DR. DERVİŞ ÖZER YAZDI:
*** Kıbrıs tarihinden yedinci sayfa:
“Hala devam eden çekirge istilaları…”
“Bu yıl Kuzey Afrika’yı, Tunus’u ve komşu bölgeleri çok aşırı bir şekilde sürüler halinde çekirgeler istila etti. Tüm ülkeyi kapladılar ve toprak üzerindeki tüm yeşilliği kemirdiler ve yediler. Çürümelerinden ortaya çıkan kötü kokudan dolayı hava çok sağlıksız hale geldi ve ardından ölümler başladı. Tüm ülkede korkunç bir kıtlık baş gösterdi. Bu aynı çekirge felaketi, ertesi yıl Kıbrıs adasına saldırdı. O denli dehşetli idi ki, yollar ve tarlalar, yerden 30 cm. yüksekliğe kadar çekirge doluydu ve yeşil olan her şeyi mahvettiler."
1345 yılında yazılmış bir makaleden alınan yukarıdaki yazı Kıbrıs’ın çekirge istilalarından biridir.
Aslında Kıbrıs sadece çekirgelerin değil, birçok kralların, şövalyelerin Hristiyanların ve ayrıca Müslüman ve İslam ordularının istilasına uğramıştır. Bu istilaların yanında çekirge istilası bir hiç gibi kalsa da burada onlardan, yani çekirgelerden ve onlardan korunma yollarından ne yapıldığından bahsetmek istiyorum.
Bu çekirge istilası sırasında oluşacak olan zarardan ve hastalıklardan korunmak için köylüler ve devlet ileri gelenleri çeşitli önlemler almışlar. İlk önce akın akın gelen çekirgeleri bezler çakarak onların yolunu kesmek ve vurarak öldürmek, belli bir topluluğa gelince yakmak gibi yollarla çalışmışlar. Belli aralıklarla yangınlar çıkararak uçan çekirgelerin kanatlarını yanmasını sağlayarak, hareketlerini kısıtlayıp kaldıkları yerde ölmesini sağlamak gibi (Büyük istilalarda kullanılan ve Kıbrıs usulü denilen bu bezle yakalama işlemi Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde halen kullanılmaktadır). Ayrıca devlet, her kişinin belli miktarda çekirgeyi yakalayıp kendi adına kayıt ettirmesi koşulu koymuş. Ama bütün bunlar Kıbrıs'ın çekirge istilasından kurtulmasına yardım etmemiş.
Çekirgeyle savaş konusunda en önemli başarı, Osmanlı zamanında şu an ismini bulamadığım bir paşanın yöntemiyle yapılarak sağlanmış. Çözümü yaşayan çekirgelerle savaş yerine yumurtalarını toplatıp imha etmekle bulmuşlar ki bu da birçok köylünün ek iş olarak çekirge yumurtası toplamasına ve para kazanmasına sebep olmuş. Bu yöntemle her yıl çekirge sayısı düşmüş ve adada Afrika'dan gelen bir istila dışında başka bir çekirge istilası görülmemiştir desek de adada belli aralıklarla çekirge istilası olmaktadır.
--------------------------------------------------------------------
*** Kıbrıs tarihinden sekizinci yaprak:
“Araplar’a satılan çocuk gelinler…”
Hep fakirlikten hep parasızlıktan bahsettik. Yine aynı şeyden bahsedeceğiz yine kuraklık, yine fakirlik, yine açlık.
Kıbrıs halkı kırılıyor ve yapacak çok şeyleri yok.
Yıl 1930 ve 50 arası adaya zengin Araplar gelir ve kızlarımızı görürler. Beyaz tenli, yeşil gözlü kadın, Araplar için caziptir. Kıbrıs'ın kızlarından Müslüman olanları seçerler ve evlenmek için Mısır'a Filistin'e Suriye'ye Ürdün'e Arabistan'a götürürler. Zamanla bu işin ticareti başlar. Tacirler devreye girer ve köylerden fakir kızlar; mutlu evlilik, saraylar vaat edilerek gemilere doldurulup karşıya (denizin ötesine) götürülür. Kızların ailesine de az bir miktarla para ve hediye bırakılır. Kızların yaşı genellikle 12-14’tür.
Kızlar evlendirilir ve oralarda kalırlar. Kimileri ülkelerini analarını babalarını ve kardeşlerini hiç görmez, çocukları olur ve yaşayıp giderler. Kimileri, satıldığı Araplar tarafından genelevlere satılırlar ve sefalet içinde bir hayat yaşarlar. Kimileri de mutlu bir hayat sürer Filistin- İsrail savaşından kaçarak Kıbrıs'a gelip yerleşirler ve Kıbrıs'ta yaşamaya devam ederler.
Bir ülkenin bir dönem çocuklarının kırılması işte böyle olur. Kıbrıslı ailelerin çocukları, bilmedikleri ülkelere güzel ve hoş hayallerle kandırılıp götürülür ve sonu bilinmeyen bir hayat yaşarlar. Binlerce (4000) genç kızın Kıbrıs'tan Arap ülkelere gelin gittiği bilinmektedir ama sadece çok azından haber alınabilmiştir. Birçoğu Kıbrıs’ı, köylerini, analarını , babalarını ve kardeşlerini bir daha görmeden ölmüşlerdir. Ve çok azı da yaşlanmasına rağmen Filistin mülteci kamplarında yaşamaya devam etmektedir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Mısır’a giden Kıbrıslı erkekler tarafından Kıbrıs'a haber getirilse de asla Kıbrıs’ı, ailelerini unutmamışlar ve affetmemişlerdir.
Bu konuyu en iyi biçimde ve en geniş şekilde işleyen değerli gazeteci Neriman Cahit olmuş, Arap ülkelerine giderek bu kızların izini yıllar sonra sürmüş ve bir kitap yazmıştır bu konuda…
Akdeniz’in ortasında bir küçük ada ki birinden alınıp birine satılan bir toprak parçası. Bu alım satımlarda yaşayan insanlar da biraz ekmek için kızlarını ve oğullarını satmış, savaşa sürmüş ve birbirini öldürmüş.
NE TALİHSİZ BİR ADA İMİŞ. NE TALİHSİZ NESİLLERMİŞ. YÜZYILLARDIR ESARET, YÜZYILLARDIR SATILMA VE YÜZYILLARDIR SAVAŞ
DEVAM EDECEK