Kıbrıs sorununun kaçınılmaz çözümü ve küresel ısınma

Serhat İncirli

Ağustos ayında Pakistan, feci bir sel felaketi ile harap oldu...

Çok umurumuzda olmadı...

İtiraf edin, kim bu korkunç sel felaketinde 2 bine yakın insanın yaşamını yitirdiğini umursadı?

Evet ilgilenmedik bile!

Çünkü “bana dokunmayan yılan, bin yaşasın”lardaydık!

 

-*-*-

 

Pakistan’da, eşi görülmemiş muson yağmurları 2 bine yakın insanın canını alırken, sular altında kalan ülkeyi 30 milyar doları bulan ekonomik zarara soktu...

 

-*-*-

 

Peki, eşi görülmemiş bu yağışların sebebi neydi?

Bilimsel çalışmalarla kanıtlandı ki, bu felaketin sebebi, “küresel ısınma”ydı...

Yani iklim değişikliği!

 

-*-*-

 

Türkiye, tarihinin en kurak dönemine giriyor...

Haber bültenlerinde bu konu pek işlenmese de, Türkiye’yi çok ciddi bir tarım krizi bekliyor...

Elbette sadece Türkiye’yi değil...

Mesela çeşitli kaynaklara göre, Madagaskar kasırgaları ve Somali'deki çok ağır kuraklık gibi olaylar iklim değişikliği nedeniyle daha yoğun ve sık hale geliyor.

 

-*-*-

 

Uzmanlar, küresel sıcaklıkların yaklaşık 3 derece santigrat artacağı uyarısında bulunuyor...

Bu en basit anlatımla neye sebep olacak?

Evet, en basit anlatımla, ölümlere ve kitlesel yıkımlara sebep olacak ama ondan da tehlikelisi ekonomik yıkım ortaya çıkacak...

Eğitim, sağlık gibi hizmetler aksayacak...

 

-*-*-

 

Konunun uzmanlarına göre, mesela küresel sıcaklık 2.9 derece santigrat artarsa, Dünya’da iklim açısından en savunmasız kabul edilen 65 ülkesinde yıllık ekonomik gelir 25 sene sonra yüzde 20 ve 75 sene sonra yüzde 64 düşecek...

Bunun en basit izahı nedir?

Yoksullaşma, açlık ve tabii ki savaş!

 

-*-*-

 

Transport and Environment adlı bir kurumun raporuna göre, Avrupa'nın en büyük beş petrol devi, son 30 yılda kirlilik, kötüleşen halk sağlığı ve karbon emisyonları dahil olmak üzere yaklaşık 13 trilyon dolarlık  zarardan sorumlu.

 

-*-*-

 

Bu şirketler, yükselen sıcaklıkları ve aşırı hava olaylarını alevlendiren fosil yakıtları çıkararak ve satarak muazzam karlar elde ediyor...

 

-*-*-

 

Peki, bu şirketlerin muazzam karlar elde ettikleri ve Dünya’daki küresel ısınma felaketine ciddi katkı sağladıkları iğrenç sistemin adı nedir?

Kapitalizm!

 

-*-*-

 

Evet, kapitalizm, bize bir ülke olarak başka bir ülkeye para vermememiz ve böylece stratejik avantajımızı riske atmamamız gereken rekabetçi bir zihniyet öğretiyor...

Şu anda İngiltere, bu türden bir karar aldı.

Çiçeği burnunda İngiliz Başbakan Rishi Sunak, iki yıl süreyle dış yardımları keseceklerini açıkladı...

Açıkladı açıklamasına ama İngiliz – Hollanda ortaklığı olan Shell, çok ciddi karlar elde ettiğini gizleme gereği duymadı...

 

-*-*-

 

Özetlemek gerekirse, küresel ısınmaya sebebiyet veren zenginler, yoksul ve çaresiz ülkeleri tazmin etmekten geri duruyor ve durmaya da devam edecek...

 

-*-*-

 

Kirleten zenginlerin, zarara uğrayan yoksulları tazmin etmesi tartışılıyor...

Ancak boşuna!

Kaldı ki, kirleticilerin asla ödeyemeyecekleri bazı iklim etkileri var...

Parayla ölçülemeyen insan kayıpları yaşanıyor...

Pakistan’daki gibi...

2 bin insanın canlarının fiyatı olur mu mesela?

 

-*-*-

 

Ölenler, mahvolan kültürel miras, zavallı hayvanlar ve yok olan bitki türlerinin fiyatı olur mu?

Önümüzdeki yarım asır içerisinde, örneğin yükselen denizler nedeniyle fiziki topraklarını kaybeden ülkeler olacak...

Bu ülkeler veya coğrafylara arasında Kıbrıs da var...

Hani egemen eşit KKTC de listede...

Peki, bir ülkenin egemenliği parayla geri getirilebilir mi?

Kıyılar su altında kalırsa, oturup müzakerelerde bu da mı tartışılacak, yoksa Amerika ile İngiltere’den küresel ısınmaya sebep oldukları için biz de mi tazminat talep edeceğiz?

Tazminat hakkı bize mi ait olacak yoksa mülklerin asıl sahibinde mi?

Mesela Maraş su altında kalırsa, zarar hengi egemen devletin olacak?

 

-*-*-

 

Şaka bir yana, zararları ödeyen kirleticiler, küresel iklim adaletsizliğinin giderilmesine elbette yardımcı olabilir  ve iklim değişikliğinden orantısız şekilde zarar görenler, buna neden olanlardan elbette hesap sorabilir...

 

-*-*-

 

Bu yazdıklarım, bize çok uzak, günlük gündemlerimizde hiç olmayan şeyler değil mi?

Evet öyle de; küresel ısınma, tüm Dünya gibi, kesinlikle bizi de ilgilendiriyor...

Ve Dünya bu konuyu tartışıyor, konuşuyor, tazminattır, yardımdır bir şeyler yaşanıyor...

Biz bu tartışmaların tamamen dışındayız!

Her konuda olduğu gibi, bu tür tartışmalarda adımızın geçeceği bir “kimliğimiz” yok!

 

-*-*-

 

Haliyle duygusal, mantıksal, siyasi, coğrafi, insani, hukuki açılardan “Kıbrıs sorununun çözümünün kaçınılmaz olduğu”nu yazıyoruz ya hep; inanın, küresel ısınma açısından da Kıbrıs sorununun çözümü, çok hem de çok önemlidir...

Umurunda olana!