Cumhurbaşkanlığı Deprem Komitesi Başkanı, YDÜ Deprem ve Zemin Araştırma ve Değerlendirme Merkezi Başkanı, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölüm Başkanı, Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Cavit Atalar, “Kıbrıs deprem ülkesidir. Depreme dayanıklı yapılar yapmamız lazım. Depremle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, eğer binalar dayanıklıysa korkmamıza gerek kalmaz” dedi.
Atalar, Türkiye Kahramanmaraş merkezli depremde hem Türkiye hem de Kıbrıs’tan insanların yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, yaşanan acıların bir daha tekrarlanmaması adına çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.
Zemine uygun, depreme dayanaklı binalar yapmanın ve denetimin önemine işaret eden Atalar, depremin ne zaman ve ne şiddette olacağını bilmenin mümkün olmadığını, bunun da depreme her zaman hazır olmayı gerektirdiğini söyledi.
Zemin mekaniği ve geoteknik mühendisliği alanında profesörlük unvanı da bulunan Atalar, TAK muhabirine yaptığı açıklamada, evlerin depreme dayanaklılığı konusunda Deprem Yönetmeliği’nin uygulamada olmadığı yıllarda yapılan evlerin denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
“Hastaneler, okullar, kamu binaları, camiler denetlenmeli”
Binaların, özellikle hastanelerin, okulların, kamuya ait binaların, camilerin depreme dayanıklılığının denetlenmesi konusunda çalışma yapılması gerektiğini dile getiren Atalar, uzmanların da katkılarıyla binaların gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
“2022 yılına kadar beşi hasar yaratan olmak üzere 15 büyük deprem meydana geldi”
Atalar, Kıbrıs’ın deprem ülkesi olduğunu, 2022 yılına kadar beşi hasar yaratan olmak üzere 15 büyük deprem meydana geldiğini dile getirdi.
Atalar, 1953 yılında Baf’ta 8 saniye arayla iki deprem yaşandığını 11 köyün haritan silindiğini, ölümler yaşandığını söyledi.
Kıbrıs’ta 1896-2021 yılları arasında en yıkıcı ve hasara neden olan beş depremle ilgili bilgi veren Atalar, 1941 yılında Gazimağusa’da 5.9 büyüklüğündeki depremde 15 kişinin öldüğünü birçok evin yıkıldığını belirtti.
Baf’ta 1953 yılında 6.0 ve 6.5 büyüklüğündeki iki depremin 63 ölü, 200 yaralıya 4 bin insanın evsiz kalmasına yol açtığını söyleyen Atalar, 1995 yılında yine Baf’ta yaşanan 5.8 büyüklüğündeki depremde iki kişinin öldüğü 20 kişinin yaralandığını kaydetti.
Kıbrıs'ın güneybatısında 1996 yılında meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde iki kişinin öldüğünü kaydeden Atalar, Baf, Limasol, Lefkoşa, Larnaka’da evlerin hasar gördüğünü belirtti.
Atalar, 1999 yılında ise 5.8 büyüklüğündeki depremde ise Limasol’un kuzeyindeki köylerde hasar meydana geldiğini, 43 kişinin hafif yaralandığını, 82 binanın hasar gördüğünü kaydetti.
2022 yılına kadar Kıbrıs’ta 518 -530 arası deprem olduğuna işaret eden Atalar, bunlardan 178’inin 2 büyüklüğünden, 38’inin 3 büyüklüğünden, 10’unun 4 büyüklüğünden, 2’sinin 5 büyüklüğünden ve 1’inin de 6 büyüklüğünden büyük olduğunu belirtti.
Depremlerde büyüklük ve şiddetin, yıkıcılık noktasında önem taşıdığını kaydeden Atalar, binaların tasarımının zemin özelliklerine göre ve depreme dayanıklı yapılmasının zararı önlemede önemli rolü bulunduğunu ifade etti.
Atalar, özellikle yumuşak zeminlerin risk taşıdığına işaret ederek, son yaşanan depremde Hatay’da özellikle yumuşak zemine yapılan binaların yıkıldığını söyledi.
Kıbrıs’taki yumuşak zeminler
Kıbrıs’ta Tuzla, Long Beach, Gaziveren, Soli Limanı ve derelerin denize ulaştığı yerlerin yumuşak zemin olduğunu söyleyen Atalar, Kanlıdere ve Çakıllıdere ile Maraş bölgesini de yumuşak zemine sahip yerler olarak açıkladı.
“Uzmanlarımızla çalışmaya devam ediyoruz”
Cumhurbaşkanlığı Deprem Komitesi’nin çalışmalarına da değinen Atalar, komitenin uzmanlardan oluştuğunu, deprem öncesi, sonrası ve sırasında neler yapılması gerektiğiyle ilgili halkı bilgilendirmek adına toplantılar yapıldığını belirtti.
Atalar, Türkiye ve yurt dışından uzmanların da görüşlerini alındığını, toplantıların devam ettiğini kaydetti.
Komitenin yeni değil bir yıl önce toplantılara başladığını anımsatan Atalar, çalışmalarının süreceğini söyledi.
“Denetim yapılmalı”
Cumhurbaşkanlığı Deprem Komitesi Başkanı Prof. Dr. Cavit Atalar, evlerin depreme dayanaklılığı konusunda Deprem Yönetmeliği’nin uygulamada olmadığı yıllarda yapılan evlerin denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
Denetim ve uygulamada problemler olduğunu dile getiren Atalar, gerekli denetimlerin yapılmasının büyük önem taşıdığını belirtti.
Ülkede yapılan sosyal konutlarla ilgili şikayetler aldıklarını söyleyen Atalar, 1975’teki yönetmeliklere göre yapılan evlerin gözden geçirilmesi, zeminlerinin incelenmesi ve gerekirse güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
“Fay hattındaki California’da bütün binalar güçlendirildi”
Atalar, dünyanın en büyük iki fayından birinin California’da bulunduğunu, diğerinin de Kuzeydoğu Anadolu Fay olduğunu söyleyerek, California’da bütün binaların güçlendirildiğini, depreme dayanıklı hale getirildiğini belirtti.
Son depremin yaşandığı Doğu Anadolu Fay hattının da büyük ve aktif bir fay olduğunu söyleyen Atalar, tarihsel olarak bakıldığında da bu bölgelerde büyük ve yıkıcı depremler yaşandığının görüldüğünü kaydetti.
Kıbrıs’ın Afrika Levhası ile Avrasya Levhasının kesiştiği bir yerde bulunduğunu belirten Atalar, her an deprem olabilecekmiş gibi hareket edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Atalar, “ Kıbrıs deprem ülkesidir. Depreme dayanıklı yapılar yapmamız lazım. Depremle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz eğer binalar dayanıklıysa korkmamıza gerek kalmaz” dedi.
Depremleri değerlendirirken, büyüklük ve şiddetin karıştırılmaması gerektiğini dile getiren Atalar, büyüklüğün bir ölçüm gösterdiğini, şiddetin ise yıkıcılığı gösterdiğini kaydetti.
“Eğer zemin sağlamsa şiddet daha düşük olur. Güçlü zeminlerde şiddet ve yıkıcılık daha az hissedilir” diyen Atalar, binaların yumuşak zeminde olmasının daha büyük yıkıma yol açtığını Hatay’da da bunun görüldüğünü ifade etti.
“Depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil, her zaman hazır olmak gerek”
Depremin ne zaman olacağını bilmenin bilimsel olarak mümkün olmadığını vurgulayan Atalar, “Depremin zamanı, büyüklüğü ve yerini kimse söyleyemez” dedi.
Bu nedenle depreme her zaman hazır olmak gerektiğini söyleyen Atalar, bina yapılacağı zaman jeofizik, jeoloji, inşaat mühendislerinin, mimarların, şehir plancılarının ve çevre mühendislerinin değerlendirmelerine başvurulmasının önemine işaret etti.
Atalar, KKTC’nin bu açıdan şanslı bir ülke olduğunu, üniversitelerde değerli bilim insanlarının bulunduğunu, onların söylediklerine kulak vermek gerektiğini vurguladı.
İnşaatların bilimsel esaslara ve yasalara göre yapılması ve denetlenmesi gerektiğini dile getiren Atalar, “Sağlam olduğunu garantilememiz lazım” dedi.
Atalar, belediyelerin denetim noktasında üzerlerine düşeni yapmalarının önemine de dikkat çekti.
Haber: Gözde Süreç Sarı - Fotoğraf: Afet İlban (TAK)