BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in, geçtiğimiz hafta adada gerçekleştirdiği temasların ana konusunu oluşturan “ortak açıklama” konusunda Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının uzlaşıya varmaları durumunda, başlayacak çözüm müzakerelerinin “ekspres” niteliği taşıyacağı iddia edildi.
Kathimerini gazetesi: “Açıklamanın Ardından Ekspres Çözüm – Başlangıcın Ardından Çözüm İçin Sprint” başlıkları altında verdiği haberinde, Downer’in geçtiğimiz hafta adada bulunduğu süre zarfında Kıbrıs Rum ve Türk taraflarıyla yoğun görüşmeler gerçekleştirdiğini ancak bu görüşmeler sonrasında, tarafların kendi tezlerinde ısrarcı olduklarının görüldüğünü yazdı.
Gazete, Downer’in Kıbrıs’taki temaslarının, Ortak Açıklama konusunun Kasım ayında da gündemi meşgul edeceğini gösterdiğini belirtirken, ortak açıklama konusunda uzlaşıya varılması durumunda “çözümün yarısına ulaşılacağı” iddialarının bulunduğunu öne sürdü.
Diplomatik bir kaynağa dayandırarak gazete, tarafların ortak açıklamada anlaşmaya varmaları durumunda başlayacak çözüm müzakerelerinin “hızlı ve sonuç getirici” olmasının öngörüldüğünü ve “tek egemenlikten söz eden bir ortak açıklamanın çözümün yarısı nitelinde olacağının” düşünüldüğünü iddia etti.
Sorun “artık yetkiler”
Gazete, ortak açıklamada uzlaşıya varılmasının önündeki en büyük engelin “artık yetkiler (Residual Powers)” olduğunu, Kıbrıs Türk tarafının bu unsuru sürekli ortaya koyarak ısrarla ortak açıklamada yer almasını istediğini öne sürdü.
“Artık Yetkiler” konusunda, Güney Kıbrıs Başkanı Dimitris Hristofyas döneminde sürdürülen müzakereler sırasında Kıbrıs Türk tarafıyla uzlaşıya varıldığını ve Kıbrıs Türk tarafının bu unsuru yeni başlayacak müzakerelerde garanti altına almak istediğini belirten gazete, Kıbrıs Rum tarafının ise, “Hristofyas döneminde bu konuda varılan uzlaşının güçsüz ve Kıbrıs Türk tarafı lehine olduğu düşüncesiyle ciddi itirazları olduğunu” yazdı.
Artık yetkiler ne demek?
Haberinde, “artık yetkiler” terimine de açıklık getiren gazete, İngilizcesi “Residual Powers” olan terimin izahatının “yetkilerin yetkisi” anlamını taşıdığını, yani “kimin kime hangi yetkiyi vereceğinin belirlenmesi” olduğunu vurguladı.
Yetkiler konusunda, Merkezi Hükümetin yetkileri/erki ile Devletçiklerin yetkileri/erkinin bulunduğunu hatırlatan gazete, ancak yetkinin kimde olduğu üzerinde anlaşmaya varılmamış bir durumun ortaya çıkması halinde konuyla ilgilenme yetkisinin/erkinin kimde olacağı ve/veya yetkiliyi kimin belirleyeceğinin tartışma konusu olduğunu belirtti.
Hristofyas döneminde yürütülen müzakerelerde, merkezi hükümetin ve devletçiklerin yetkileri dahilinde olacak konuların listelendikleri ve bu listeler dışında kalacak herhangi bir konunun ortaya çıkması durumunda, bu konuyu idare etme yetkisinin devletçiklerde olmasında uzlaşıya varıldığı vurgulandı.
Günümüzde düşünülemeyen ancak 10 ya da 20 yıl sonra ortaya ne gibi unsurların çıkabileceğinin kestirilemediğini ifade eden gazete, bu sebepten ötürü “devletçiklerin, merkezi hükümet aleyhine gelişerek güçlenmesinden” bahsedildiğini, Güney Kıbrıs Başkanı Nikos Anastasiadis’in de bu konuyu “önemli ve daha fazla irdelenmesi gereken bir konu” olarak addederek, ortak açıklamada “kilitlenmesini” istemediğini belirtti.
Gazete, geliştirilmekte olan alternatif bir diğer düşüncenin ise, “Artık Yetkiler” teriminin kabul edilmesi ancak “yetki katalogunun yeniden düzenlenmesi ihtimalinin açık bırakılması” şeklinde olduğunu da ileri sürdü.
Üç yetki Hristofyas-Talat ortak açıklamalarında “yok”
Gazete, taraflar arasında uzlaşmazlık konusu olan bir diğer unsurun bilindik üç ilke olan “Tek egemenlik, vatandaşlık ve uluslararası kimlik” unsurları olduğunu, bu konuda Rum iç siyasetinde de tartışmalar bulunduğunu yazdı.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Anastasiadis’i, “bu üç ilkeyi içeren, Hristofyas-Talat ortak zeminini reddetmek, böylece bunları hiçbir zaman kabul etmeyen Eroğlu’na, bunların yeni bir ortak açıklamada yer almalarını reddetme imkanı vermekle” suçladığını ifade eden gazete, ancak Hristofyas-Talat ortak açıklamalarına bakıldığında, bu üç ilkenin bunlarda da net bir biçimde yer almadığının, “yapıcı belirsizlik” güdüldüğünün görülebileceğini iddia etti.
Gazete bu tezini savunmak için, 23 Mayıs 2008 ve 1 Temmuz 2008 tarihlerini taşıyan, Hristofyas-Talat ortak açıklamalarının “resmi çevirisi” olduğunu belirttiği açıklamaları da yayımladı.
Müzakereler sürdü
Politis gazetesi ise, ortak açıklamada uzlaşmazlığın sebebinin, Kıbrıs Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evriminden”, Kıbrıs Türk tarafının ise “partenojenezden” bahsetmesi olduğunu belirterek Anastasiadis’in artık “yapıcı belirsizliğin son bulması ve her şeyin en baştan net bir şekilde belirlenmesini” istediğini yazdı.
Gazete, Downer’in Cuma günü Mavroyannis ve Ertuğ’la ayrı ayrı görüştüğünü, ayrıca 15:00’da da ortak bir görüşme gerçekleştirdiklerini iddia ederken, ortak görüşmede her iki tarafın da ortak açıklamaya ilişkin önerilerini sunduklarını yazdı.
Kıbrıs Rum tarafının dünkü görüşmelerde, “federasyonun tek egemenliği olacağının netleştirilmesinde ısrar ettiğini, Kıbrıs Türk tarafının ise, artık yetkilere ve iki devletçiğin iç vatandaşlıklarına ilişkin net ifadelerde ısrar ettiğini” belirten gazete, müzakerelerin bu hafta da devam etmesi olasılığının olduğunu vurguladı.
Haravgi gazetesi ise, Güney Kıbrıs sözcüsü Hristos Stilianidis’in dün yaptığı yazılı açıklamada, ortak açıklamaya ilişkin çabaların süreceğini, Kıbrıs Rum tarafının görüşmelere iyi niyetle katılmaya devam edeceğini söylediğini belirtti.
Diğer gazeteler konuya ilişkin haberlerini şu başlıklarla yansıttılar:
Simerini: “Hiçbir Şey Açıkladılar – BM Ortak Açıklama İçin Önümüzdeki Günleri Bekliyor”.
Mahi: “Anastasiadis Sağırlar Diyaloguna Hayır Diyor”.(tak)