Egemenlik nedir?
Egemenlik, bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir…
-*-*-
Eşitlik nedir?
Eşit – denk olmaktır…
-*-*-
Egemen eşitlik nedir?
“Sen ne kadar kural koyma gücüne sahipsen, ben de o kadar kural koyma gücüne sahibim”dir!
-*-*-
Ersin Tatar, “eşit egemenlik” iddiasını bir tek Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı kullanıyor…
Bunun sebebi, olası bir çözümü engellemekten başka bir şey değildir.
Çünkü olası bir çözüm, Kıbrıslı türklerin çok işine gelmekle birlikte, Türkiye’nin işine gelmemektedir.
-*-*-
Ersin Tatar da, “Türkiyesiz çözüm olmaz”, “Türkiyesiz hiç bir şey olmaz”, “Türkiyesiz yaşayamayız” şeklinde isimlendirebileceğimiz çözüm karşıtı mutlu ya da kandırılmış “çoğunluğun” temsilcisidir…
Evet, “çoğunluk!
Ne kadar bir çoğunluk?
Yettiği kadar!
-*-*-
Peki, gerçekten Tatar’ın iddia ettiği gibi “KKTC”, başka devletler kadar “egemen” ve o devletlerle “eşit egemenlik sahibi” midir?
-*-*-
Hayır değildir!
KKTC, yasal anlamıyla uluslararası hukukta yer alacak bir “yapı” değildir.
“Hayır, sen hainsin, sen Rumcusun, sen şucusun, bucusun” diyerek, bu gerçekten kimse kaçamaz…
-*-*-
KKTC, Türkiye’nin “Başkan Yardımcısı”, “Büyükelçi”, “Koordinasyon Ofisi Görevlisi”, “Yardım Heyeti Bilmemnesi”, “Komutan”, “Müftü”, “Merkez Bankası Başkanı”, “Sivil Savunma Teşikilatı Komutanı” gibi sıfatlarla Kıbrıs’a gönderdiği kişiler tarafından yönetilen bir “şey”dir!
-*-*-
Gerçekten, tarifi çok kolay yapılamayacn bir “şey”…
En doğru tanım, Türkiye’nin de resmen kabul ettiği “Alt Yönetim” olabilir mesela…
-*-*-
Kısacası, KKTC, eşit egemenliği olan bir devlet değildir…
Olması için örneğin ilk şart kabul edilen “toprak” sahibi değildir.
-*-*-
KKTC’nin üzerinde kurulu olduğu iddia edilen toprak parçasının tapulu kısmının neredeyse yüzde 90’ı, bireysel mülkiyet hakkı gasbedilmiş arazilerden oluşmaktadır.
Çok basit bir ifadeyle anlatacak olursak, KKTC’nin toprakları hırsızlıktır!
Çalıntı maldır!
-*-*-
KKTC’yi oluşturduğu iddia edilen nüfusun büyük bir bölümü; uluslararası hukuk çerçevesinde, Türkiye’nin de taraf olduğu sözleşme ya da sözleşmelere göre, savaş suçu işlenerek, çalıntı toprak ve konutlara yerleştirilmiştir…
-*-*-
Ve KKTC yurttaşı olanların yine önemli bir kısmı, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşıdır ki bunların “KKTC yurttaşlığı” yasadışı kabul edilmektedir…
Kısacası, devleti oluşturan üç öğeden ikisi; yani “toprak” ve “insan topluluğu”, “yok” hükmündedir…
-*-*-
Kaldı ki, yasadışı toprak, hukuk dışı nüfusla oluşturulduğunu sandığımız bu devletin “eşit egemenliği”, o devleti tanıdığını iddia eden Türkiye Cumhuriyeti karşısında bile geçerli değildir.
-*-*-
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, KKTC, sadece ve sadece Türkiye’nin bir alt yönetimidir…
-*-*-
Fuat Oktay kimdir?
Fuat Oktay, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısıdır…
Faiz Sucuoğlu da hepimizin bildiği gibi, KKTC’nin Başbakanı’dır…
Fuat Oktay ile Faiz Sucuoğlu, geçtiğimiz gün bir “protokol” imzaladılar…
-*-*-
Protokolün içeriği tarafımdan bilinmemekle birlikte; iki devlet arasında yapılan her hangi bir anlaşmada, “karşılıklılık”, “mütekabiliyet”, “denklik” gibi ilkelerin bulunması gerekmektedir…
Bazı kardeşlerimiz olaya, “br ülke ile örneğin IMF arasındaki ilişki” gibi bakmaktadır.
Bu, büyük bir hatadır.
Ortada, “eşit egemen” iki devlet varsa, Fuat Oktay görüşme masasının ağası, bizimkiler de “marabası” gibi durmamalıdır.
Eşit egemen devletlerden biri, ötekine “şart şurt” koşup, çeşitli zorlamalar yapmamalıdır.
-*-*-
Haaa ne mi yapmalı?
Abi, bu durum bu şekilde devam etmemeli…
Çünkü Türkiye’nin çıkarına olduğu düşünülen çözümsüzlük, Kıbrıslı Türklerin çıkarına değildir…
Algı operasyonlarıyla, yalanla, propagandayla bir yere kaar geldik…
Ancak bundan ötesi yoktur…
Kantarın topuzu kaçmıştır…
Ölçü çok kaçmıştır…
Dingil felaket kopmuştur…
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Şener Levent’in de dediği gibi “ya bir vali gönderin”; ne yapacağımızı bilelim…
Ya da egemen eşit devlet dangalaklığı ve yalanından vaz geçin; bırakın Kıbrıs sorununu çözelim…
-*-*-
Şöyle sormak istiyorum: Kıbrıs Türk toplumu, mesela Kıbrıs Cumhuriyeti ile her anlamda eşit ve egemen bir devlet sahibidir ama aynı toplum, Fuat Oktay’ın marabası mıdır? Bu mudur sizing eşit egemenlik anlayışınız?
Dear Ers, is this what you understand when you say “eşit egemenlik”?
Taliban ve Suudi Arabistan!
Afganistan, Azerbaycan, Ermenistan, Brunei Sultanlığı, Kuzey Kore, Papua Yeni Gine, Saint Vincent ve Grenadines, Suudi Arabistan, Tayland, Tuvalu, Vanuatu, Vietnam ve Yemen’de “kadın üst düzey yönetici bulunmuyor”…
KKTC’de bakanlar Kurulu’nda sıfır kadın yönetici var…
Bir tek kadın müsteşarımız da yok sanırım…
Yanılıyorsam, “ben varım” desin birileri varsa…
-*-*-
Bu fotoğrafı televizyonda çok eleştirdim…
Türkiye ve KKTC heyetleri, sözde geleceğimize şekil veriyor…
Masada tek bir kadın yok.
Geir kalmış, ilkel bir görüntü…
-*-*-
Hatta, KKTC’nin bu görüşmeler için Türkiye’ye götürdüğü yaklaşık 20 kişilik kadrosunda da tek bir kadın var…
Erhan Arıklı’nın “Özel Kalem Müdürü”…
-*-*-
Ve Ramazan Ayı’ndayız…
KKTC tarafı, “seferi” sayılıyor…
Oruç tutmak zorunda değil…
Modern ve medeni hayatın gerçekleri kapsamında olduğu gibi, bu masada, “oruç tutanın”, “oruç tutmayana”; “tutmayanın da tutana” saygısı olmalı…
-*-*-
Tutan, tutar.
Tutmayan tutmaz ama masada, suydu, çaydı, börekti, mutlaka olmalıydı.
Neden mi olmadı?
Bunun dinle, oruçla, Ramazan ayıyla alakası yok!
Bu açık baskıdır!
Faşizmdir!
“Siz de tutmak zorundasınız”ın açık mesajıdır!
-*-*-
Çağdışıdır, TC – KKTC ilişkilerinin “iki kardeş”, veya “ana ile evlat” ilişkisi değil; son derece iğrenç olduğunun açık kanıtıdır…
-*-*-
Allah’tan herkes kravatlı!
Yoksa, kravatsız ve ceketsiz olsalardaı, az uzaktan baktığınız zaman, Taliban heyeti ile Suudi heyeti arasındaki görüşme masası sanabilirdiniz.
Yazık!