Kıbrıs gençliğinin kararlı isyanı: Öğrenilmiş çaresizlikten kurtuluş

Hayatın akışıyla bazen öğrenilmiş çaresizliklere kapılmak kolaydır. Uzun yıllardır bu hissiyatı içselleştirdik, ancak artık yeter!

Hayatın akışıyla bazen öğrenilmiş çaresizliklere kapılmak kolaydır. Uzun yıllardır bu hissiyatı içselleştirdik, ancak artık yeter! Kıbrıs'ın gençliği için bu öğrenilmiş çaresizliğe son vermeli. İçimizde bir isyan başlatma zamanı geldi ve bu isyanın yankısını herkesin duyması gerekiyor.

***

Kıbrıs Türk toplumu geçmişe göre eğitimli insan sayısı bakımından oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Ancak buralarda bir gelecek gören genç sayısı giderek azalıyor. Adeta hakları ellerinden alınmış bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Büyüklerimizin gelecek diye bahsettiği bizler ve bizim  geleceğimiz yani bu ülkenin toprakları her geçen gün birilerine peşkeş çekiliyor. Kamusal alanlar işgal ediliyor... Sistem çökme noktasına geliyor ve yaşanan tüm sorunların altında bu ülkede “hükumet ettiğini iddia edenlerin” siyasi istikrarsızlığının yattığını biliyor ve görüyoruz…

Kıbrıs’ın kuzeyinde her sabah, yeni bir soruna uyanan bir gençlik var. Sessiz kalmak, susmak istemeyen ama ekonomik, sosyal ve siyasal nedenlerle sessizleştirilen bir gençlik...

Yaşanan göçün tek nedeni ekonomik nedenlere dayanmıyor elbette. Bugün birçok arkadaşımız zorunlu askerlik nedeniyle doğduğu, büyüdüğü yurt bildiği memleketini terk ediyor, edemeyenler ise işsizlik nedeniyle veya hak ettiği ücreti alamadığı için Kıbrıs’ın güneyinde iş arıyor.

Her gün yeni bir soruna uyanıyoruz ya ;

İstikrardan bahseden ve  hükümet ettiğini düşünen yapı, en temel insan hakkı olan eğitim hakkından, artan okul harçları nedeniyle yararlanamaz hale gelmiş gençleri görmüyor bile. Üniversite harçlarının bir yılda en az iki katına çıkması, gençlerin eğitim hayatını yarıda bırakmasına neden oluyor. Üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan genç insan sayısı her geçen gün artıyor. Yüksek lisans, doktora yapmayı hayal edenler ise artık bunu konuşamaz hale gelmiş durumda. Hükümet ettiğini iddia edenler ise bu sorunları görmezden geliyor. Bu tabloya bakınca peşkeş çekilenin sadece topraklarımız değil, geleceğimiz de olduğu anlaşılıyor. Peşkeş çekilen gerçekten de geleceğimizdir, umutlarımızdır.

Her gün döviz karşısında değer kaybeden Türk Lirası, yaşamımıza acı bir gerçeklik sunuyor. Fakirleşiyoruz. Alım gücümüz azalıyor. Peki, tüm bu olan biteni görüyorsak ne yapıyoruz ?

***

Yalnızca Ercan’da bağışlanan 59 milyon Euro ile 75 okul yapılabileceği ortada iken buna yeterince ses çıkarabildik mi? Üniversite harçlarının astronomik biçimde yükselmesine karşı ne yaptık ? Ders kitaplarında yapılan ve pedagojik olarak ciddi yanlışlıklar içeren değişikliklere karşı sesli ama sessiz birkaç eylemden başka ne yaptık? Nerde Kıbrıs’ın kızınca sokağa dökülen insanları, nerede birlik, nerede mücadele, nerede dayanışma ?

Ne zaman “artık yeter” demeyi düşünüyoruz?

İçimizde biriken öfkeyi dışa vurmanın ve Kıbrıs'ı birlikte yönetmenin, söz sahibi olmanın zamanı halen gelmedi mi?

Uzun süredir devam eden sessizlikten sen de sıkılmadın mı?

Yaşanan sorunların bizleri baskı altına aldığı ortada..  Peki  sen bu etkiye kapılıp hiçbir şey yapmamaya devam mı edeceksin yoksa ayağa kalkıp mücadelenin bir parçası mı olacaksın ?

Sence de sokaklar bir kez daha geleceğimizi ellerimize almak, birlikte yönetmek için bizi mücadele etmeye çağırmıyor mu?  Bizler bu coğrafyada var olmaya çalışan, tırnaklarını bu topraklara geçiren gençler olarak bu çağrıya yanıt vermeliyiz.

Vakit gelmedi mi ? Şimdi geleceğimizi de çalmak isteyenlere karşı dik durmalı. Bu “öğrenilmiş çaresizlik” hissinden uzaklaşmalıyız.

Mücadele azmimizi yükselterek dünden daha çok sokaklarda olmalıyız Ekim ayı bunun başlangıcını yapmak için oldukça iyi bir zaman gibi görünüyor. Ben geleceğim için sokaklarda olacağım. Her konuşmamda söylediğim gibi, Gençlik gelecek değil, BUGÜN.! HADE SOKAĞA..

Arşiv Haberleri