Yarım yüzyıl geçti. Önümüzdeki Aralık’ta 55 olacak hayırlısıyla (!!!)...
Önce ‘Kıbrıslı Türk’ çekti çekeceğini. Sonra ‘Kıbrıslı Rum’a geldi sıra. Her iki halk için de ‘bedel’ ağır oldu. “Çözüm” dendi... Sayısını bile söyleyemeyeceğimiz denemeler yapıldı ama olmadı, olmadı.
Gün geçtikçe sayıları azalsa da, ülkede pes etmeyenlerin sayısı hala kabarık. Çözüm umutları yitirilmiş değil. Ama, vazgeçilmezleri var her iki tarafın da. İkisinin de ana dileği, ‘geçmişte yaşananların bir daha yaşanmaması’...
***
24 Nisan, Annan Planı referandumunun 14’üncü yıldönümüydü.
14 yıl önce, olağandışı hareketli günlerden geçmişti ülke. ‘Çözüm’ için inanılmaz büyük bir fırsat vardı masada. Ada’nın Türk halkının büyük çoğunluğu, dört elle sarılmıştı çözüme. Sandığa koşmuş ‘’Evet” demişti büyük umutlarla. Ama bir kez daha hayal kırıklığı yaşanmıştı karşıdan gelen “Hayır” sonucu ile.
‘Güney’den de ‘Evet’ çıkmış olsaydı ne olurdu ?’ sorusu bugün hala soruluyor. Aradan bunca geçmiş olmasına karşın. Cennet bir ülkeye dönüşür müydü Kıbrıs ? Yoksa bir süre sonra –daha önceki örneklerde olduğu gibi- ‘yaramazlıklar’ başlar mıydı yine ?
İşte zor bir soru... Cevap bulunması zor.
***
‘En büyük ‘umut-dönemi’ydi Annan Planı tartışmalarının yapıldığı dönem. Aradan buna yıl geçti ama, ‘çözüm’ denen şey için, hala aşağı yukarı aynı sorular sorulmakta.
‘Birleşik Kıbrıs’ mı ? Nasıl bir ‘Birleşik Kıbrıs’ ? Federasyon mu ? Konfederasyonumsu bir Federasyon mu ? Yoksa Konfederasyon mu ? ‘Garantörlü’mü ? ‘Garantörsüz’ mü ? v.s. v.s. v.s.
Herşey, 14 yıl önce bıraktığımız yerde sanki. Karmakarışıklık hala devam ediyor. Gelip geçen ‘arabulucular’ın tümü başarısız olmuştu. Hala öyle... Bazıları uğraştı didindi, sonunda pes etti, gitti. Bazıları hala çabalıyor. ‘Bir formül bulunabilir’ umuduyla.
***
Bir gerçek var... Geçen bu uzun süre içinde, iki toplum, her geçen gün biraz daha koptu birbirinden.
1963 ve öncesinde, yanyana, hatta içiçe yaşayan iki toplumda, ilk kopukluklar 63 olayları ile başlamıştı. Ama özellikle 1974 Savaşı’yla, ‘kopuş’ların en büyüğü yaşandı adada. Ve her geçen gün, ‘kopuş’ arttı. 63 ve öncesinin yaşayanları, (Rum-Türk) birbirlerini unutmaya bile başladılar. Bugünün gençleri için ise 63’ler ve 74’ler, bir ‘masal’ gibi sadece.
***
Ve ‘masal’ uzadı gitti. Kitaplara da sığmıyor artık bu kadar yılda olup bitenler. Adayı bu hale getirenler teker teker göçüp gitti. Bulundukları yerde mutlu mudurlar ? Bilmiyoruz. Ama arkalarında mutsuz bir ada halkı bıraktıkları kesin.
Bu çağda !!!
Önemli (!) bir haber.... Üç Avrupalı öğrenci ‘Yasak Bölge-Maraş’da fotoğraf çekerken yakalanmışlar. Tutuklanmışlar... Elleri kelepçeli Askeri Mahkeme huzuruna çıkarılmışlar.
Suçlama: Yasak Bölge’ye girmek ve resim çekmek...
***
Kuzey Kıbrıs topraklarının önemli bir bölümü ‘Askeri Bölge’... Çok büyük bir bölümünün çevresi, tellerde kesilmiş... Çepeçevre tellerin üzerinde de uyarı levhaları: “Askeri Bölge – Girilmez- Fotoğraf çekmek yasaktır”.
‘Askeri Bölge-Girilmez’i anlıyoruz da ‘Resim Çekmek Yasak’ uyarısını anlamak çok ama çok zor. Neymiş ??? Casuslar resim çekmesin mişşş....
***
Çok komik oluyoruz bazen. Bu uyarı levhalarını koyanların dünyadan haberleri yok galiba.
Ey insanlar... Bu günün teknolojisinde resim çekmek için yasak bölgelere girmeye hiç ama hiç gerek kalmadı artık. Niyetli olanlar, diledikleri noktanın resimlerini uzaydaki uydulardan çekebiliyorlar zaten. Bırakın, nerede kaç asker, kaç tank, kaç mevzi bulunduğunu, bugün adamlar, öğle yemeğinde karavanada ne vardı’yı bile biliyorlar, görebiliyorlar.
***
Olan üç yabancı öğrenciye oldu. Memleketin yüzkarası halindeki yıkık Maraş’ın birkaç resmini çekmek istemişlerdi herhalde. Büyük bir olasılıkla, meraktan. Ama sonuç ? Yaşamları boyunca ona buna anlatacakları bir anı....
‘Yasak Bölge’ye girmek...’ derseniz, anlarım... Ama ‘Resim Çekmek’ derseniz, külahım bile anlamaz. Ve kahkahalarla da güler herhalde.
Sokak Ağzı
“Lapta’daki yürüme parkuru şahane. Örnek alınması gereken bir yer. Yürüyüşe çıkmasanız bile, uzaktan olsun gidin, görün diyorum.” (Hüseyin-Lapta)
***
“Ne olacak bu memleketin hali ? demekten vazgeçin artık... Ne olacak bu dünyanın hali ? sorusu daha uygun değil mi ? (Neptün-Lefkoşa)
***
“Facebook’u da kapatacağım artık galiba. İş çığırından çıktı. Küfürler bol bol. Terbiye diye birşey kalmadı insanlarda. Bu kadarı da olmaz artık.” (Neslihan Çubukçu)
***
“Geçen hafta bir öneri vardı buralarda. Belediye Başkanlık seçimleri artık iki senede bir yapılsın diye..Bence her sene yapılsın. Belki Başkanlar, dört-buçuk sene oturup son altı ayda birşeyler yapmaktan vazgeçerler.” (Bedri Gümüş)
***
“YDÜ Basketbol takımını başarılarından dolayı kutlarım. Bir arkadaşım sordu. Bu takım bir KKTC takımı mı diye. Araştırdım... 4 numaralı oyuncu aslen Tremeşeli; 6 numaranın nenesi Gondealı; 3 numaralı oyuncu aslen İskele’li; 9 numara aslen Digomo’lu.. 11 numara ise Baf’ın Ayanni köyünden..Annadınız ?” (Tolgay-Lefkoşa)