Eğitim Sorunları ve Çözüm Önerileri III
Eğitimin nitelik sorunu, nicelikle birlikte ele alıp incelenmesi daha sağlıklı sonuçlar verecektir.
Eğitim sistemi özellikle “Annan Planı Dönemi”nden bu yana kontrolsüz ve hızlı bir şekilde gittikçe artan nüfus baskısı altındadır. Okullar, sınıflar kalabalıklaşıp farklılaşmaktadır. Bu da söz konusu sınıflarda öğretimin niteliğini düşürmüştür. Bununla birlikte şu sorunu da gözden kaçırmamak gerekir: Kalabalık sınıflarda öğretmen disiplini sağlamak, otoriteyi oluşturmak için belli bir süre sonra “sus, konuşma, otur yerine...” gibi tehdit ve korkutmalara başvurabilmektedir. Peşi sıra yasa ve tüzüklerden kaynaklanan, notla tehdit; ceza, okuldan atma, uzaklaştırma korkutmaları... gelir. Kişilikler baskı altına alınırken; özgür, demokratik, yaratıcı davranışların gelişmesi de önlenir. Vatandaşlık ve İnsan Hakları konuları öğretilirken bile “sus, konuşma, sessiz ol...” gibi tehditlerin kullanılması olağanlaşır.
Farklı kültürlerden gelen öğrencilerin bulunduğu bir sınıfta öğretmen, ortak öğrenme ortamları yaratmakta zorlanmakta, kendisini yalnız hissetmektedir. Öğretmen gerek kalabalık sınıflarda, gerekse kültürel farklılıklarla baş edebilmede yalnız bırakılmıştır. Destek programları uygulanmamıştır.
Eğitim sistemi özellikle son olarak getirilen SBS, KGS... sınavlarıyla ezberciliğe göbekten daha sıkı bağlı bir hale getirilmiştir. Öte yandan öğrencilerin “geçti-kaldı”, “başarılı-başarısız” gibi kategorilerde değerlendirilmesi de ezberi kaçınılmaz kılmaktadır. Sınavlara kadar konuların yetiştirilmesi, sınıfların kalabalık, programların yüklü, öğretmenlik mesleğinin yeterliklerinin belirlenmemiş olması ve öğretim programları ile ders kitaplarının uygun olmaması gibi nedenler; ezberin eğitim sisteminden sökülüp atılmasında olası engeller arasında gösterilebilir.
Not verme ve sınav sistemi velilerin tatmin edilmesi, yöneticilerin ise siyasi kazanç elde etmesi aracına dönüşmüştür. Sınıf Geçme Sınav Tüzüğü’nün sık sık değiştirilmesinin bir nedeni de bu değil midir? Yeni sınavların getirilmesi, ek sınavların verilmesi de bundan dolayı değil midir?
Ölçme değerlendirmenin yanı sıra öğretim yöntem ve tekniklerinde kitaba bağlı bilgilerin ezberletilmesinden süratle uzaklaşılarak; araştırmaya, uygulamaya, sorgulamaya, anlamlı ve tutarlı düşünme becerilerinin kazandırılmasına yönelinmelidir. Öğrenciler, barış, demokrasi, adalet, eşitlik gibi değerleri ezberleyen değil, yaşam biçimi haline getiren; çevreyi seven bireyler olarak yetiştirilmelidirler.
Çevreyi koruyan, yollarını, plajlarını kirletmeyen, demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkan... bireye ezberle ulaşılamaz, ulaşılamayacaktır da...
Toplumun bugün yaşadığı sosyal, siyasal, demokrasi, ekonomik, çevre sorunlarının temelinde “insan yetiştirme” sorunu yatmaktadır
Nitelikli bir insana, ancak nitelikli bir eğitimle ulaşılabilir. Ezbere dayalı bir eğitimle, ezbere yaşayan birey ve topluma ulaşılabilir. “Demokrasi”nin ne olduğu ezbere bilinir, sorduğunuz zaman da aynen söylenir, ama hiçbir zaman yaşanmaz.
Adaleti de ezbere bilir...
Özgürlüğü de...
Tüm ezberlerde olduğu gibi bir süre sonra toplum bildiği ama hiç yaşamadığı demokrasiyi, adaleti, eşitliği... unutur. Yaşadığını sandığı demokrasilerde adaletsizlik olağan olmaya başlar. Başa gelenin kalması normal olur. Başlar ilahlaştırılır... “O’nsuz ne yaparım” denir... Çalsa da haksız kazanç elde etse de haklılık payı aranır durur...
Ezbere dayalı bir eğitimden nasıl kurtulabiliriz? Çağdaş, nitelikli bir eğitime ve dolayısıyla bireye ve topluma nasıl ulaşabiliriz?
Elbette mesleki nitelikleri yüksek öğretmenlerle...
Bunun için öğretmenlik mesleğinin yeterliklerinin belirlenip, kazandırılması, geliştirilmesi için okul tabanlı projelerin hazırlanması gerekmektedir. Hizmet içi eğitimlerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Öğretmen atamalarında ve terfilerde adil bir sistem getirilmelidir. Şaibeli sınavlarla ne atananın, ne de terfi edenin niteliği geliştirilemez.
Öte yandan da öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarının da çağdaş ülke standartlarına yükseltilmesi gerekmektedir.
Ancak “Öğretmen her şeydir, başarır, yapar...” gibisinden edebî sözlerle de yalnız bırakılmamalıdır. Devlet, toplum, aile ve nihayet kitle iletişim araçlarıyla da desteklenmesi gerekmektedir.
Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için de tarihten ders alınarak, bilimsel temellere dayalı, istikrarlı eğitim politikalarının oluşturulması gerekmektedir. “Tarih bize, siyasi bağımsızlık yitirildiği zaman eğitim ve bilimde de bir çözülme, gerileme içine düşüldüğünü gösteriyor.” (Y. Akyüz). Bu nedenle ülke koşullarına, hedeflerine uygun olarak eğitim sistemi planlanmalı ve yönetilmelidir.
Kıbrıs Tük eğitim sisteminin nitelik sorunu; öğretim yöntem ve teknikleri, ölçme değerlendirme, teknolojik donanım ve alt yapı, çok kültürlülük, öğretim programları ve kitaplar ile yönetim anlayışları çerçevesinde ele alınarak değerlendirilip planlanması gerekmektedir.