Türkiye’nin “Milli Kıbrıs Siyaseti” içinde Kıbrıs yok.
Türkiye’nin gücü, askeri, nüfusu, siyaseti var, Kıbrıs’ın da adı!
Kıbrıs adasında Türkiye’nin varlığı üzerinden bir siyaset bu…
***
O “milli siyaset” içerisinde Kıbrıslı Türklerin kimliği, kişiliği, iradesi, aidiyeti en önemlisi de ülkesi yok.
Vilayet var!
“KKTC” adlı vilayet yerleşmiş, Türkiye’nin “Milli Kıbrıs Siyaseti” içine!
Bu siyasette AKP, CHP ayırımı yok!
Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu farkı da…
***
Bu siyasette Kıbrıslı Türklerin kendi kimlikleriyle dünyaya açılmak yok!
“Sığıntılık” hali var.
“Rica minnet” düzeni…
“Şükran” anayasası…
***
“Kıbrıs politikası milli bir davadır” dedikleri davanın aslı şu:
“Kıbrıs’ın kuzeyinin sahibi Türkiye’dir.”
Türkiye söyler, ‘KKTC’ yönetimi onaylar!
Türkiye yapar, ‘KKTC’ yönetimi alkışlar!
Türkiye karar verir, ‘KKTC’ yönetimi uygular!
Türkiye “otur” der oturur ‘KKTC’ yönetimi!
“Gel” der, gelir.
“Git” der, gider!
“Yeter” der, biter!
***
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, nüfusa göre yüzde 20 oranında azınlık olan Kıbrıslı Türkleri içine sindirememiş bir “çoğunluk” vardı.
Gözleri gibi bakabilirlerdi bize!
Bakmadılar.
“Kör olduk” birlikte…
Şansızlığımız bu oldu.
Dünyanın hiçbir coğrafyasında kimseler kolay kolay böylesi azınlık bir nüfusla yönetimi bunca güçlü paylaşmaz…
Olmadı!
Olamadı…
***
Şimdi de öyle!
Türkiye coğrafyası içinde ‘KKTC’ küçücük bir azınlıktır ve kimsenin sizle ne yönetimi ne egemenliği paylaşma niyeti vardır.
“Toprak” önemlidir.
“İnsan” teferruattır.
Dava “milli”dir.
“Kıbrıs Davası”nın kurallarını kendimiz yazmadıkça yerimiz bellidir, yurdumuz eğreti!