Futbolu çok sevdiğimi defalarca anlatmışımdır…
Baf Ülkü Yurdu’na yanıyorum bu sene…
Kıbrıs Türk toplumunun tartışmasız en kalabalık izleyicisine sahip olduğuna inandığım Ülkü Yurdu, ne yazık ki eskiden “gayr-ı federe” dediğimiz liglere düşmek üzere…
-*-*-
Ülkü Yurdu’nun içine düştüğü durumu, 1974 sonrası oluşturulan “Kıbrıslılık ruhunu bitirme operasyonunun” bir sonucu olarak görüyorum…
Baflılık ruhu da bu genel “ölüm” içerisinde “ölmüştür” anlamında…
Kimse – hiçbir Baflı takıma sahip çıkmıyor…
-*-*-
Neyse, futbolumuz, mevcut kendi içine kapalı yapısını bir türlü aşamadı…
Bu da, ülkede futbolu, tüm çabalara rağmen, istenilen seviyeye taşıyamadı…
-*-*-
Adına ister ambargo deyin, ister izolasyon, mevcut ezik siyasi yapıyla futbolumuzu bir yere taşıyamazdık!
Evet siyasetimiz eziktir!
Neden eziktir?
Çünkü haksız olduğumuz bir çok noktada haklıymışız gibi davranmak, ezikliğin dik alasıdır!
-*-*-
Neyse, size bir örnek vermek istiyorum…
Fransa Kupası’na, Fransa toprağı kabul edilen bazı eski sömürgelerinin takımları da katılır…
-*-*-
Mesela Martinik!
Martinik, Karayip Denizi'nin doğusunda, Küçük Antiller'de, 364 bin 508 nüfusa sahip 436 mil karelik (bin 128 kilometrekare) bir adadır.
-*-*-
Martinik Ligi Şampiyonu Golden Lion adlı takım, geçenlerde Fransa Ligue 1’den Lille ile eşleştiği kupa maçına çıkmak için, gidiş dönüş tam 8 bin mil uçmak zorunda kaldı!
Ve maçı Lille 12-0 kazandı!
-*-*-
Maçın ilk devresi 7 sıfır bitti…
Lille ekibinden Jonathan David ve Edon Zhegrova, Stade Pierre-Mauroy'da ev sahibi takımın rekor galibiyetinde hat-trick yaptı.
Yusuf Yazıcı da iki gole adını yazdı…
-*-*-
Golden Lion rakip kaleye sadece bir şut çekti…
-*-*-
Efendim, öyle çok uzak yollar kat etmeye de gerek yok…
Bu işi, federasyon binasına molotof kokteyl atmakla da çözemezsiniz!
-*-*-
Cesurca oturacaksınız, konuşacaksınız ve en azından Kıbrıs Kupası’na bir veya iki takımı göndermekle işe başlayacaksınız!
-*-*-
Efendim, olmaz, denedik, başaramadık, mümkün değil!
Öyle diyorsanız, eskiye dönelim, lastik sebo ayakkabılarla toprak sahada oynadığımız top çok keyifliydi!
Bedava turistik gezi! Hesap soran yok!
Hulusi Akar başkanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu heyeti KKTC’de temaslarda bulunuyor…
-*-*-
Ne demek?
Gelmesinler mi?
Hiç olur, başımızın üzerinde yerleri var!
Vallahi da hoş geldiler, billahi de!
-*-*-
Maraş’ı gezdiler!
Vatandaş ile sohbet ettiler!
-*-*-
Sonra Ersin Tatar’dan başlayıp, aşağıya doğru ziyaretlerini sürdürdüler!
-*-*-
Resmi temas?
Resmi temasta bulunmak!
-*-*-
Bu konuda bir açıklama yok…
Niye geliyor bu kardeşler ve geldikleri zaman ne yapıyor, ne konuşuyor?
-*-*-
Tamamen turistik gezidir bunlar!
Ve kesinlikle şikayetim yoktur!
-*-*-
Tek sıkıntım, parasını vatandaşın ödüyor olmasıdır!
Evet, bu turistik gezilerin parasını biz ödüyoruz!
-*-*-
Ve biliyor musunuz, Batılı demokrasilerle, Doğulu demokrasiler arasındaki en büyük fark; vergi mükellefi vatandaşın bu saçma sapan turistik gezilerin hesabını soruyor olmasıdır!
-*-*-
Batılı demokrasilerde bu heyetin yaptığı bu turistik gezinin hesabı kuruşuna kadar sorulur!
Örneğin İngiltere’de bir kadın bakanın kocasının, “resmi bir gezi” olmasına rağmen, otel odasında ödemeli porno izlemesi ve yaklaşık 2-5 Sterlini devletin hesabına yazdırması; kadın siyasetçinin siyasetten silinmesine sebep olmuştu!
-*-*-
Bizde mi?
Adam gitmiş Maraş’taki gelişmeler hakkında bilgi almış falan yani…
Ne gelişmesiyse, ne bilgisiyse aldığı!
-*-*-
Çok da şey etmeyeyim diyorum ama zaman zaman eşek yerine konulduğumuzu hatırlatmak yanlış olmaz diye düşünüyorum!
Bunu haber yapma, yaptırtma!
Başsağlığı ziyareti, taziye…
Bunlar çok insani şeylerdir…
Değerlidir…
Acılı insanların acılarını paylaşmak muhteşem bir insanlık örneğidir…
-*-*-
Bugün 6 Şubat 2024…
Tam bir yıl önce, Türkiye korkunç bir felaket yaşadı…
-*-*-
Türkiye, bu korkunç felaketi yaşarken; Kıbrıs Türk tarihinin de en büyük, en ciddi, en korkunç “katliamı” söz konusuydu…
Hepsi bir birinden zeki, çevik, sporcu gençlerimiz yıkıntılar altında can verdi…
Bir neslin en parlak 35 kadar genci topluca “katledildi”…
-*-*-
Katledildi diyorum çünkü davası hala devam eden ilgili otelle ilgili raporların başka bir ifadeye müsait olmadığına inancım tamdır…
-*-*-
Siyasilerin, böylesi günlerde ailelere yapacağı ziyaretlerin kesinlikle değeri çok büyüktür…
Ama ne olur, bunu şova çevirmeyelim!
“Aileleri ziyaret ettim, haydi bir de toplu fotoğraf çektirelim”lere girmeyelim!
-*-*-
Ersin Tatar, bu ziyaretlerine dünden başladı…
Depremde yitirdiğimiz üç vatandaşımızın ailelerini ziyaret etti…
Bu ziyaret “bravo”luktur!
Ama bu ziyaretin haberini yapıp servis etmek, ahlaksızlıktır, utanmazlıktır, ayıptır!
Haaa efendim “ben yaptırmadım, medya benden habersiz yapmış” da deme; ilgilen, ara dostlarını, “lütfen ziyaretlerimi haber yapmayalım” de!
-*-*-
Kuran-ı Kerîm'de, "… Hayır ve iyilik yapmak hususunda birbirinizle yarışınız" denir ama İslan Dini’nin kutsal kitabında, “… bu yaptığınız yardımı herkese gösterin” denmez, tam aksine onlarca hadis-i şerif, özetle demektedir ki; “Kişi yaptığı yardımı verdiği sadakayı açıklarsa, artırılan sevapları silinir. Bu yaptığı yardımı, iyiliği tekrar tekrar herkese söyler, adının anılmasından ve övülmekten hoşlanırsa, sevabının silinmesi bir yana, yaptığı gösteriş ve riya olarak yazılır…”
Bilmem anlatabildim mi?
Bayrakları bayrak yapaaaan!
Öyle ulusal sembollere çok kafa takan biri değilim!
Kimsenin ulusal değer verdiği sembolüne de saygısızlık etmem!
-*-*-
Ancak özellikle her ulusun faşistleri, kendi sembollerine hakaret edilmesine ciddi tepki gösterir!
-*-*-
Mesela KKTC’deki Türk faşistleri, Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, her hangi bir yabancı ile görüşmesi sırasında, TC ve KKTC bayraklarının odadaki varlığına büyük önem verir, Akıncı’ya ağza alınmayacak küfürlerle saldırırdı!
-*-*-
Kolombiyalı BM temsilcisi Cuellar hanımın Ersin Tatar’ı ziyareti veya ziyaretleri sırasında, KKTC ya da TC bayrakları yoktu!
Bizim faşolar Tatar’a saldırmadı!
Garibime gitti!
-*-*-
Akıncı olsaydı, ortalığı velveleye vereceklerdi!
Ben olsun sorayım; “Hani be Ersin abi bayraklar?”
Martinik Ligi Şampiyonu Golden Lion…