Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs ile su konularının hükümeti dağılma noktasına getirebileceğini kaydetti.
UBP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Özgürgün, 31 Ekim–1 Kasım tarihlerinde yapılacak UBP Olağan Kurultayı öncesinde örgütlerle bir araya gelebilmek için Lefke’yi ve Mesarya köylerini ziyaret etti.
Özgürgün ziyaretlerinde Kıbrıs ve su konularına değinerek, UBP’nin Kıbrıs konusundaki ideolojisinin değişmediğini vurguladı, “UBP, Avrupa Birliği’nin birincil hukuku, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü dışında bir anlaşmaya dur diyecek, bunu bilin” dedi.
Türkiye’den gelen suyun yönetimi konusundaki tartışmalarınsa yanlış olduğunu kaydeden Özgürgün, “Sayın Talat’la da bu konuyu konuştuğumuzda ikimiz de bu konunun hükümeti bozacağının farkına varmıştık. Suyu belediyeler işletecekmiş. Belediyeler zaten batakta, borç içinde. Yani koalisyon bozulacaksa o da bozulur. Bu suya partili partisiz tüm gençlerimiz sahip çıkmalı. Bu konuda bizim Anavatanımıza şükran borcumuz var” şeklinde konuştu.
Konuşmalarında öncelikli hedeflerinin UBP kurultayının sağlıklı şekilde gerçekleşmesi olduğunu da vurgulayan Özgürgün, “10 bine yakın üyemiz bu kurultayımızda oy kullanacak ve bir devrimi, Kıbrıs Türk siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştireceğiz” dedi.
“Her parti kendi ideolojisiyle yürür”
Her partinin kendi ideolojisiyle yürüdüğünü ve UBP’nin Kıbrıs konusundaki ideolojisini savunmaya devam edeceğini kaydeden Özgürgün şunları ekledi:
“Bazıları ‘UBP CTP ile hükümet kurunca ideolojisi değişti’ şeklinde imalarda bulunuyor. Bu yanlıştır. Böyle bir şey düşünülemez bile. UBP’nin ideolojisi geçmişte ne ise, şimdi de odur, gelecekte de o olacak.
Biz bunu hükümeti kurarken Sayın Talat’la da konuştuk ve anlaştık. CTP ve UBP kendi kurultaylarında aldıkları, içlerinde aldıkları kararları konuşmakta da savunmakta da serbesttir. Bu konuda ne UBP CTP’ye, ne de CTP UBP’ye karışamaz. Her parti kendi ideolojisiyle yürür.”
“Siyasi eşitliğin içinde dönüşümlü başkanlık da olacak”
Özgürgün konuşmasına şöyle devam etti:
“Eğer bir anlaşma olacaksa bu anlaşmada iki kurucu eşit devlet olacak. İki halkın siyasi eşitliği olacak. Bu siyasi eşitliğin içerisinde dönüşümlü başkanlık da olacak. Bu olmazsa zaten eşitlik ortadan kalkar, sulandırılmamış iki kesimlilik olur.
Yani kuzeyde mal ve nüfus bakımından Türkler çoğunlukta olacak, güneyde ise mal ve nüfus bakımından Rumlar çoğunlukta olacak. Sen gelir de ‘kuzeye 100 bin Rum yerleşecek’ dersen, içime 100 bin kişi sokmaya çalışırsan ve ‘herkes mallarını geri alacak’ dersen burada iki kesimlilik sulandırılmış olur.”
UBP’nin olmazlarsa olmazları
UBP’nin olası bir anlaşmada olmazsa olmazları olduğunu vurgulayan Özgürgün, bunların Avrupa Birliği’nin birincil hukuku, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü olduğunu kaydetti ve “Bunların dışında bir anlaşmaya UBP’nin ‘dur diyeceğini bileceksiniz. Ben bunu Sayın Akıncı’ya da Sayın Talat’a da söyledim” dedi.
“Hani Annan Planı’na evet dersek ambargolar kalkacaktı?”
Söylediklerinin zaten Birleşmiş Milletler parametreleri olduğunu kaydeden Özgürgün, “Hani Annan Planına ‘evet’ dersek ambargolar kalkacak, Kıbrıs Türküne kapılar açılacaktı? Ne oldu? Hiçbir şey olmadı, evet’in de anlamı kalmadı” diye konuştu.
“50 yılda su projesini gerçekleştiremezdi”
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Türkiye’den KKTC’ye borularla gelen suya da değinerek şunları ekledi:
“Kıbrıs gibi su konusu da hükümeti bozabilecek noktaya getirebilir. Bu proje, 1 Milyar 200 Bin Dolarlık büyük bir projedir. Bu projeyi ancak büyük ülkeler gerçekleştirebilir. Bu projeyi Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar birleşse 50 yılda gerçekleştiremezdi. Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti bize bunu sağlamıştır. Bize bu büyük projeyi hediye etmiştir. 40 sene önce akan dereler bugün akmamaktadır. 40 sene sonra hiç su kalmayacak. Dolayısıyla bu su çok önemlidir. Rum tarafı da bu suyu gün gelecek kullanacaktır. Bunu hep birlikte göreceğiz. Daha önce elektriğimizi de kullanmayacağını söylemişlerdi. Biz onlara elektrik de sattık ve parasını da aldık. ‘Almayız, etmeyiz’ demeleri, yalan dolandır.
‘Mum yakarım ama Türklerin elektriğini kullanmam’ diyen Başpapazın da elektriği kullandığını kaydeden Özgürgün “Aynı Başpapaz şimdi ‘Zehir içerim ama Türklerin suyunu içmem’ diyor. Aynı Başpapaz yarın suyu da kullanacak.”
“Belediyeler zaten batakta”
Suyun dağıtımı ve işletimi konusuna da değinen Hüseyin Özgürgün şöyle devam etti:
“Sayın Talat’la da bu konuyu konuştuğumuzda ikimiz de bu konunun hükümeti bozacağının farkına varmıştık. Suyun nasıl işletileceği konusunda yanlış yapıyoruz. Bunu belediyeler işletecekmiş! Belediyeler zaten batakta, borç içindedir! Yani koalisyon bozulacaksa o da bozulur. Bu suya partili partisiz tüm gençlerimiz sahip çıkmalı. Bu konuda bizim Anavatanımıza şükran borcumuz vardır.”
“Bazı arkadaşlar sözlerinde durmadılar”
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, 2013 yılında nasıl aday olduğunu ve nasıl Genel Başkan olduğunu da anlatarak şöyle devam etti:
“Bana ‘sen aday ol’ diye teklif geldi. Ben de ‘tek aday olursam aday olurum ve bir şartla aday olurum. Bana seçime kadar süre vereceksiniz. Ben ilk seçimde partimi birinci parti çıkarmazsam başkanlıktan çekileceğim’ demiştim. Kabul ettiler ve tek başıma aday oldum ve oybirliğiyle 2013 yılında UBP Genel Başkanı oldum. Tüm kararlar oybirliğiyle alınmıştır. Benim Genel Başkan olurken şartımı kabul eden arkadaşlardan bazıları ülkede yapılacak seçimi beklemeden, partinin benimle bir seçime gitmesini beklemeden bana karşı aday oldular. Yani sözlerinde durmadılar. Ben yine adayım ve sözümün arkasındayım. Yeniden parti Genel başkanı olursam yapılacak olan ilk seçimde partimi birinci parti olarak sandıktan çıkarmazsam başkanlıktan istifa edeceğim.” (TAK)