Kurulduğu günden beri Kıbrıslı Türkleri yöneten rejime alternatif ve ilerici siyaset sunan CTP, sadece Kıbrıslı Türkler için değil, tüm Kıbrıs adası için siyaset üretmiş ve uygulamıştır.
CTP’nin Kıbrıs sorununun çözümü üzerine izlediği siyaset, dünya dilini konuşan, Türk dış politikasının ve hatta Kıbrıs Rum tarafının da ezberini bozan bir siyasetti. Kolay değildi ama CTP kolay politikalar yapmak için kurulmamıştı. CTP’liler de birilerinin kurduğu ve besleyip baktığı bir siyasi akvarum içinde yaşamadı; en vahşi siyasi ormanlardan geçip geldi. Onun için zaten “Biz birbirimiz sokakta bulmadık” dediler birbirlerine…
CTP’nin siyasetinin bir öznesi Kıbrıslı Türkler, diğeri de Kıbrıs adası olmuştur, onun için kendi siyasetleri içinde Kıbrıslı Rumları da adanın eşit unsuru olarak görmüştür. Ve onun için Kıbrıslı Rumlar da CTP’ye ve CTP’lilere her zaman itibar etmiştir. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar için, Kıbrıs sorununu çözecek önder parti CTP olmuştur; sorunu çözecek liderin de bu partiden çıkacağını sadece Kıbrıslılar değil, ilgili tüm üçüncü taraflar da söylüyor.
CTP iç siyasette Kıbrıslı Türklerin yaşam kalitesini yükseltmeyi, emeğin değerini almasını, demokratik ve şeffaf, yani adil bir düzen kurulmasını hedefliyor. Kıbrıslı Türklerin kaydettiği ilerlemeler CTP’nin siyasetleri ve girişimleri ile olmuştur. Bugünkü demokrasinin dünden daha iyi olması sürecinde CTP’lilerin teri ve kanı vardır. Tüm Kıbrıslı Türkler için CTP güvendiği ve sığınacağı yuva olmuştur ve onun için Kıbrıslı Türkler CTP’ye hata yapma şansı tanımıyor. Diğerleri her türlü yozluğu ve baskıyı yapabilir, her türlü yanlışı bilerek veya bilmeyerek yapabilir; zaten Kıbrıslı Türkler için onlar defoludur. Garanti belgesi vereceği bir parti var, o da CTP’dir.
Dolayısıyla, CTP ve CTP’liler sorumlu davranmalıdır. Bu güven kolay kazanılmadı, birkaç kişi marifetiyle de kazanılmadı. Kurulduğu 1970’den beri çatısı altında siyaset yapan her bir üyenin emeği var bu güvenin oluşmasında… Onlarca yılın çetin süreçlerinden damıtılarak gelen bu güven duygusu, korunmalı ve tüm CTP’liler bu yönde titiz olmalıdır.
Siyasi mücadele içinde tatsız olaylar yaşanması, tatsız olgularla karşılaşılması doğaldır. Kırk dört yıllık Parti’nin üyeleri tatsızlıklara maruz kalmıştır mutlaka… Marifet, tatsızlıklara yenilmeden ve Parti’yi de yıpratmadan tatsızlık konularını çözmek ve parti içi dinginliği sağlamayı başarmaktır. Bunu elbette ki tüm CTP’liler amaç birliği edinerek yapabilecektir.
Sinerji çok gerekli bir çalışma yöntemidir; yaratılamazsa harcanan tüm enerji boşadır. CTP’liler kendi adası ve insanları için verdiği siyasi mücadeleyi kendi içinde ve dışındaki örgütlerle de sinerji yakalayarak sürdürmüştür. Şimdi bulunulan aşamada, Kıbrıs sorununu çözmek istemeyen bir lider var ve onun yarattığı sıkıntıları çözmek ve barışın önünü açmak CTP’lilerin siyasi sinerjisi ile olasıdır. Kıbrıslı Türklerin iç düzenindeki sosyo-ekonomik ve sosyo-politik çarpıklıklar, bozukluklar ve gerilikler de CTP’lilerin siyasi sinerjisi ile çözülebilecektir. Kıbrıs adasını ve Kıbrıslı Türkleri daha güzel günlere CTP’liler taşıyacaktır ve bunun için kendi içinde sinerji koşuldur.
Pir Sultan Abdal’ın şu dizelerinden ders alınmalıdır: “Ağaç demiş ki baltaya / Beni kesemezdin, sapın benden olmasa”… Bir ormanın bir ağacının bir dalından yapılan sapı ile bir balta, bir ormanı kesebilir. CTP’liler “Bir ağaç gibi tek ve hür / Bir orman gibi kardeşçesine” yaşamıştır, ormanını kesecek baltaya sap olmayacak.
Şimdi tüm CTP’liler sorumlu davranacaktır, sorumsuzluklar sorunlar yaşayacak…