“Kıbrıs sorunu yozlaşmaya adeta konfor yaratan nitelikte bir sorun”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Fikri Toros, Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu Kanal SİM’de yayınlanan ‘Gün Arası’ programına konuk oldu.

Lema GÖZAY

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Fikri Toros, Serkan Soyalan’ın hazırlayıp sunduğu Kanal SİM’de yayınlanan ‘Gün Arası’ programına konuk oldu.

2025 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı ile ilgili güncel değerlendirmelerde bulunan CTP Milletvekili Fikri Toros, CTP’nin Komite aşamasında da detaylı olarak tespit ve alternatif politika önerilerini ortaya koyduğunu belirterek, mevcut Genel Kurul aşamasında da muhalefet olarak endişelerini ve alternatif önerilerini kamuoyu ile paylaşma fırsatı bulduklarını aktardı.

“2025 yılında beklenen hiper enflasyon ile daha da çöküş yaşanacak”

126 Milyar Türk Liralık devlet bütçesinde yüzde 14 bir oranını teşkil eden 18 Milyar Türk Liralık açık görüldüğüne dikkat çeken Toros, tahmini rakamlara göre aylık mali gelirlerin 5 Milyar Türk Lirası olarak seyredeceği öngörülürken giderlerin ise 7 ile 8 Milyar Türk Lirası arasında öngörüldüğünü belirtti.

Ülkedeki siyasi meselelerin ve buna bağlı gelişen belirsizlik ortamı ile birlikte Türkiye ekonomisine bağımlı ekonomi ve para politikasına işaret ederek, 2025 yılında beklenilen hiper enflasyona değinen Toros, şunları söyledi: “Türkiye’de 2025 yılında yüzde 50 ile 60 öngörülen buraya çarpan etkisiyle yüzde 70 ile 80 arasında bir oranla yansıyacak hiper enflasyondan bahsediyoruz. Bu hiper enflasyonun ekonomik faaliyetler üzerine etkisinin yanında dar ve sabit gelirlilerin alım gücü yetersizliğinden bahsediyoruz. Tüm bunlar aslında ekonominin ne kadar çöküşte olduğunu gösteriyor.”

İnşaat ve turizm sektöründeki krizlere değinen Toros, yabancı nüfus ve sermayenin ülkemizde bir faaliyete dönüştüğü bir ekonomiye sahip olduğumuza işaret ederek “Bir taraftan hiper enflasyon bir tarafta jeopolitik riskler ve diğer yanda da ülkedeki siyasi belirsizliğe bağlı 2025 yılında ciddi bir ekonomik gerileme ve bundan kaynaklanan çok ciddi bir bütçe açığı karşımızda durmaktadır. Yani bütçenin özeti bu birkaç cümle ile özetlenebilir” ifadelerini kullandı.

“Bugün yürürlükte olan bir kural yarın hiçbir ön görüş olmadan değiştirilebiliyor”

Ülkedeki kara para ve mücadele konusuna değinen Toros, küçük ekonomiğe sahip küçük toplumların yabancı sermayeye muhtaç olduğunu kaydederek, yabancı sermayenin ortak bir arayışa sahip olduğunu, bu arayışında ‘siyasi istikrar, siyasi sisteme güven, şeffaflık’ olduğunu belirtti.

Yatırımcıların ülkedeki kara paraya karşı önlemlerin etkili bir şekilde alındığına ve yaygın olduğunu görmek istediğini belirten Toros, “Küresel yatırımcılar gerek kurumsal gerekse bireysel yatırımcılar ülkenin geleceğine bakar. Yatırımın ne kadar bir geri dönüş sağlayacağına bakar.” Dedi.

Toros, ülkemizdeki verilere bakıldığı zaman yabancı sermayenin ilgi gösterdiği alanın inşaat sektörü olduğunu kaydederek, inşaat sektörüne ilişkin yasal düzenlemelerin özellikle Annan Planı sonrasında ‘tutarlılık ve istikrarın olmadığını belirterek “Bugün yürürlükte olan bir kural yarın hiçbir ön görüş olmadan değiştirilebiliyor. Bu alanda yatırım yapacak yabancı sermaye bu şekilde bir yasal istikrarsızlıkla karşı karşıya kalıyor” ifadelerini kullandı.

“Sanal bahislerin kayıt altına alınmaması kamu maliyesine mağduriyet yaratıyor”

Kripto para ve kaldıraçlı Forex yatırım faaliyetlerini değerlendiren Toros, sanal bahis oyunlarından elde edilen gelirler başta olmak üzere birçok ekonomik faaliyet ile ilgili yasal düzenleme olmadığına işaret ederek şunları söyledi: “Bu alanlarda meydana gelen faaliyetler bizim yasalarımız karşısında bir suç geliri olarak tanımlanıyor. Yasa dışı olduğu için Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlemlenme Yasası çerçevesinde ciddi bir takip ve ceza riski ile karşı karşıyadır. Bu ekonomik faaliyetlerin yasa dışı kalması haliyle onların vergilendirilmemesi, kayıt altına alınmaması anlamına geliyor. Bu da kamu maliyesine potansiyel gelir mağduriyeti yaratıyor.”

Sanal bahis oyunlarıyla ilgili ekonomik faaliyetlerin yarattığı tek kaybın kamu maliyesine yansıyan kayıplar olmadığını, ülkede çok ciddi sosyal ve ahlaki bir çöküşle birlikte ‘yozlaşmaya’ yol açtığını belirten Toros, “2023 ve 2024 yılında gerek insan ticareti gerekse uyuşturucu ve benzeri suçlar karşısında hepimizin de tanık olduğu ahlaki ve sosyal çöküşün yol açtığı yozlaşma bizi bir ülke olarak itibarsızlaştırmaktadır. Bu da gerek yerli gerek yabancı sermaye yatırımlarını ürkütmektedir.” Dedi.

İvedilikle yasal düzenlemelerin yapılarak denetim mekanizmaları ile kontrollük sağlanması gerektiğini kaydeden Toros, “Kara para ak parayı kovar. Ak para karşısında en büyük kovucudur. Kontrol sağlanması bir gerekliliktir. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz ekonomik daralma gittikçe daha da derin boyut kazanacaktır.” İfadelerini kullandı.

“Koruma olmaması Kıbrıs Türk sermayesinin ipini çekmek anlamına geliyor”

11 Ocak'ta imzalanan ve geçtiğimiz günler Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile KKTC Hükümeti Arasında KKTC'de Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile Türkiye Cumhuriyeti İlgili Kanunlarına Göre Kurulmuş Şirketlerin Yapacağı Sanayi Yatırımlarının Kolaylaştırılması Hakkında Anlaşma’nın onaylanmasına ilişkin karara değinen Toros, küçük ve sınırlı sermayeye sahip bir toplum olduğumuzu, bir ülke olarak değil bir ülkenin kuzey bölgesindeki bir toplum olarak bakılması gerektiğini ve Kıbrıs Türk sermayesinin korunması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Burada devam eden siyasi sorun bizi bir takım uluslararası mali güçlerden de mahrum bırakmaktadır. Bizim büyümemize imkan sağlayacak birçok kanal kapalıdır. Bizim burada sahip olduğumuz gerek sanayi gerekse ticari yatırımlar belli bir ölçekle sınırlıdır. Böyle koşullarda mücadele veren Kıbrıs Türk iş dünyası yabancı bir ülkeden gelecek olan yatırımcılarla aynı statüde olması, herhangi bir pozitif bir ayrımcılık olmaması, koruma olmaması Kıbrıs Türk sermayesinin ipini çekmek anlamına gelmektedir.”

Toros, ilgili protokolün geçtiğimiz sene hükümet ile muhalefetin işbirliği içerisinde oy birliği ile geçirdiği Sanayi Bölgeleri Yasası’nın özüne aykırı olduğunu ve bu konuda ciddi endişeler taşıdığını belirterek, “Bazı düzenlemeler yaparken asgari 20 Milyon Euro yatırım koşulu ortaya koymuştuk. Bu yapılan protokol ile o yasa tamamen By-Pass edilmiştir. Bu protokoller yasa niteliğindedir ve kendimizin yaptığı yasayı çiğneme anlamına geliyor. Biz Türkiye’den veya başka ülkeden gelecek devasa sermaye ile rekabet edecek güçte değiliz. Bizim sermayemizin korunması gerekir, tıpkı diğer ada ülkelerinde olduğu gibi. Eğer buraya Türkiye’den yatırımcı gelecekse belli koşullar ve kurallar çerçevesinde yerli sermaye ile girişim ortaklığı yapması lazım. Bunun koşulları ve kuralları da geçen sene yürürlüğe giren Sanayi Bölgesi Yasası’nın özüyle de tutarlı olmalıdır” dedi.

“Kıbrıs sorunu yozlaşmaya adeta konfor yaratan nitelikte bir sorun”

Kıbrıs sorununun ekonomik ve mali sorunlarımızın kökünde yatan en büyük sorun olduğunu vurgulayan Toros, Kıbrıs sorununun son zamanlarda hafife alınan hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlere karşı devam eden yozlaşmalar olan dejenerasyon eylemlerine ‘adeta konfor alanı yaratan nitelikte bir sorun’ olduğunu belirtti.

Toros, Kıbrıs sorununun iş dünyasının dış ticarete, yabancı ve uluslararası rekabet gücü olan finans kaynaklarına erişimde en büyük engel olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Rekabet edebilmek için şart olan AB şartlarına ve direktiflerine uygun üretim yapma noktasına engeldir. Kıbrıs Sorunu, uluslararası bankacılık ağına entegre olmamıza, ulaşım ile ilgili sahip olduğumuz sınırlamalara ve sınırlamaların getirdiği fahiş maliyetlere yol açan sorundur. Ve daha birçok etkisi vardır.”

Kıbrıs sorununun siyasi bir konu olduğunu, farklı kesimlerin farklı görüşlere sahip olduğuna değinen Toros, “Ancak Kıbrıs sorununun üzerimizde yarattığı baskı ve baskının getirdiği mahrumiyet objektif olarak herkes tarafından idrak edilmeli ve saptırılmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Haberler Haberleri