüşünün amacını gölgelememek için yürüyüşe katılmadıklarını belirtmiştir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nde LGBTI+ Hakları İle İlgili Hukuki Engeller
Yukarda bahsedilenlerin yansımaları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasamasında da 1998’e kadar eşcinselliğin yasaklanmış olması ile de fark edilir. Yürülükteki yasaların Kıbrıs’ı 1878’den 1960’a kadar işgal eden İngiliz Sömürge Devleti’nden kalan Kıbrıs yasaları olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Her ne kadar da İngiltere 1925’de adanın tam resmi sahibi olsa da, 1929’a kadar Osmanlı yasaları resmi olarak değiştirilmemiştir. 1885’deki İngiliz yasa değişikliği kararının Kıbrıs hukuğu ile birleştirilmesi ile Osmanlı’nın eşcinsellik ile ilgili hukuksal hoşgörüsünü bitmiştir. Böylece 1885’den beri ilk kez erkek eşcinselliği Kıbrıs’ta cezai bir davranış olarak görülmeye başlanmıştır. Kadın eşcinselliği ise tanınmamış ve yasalarda yerini almamıştır.
1960’da İngiltere’den bağımsızlık kazandıktan sonra da adaİngiliz sömürge yasalarının hepsini kullanmaya devam etmiş, 1885’deki Ceza (Değişiklik) Yasası’nın ilişkili kısımları Kıbrıs yasaları Fasıl 154 ve 171den 174e kadar olan maddeler olarak yerini almıştır. Bu maddeler ilk olarak 1993’de Modinos v. Cyprus olarak bilinen Kıbrıslı eşcinsel hakları aktivisti Alexandros Modinos’un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Kıbrıs hükümetine karşı bir dava kazanması ile sorgulanmaya başlamıştır. Mahkemeye göre Ceza Yasası’nın 171. Maddesi Modinos’un insan hakları üzerine Avrupa anlaşmasınca korunan ve 1962’de Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından uluslararası bir anlaşma ile geçerliliği kabul edilmiş olan özel yaşam hakkını ihlal etmiştir.
Yasal karara rağmen, Kıbrıs Cumhuriyeti 1998’e kadar ceza yasasını resmi olarak gözden geçirmemiştir ancak 1998’de Avrupa Birliği’ne üyelikleri tehlikeye girmemesi için yasayı değiştirmek zorunda kalmışlardır. Bundan sonra da, heteroseksüel birliktelik için rıza verme yaşı 16 iken, eşcinsel birliktelik için rıza gösterme yaşı 18 olarak kararlaştırılmıştır. Bu eşit olmayan yaşlar dışında, gözden geçirilmiş ceza yasası hala eşcinselliği “teşvik etme”nin bir suç olduğunu öngörür. Bu teşvik kavramı da LGBTI+ hakları hareketlerini sınırlayan yasa olarak kullanılmaya devam eder. Fakat 2000’de eşcinselliği teşvik etme kavramı kullanılarak yapılan ayrımcılık kaldırılır ve böylece rıza gösterme yaşı 2002’de eşitlenir.[2]
Kıbrıslı Rum Zihniyeti ve Eşcinsellik
Din ve milliyetçilik KıbrısRum toplumunun bir çok toplumsal konudaki davranışlarını belirleyen etmenlerdir. Eşcinselliğin suç olarak çıkarılmasından 29 yıl sonra bile hala bugün Kıbrıslı Rumlar homofobik olarak görülebilir. Eurobarometer raporlarına ve ulusal araştırmalara baktığımızda Kıbrıs’ın avrupa çapında eşcinselliğe en az tolerans gösterilen yer olduğunu görüyoruz. 2006’da Ombudsman adına yurt genelinde nicel olarak yapılan bir araştırma kıbrıslıların eşcinsellik ile ilgili algılarına bakmış ve Kıbrıslıların büyük bir kısmının ailelerinde ya da yakın çevrelerinde LGBTI+ bireyleri kabul etmediklerini göstermiştir. 2011’de Kıbrıs Aile planlaması ve Accept adındaki sivil toplum örgütünün nitel olarak yaptığı bir araştırmada ise lgbt bireylerin Kıbrıs’ta toplumsal olarak kabul görme seviyelerinin orta derece ve alt seviyede olduğu, trans bireylerin ise bu sosyal kabullenişi en az seviyede yaşadıkları belirlenmiştir. Çalışma ayrıca yüksek derecede psiklojik şiddet ve tacizin de var olduğunu göstermiştir. İnternet üzerinden tacizin ve tehditlerin de olduğu açıktır. Fiziksel şiddet, psikolojik şiddet ve tacize oranla daha az görülmesine rağmen her iki durumda da etkileri orta derece ve çok şiddetli arasında değerlendirilmektedir. Rapor edilen olaylarda olumsuz dedikodulardan başlayarak çok ciddi dayak hatta tecavüz olaylarına bile rastlanır. Yukarda da bahsedildiği gibi, okullarda görülen homofobik zorbalıkların, tehditlerin, şiddetin ve tacizin sıklığı ve derecesi ürkütücü boyuttadır.
Bazı olumlu gelişmeler- bölünmenin karşısındaki dayanışma
2004’den beri Kıbrıs’ta ayrımcılığa karşı yasa İstihdam ve İş Yasası'nda eşit muamele yürürlüktedir ve bu yasa ile cinsel yönelim temelinde iş yerlerinde ayrımcılık yapılması açıkça yasaklanmıştır.
Mayıs 2015’de meclis ceza yasasını düzeltmiştir ve insanlara cinsel yönelimlerinden veya cinsel kimliklerinden dolayı kabul edilmeyen davranışlarda veya şiddette bulunmak bir suç olarak görülmeye başlanmıştır.26 Kasım 2015’de Sendikalar Yasası mecliste 39 kabul, 12 ret ve 3 çekimser oyla geçmiş ve 9 aralık 2015’de yasa kabul edilmiştir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetiminde olan bölgedeki bir çok organizasyon ve grup Kıbrıs'ın kuzeyinde çalışan Kuir Kıbrıs Derneği adındaki LGBTI+ örgütü ile dayanışma içerisindedir. Kuir Kıbrıs çoğunluk itibarı ile Kıbrıslı Türk tolumundan oluşan ve homofobiye karşı farkındalığı artırmak ve mücadele etmek için etkinlikler düzenleyen bir dernektir ve şu an “Accept” ile işbirliği içerisinde gelecekte daha etkili dayanışma yapabilmek için fırsatlar yaratmaya çalışmaktadırlar.
[1] Sexual Interactions: The Social Construction of Atypical Sexual Behaviors. By Andreas G. Philaretou, Constantinos N. Phellas, Stavros S. Karayianni