Kıbrıs Türk Toplumu ile oyun oynanmasına izin vermeyelim!

Serhat İncirli

Devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif...

Bir suç çeşidi!

-*-*-

Mahkeme, bugün Basın Sen Başkanı, gazeteci kardeşimiz Ali Kişmir’in bu suçu işleyip işlemediğine ve haliyle, yargılanmasına gerek olup olmadığına karar verecek...

Duruşma bugün başlıyor...

Üç dört oturum yapılabileceğinden söz ediliyor...

-*-*-

Başsavcılık bazı “bilirkişi” şahit dinletecek...

-*-*-

“Devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif” ne demektir?

Hemen bakalım!

-*-*-

Tahkir ve tezyif, en basit ifadeyle “... aşağılama, onurunu kırma, değersiz göstermeye ve küçültmeye çalışma” anlamına gelir...

Ve Ali Kişmir, yazdığı bir yazı ile bu suçu işlemekle suçlanıyor...

-*-*-

Ali’nin yazdığı neydi?

Ali, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na (GKK) ait Beyaz Ev adlı Rumlardan ganimet binada, dönemin Lefkoşa Büyükelçisi ile UBP’li vekillerin yaptığı toplantıyı yazdı...

-*-*-

Bu toplantıda ne olmuştu?

TC Lefkoşa Büyükelçisi, UBP’li vekillere, “2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ersin Tatar’ı destekleyeceksiniz” dedi...

-*-*-

Ali bunları yazdığı için, ev sahibinin yani GKK’nın onurunu mu zedeledi?

Peki bu toplantıyı düzenleyen, bu toplantıya katılanlar, devletin onuruna ve şahsiyetine değer mi kattılar?

-*-*-

Devletin onur ve şerefini her Allah’ın günü rezil eden, küçük düşüren, aşağılayan bir Cumhurbaşkanı var bu ülkede!

-*-*-

Lütfen artık!

Kılığıyla, kıyafetiyle, siyaseti ya da siyasetsizliğiyle, özel yaşantısıyla, gülüşüyle, duruşuyla, konuşmasıyla, sosyal medya paylaşımlarıyla, seviyesiz Türkiye ve diğer ülkelere yaptığı gezileriyle “KKTC Devleti”ni kelimelerin tam anlamıyla “tahkir ve tezyif” eden bir Cumhurbaşkanı!

-*-*-

Diplomasi kurallarını bilmeyen, mütekabiliyet nedir anlamayan ve sadece gezmek için yurt dışında, eşit ve egemen olduğunu iddia ettiği devleti, “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla ama en çok vali seviyesinde, kaymakam seviyesinde, muhtar seviyesinde temsil etmek, sizce tahkir ve tezyif değil mi?

-*-*-

Bu ülkede son dönemlerdeki her ihale, devlete karşı tahkir ve tezyif içermektedir...

-*-*-

Bu ülkede, Faiz Sucuoğlu’nun seçildiği iki kurultay sonrası, iki ya da üç Türkiyeli görevlinin O’na karşı yaptıkları tahkir ve tezyiftir...

İki UBP’li vekilin, TC Lefkoşa Büyükelçisi ve MİT KKTC Sorumlusu tarafından başkan adaylığından uzaklaştırılması tahkir ve tezyiftir...

Aynı MİT sorumlusunun kelepçelenip Türkiye’ye geri alınması ve bunun gizlenmesi de tahkir ve tezyiftir...

KKTC’nin açıkça aşağılanması hatta yok sayılmasıdır...

-*-*-

Bu ülkede Girne Hastanesi, Güzelyurt Hastanesi ve Lefkoşa’daki AMATEM binalarının yıllardır bitirilememesi; Lefkoşa Çevre Yolu’nun bitirilebilen kısmı için yedi kez açılış töreni – bitirilemeyen kısmı için dört kez temel atma töreni düzenlenmesi de açık tahkir ve tezyiftir...

Ve bütün kamu inşaatları dururken, paraları ödenemezken, külliyenin hızla inşaatının sürdürülmesi, tahkir ve tezyiftir...

Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının tımar edilmesi için çıkılan ihalede ilgili firmaya ödenmesi gereken 24 milyon TL’nin 18 milyon TL’si hala ödenememiştir...

-*-*-

Başka bir konudan bahsedelim...

Açık tahkir ve tezyif olan bir konu...

Ersin Tatar’ın milliyetçiliği!

-*-*-

Tatar, askerlik yapmadı...

Türk ulusunun onuru açısından en önemli görev, her Türk erkeğinin askerlik yapmasıdır!

Tatar, bu görevi para karşılığı yapmıştır ve “ne yani hakkım vardır tabii ki parasını ödedim ve bedelli askerlik yaptım” demekten de çekinmemektedir!

Oysa, askerlik gibi onurlu bir görevi parayla satın alıp üzerine de askercilik – milliyetçilik yapmak, açık tahkirdir, açık tezyiftir!

GKK “gençleri askerlikten soğutmak” ya da “askerin onurunu tahkir ve tezyiften” birini mahkemeye verecekse, işte en basit örneği...

-*-*-

Bir başka açık tahkir ve tezyiften bahsedelim...

Bugün başlayacak duruşmada başsavcılığın tanıklarından biri, Ersin Tatar’a methiyeler düzen bir kitap yazdı...

Ve bu kitabın tanıtımıyla ilgili yazıda, Tatar’ın askerlik anılarının da görsel alt yazılarla anlatıldığı duyuruldu...

-*-*-

Tatar’ın, yani KKTC Cumhurbaşkanı’nın tek bir askeri fotoğrafının bulunmadığı apaçıktır...

Bu konuda yazı yazmak, devletle ilgili olarak yalan söylemektir ve bence devletin onuru adına açık tahkir ve tezyiftir...

-*-*-

Bu kitabı yazan kişinin de duruşmada “bilirkişi” yapılmış olması, yine bana göre, tahkir ve tezyif suçu işlemekten bile beterdir!

Yazdığı kitapta “ben doğruları yazmamış olabilirim”i açık olan birinin mahkemede “tanık” olması bana gülünç bile gelmemektedir!

-*-*-

Burası Kıbrıs’tır!

Türkiye değildir!

-*-*-

Türkiye’de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ciddi anlamda sıkıntılı süreçlerle örneklenebilir...

“Türkiye’de ne olacaksa, ne oluyorsa, burada da olacak” baskısı, mevcut rejimin yazılı kuralı haline getirilmek üzeredir...

-*-*-

KKTC Devleti’ni açık şekilde aşağılayan, küçük düşüren Ersin Tatar ve hükümet üyeleri ile onların Türkiye ilişkileridir...

KKTC Devleti, Tatar ve hükümet partileri mensuplarının Türkiye’deki siyasi iktidara karşı sergiledikleri son derece yüksek seviyede yağcılık ve yalakalık nedeniyle her geçen saniye tahkire ve tezyife tabi bir devlettir...

-*-*-

Yargımıza güveniyoruz...

Yargımız, Türkiye’yi yönetenlerin adeta masgarası haline gelen yürütmemiz gibi olmayacaktır...

Bundan eminiz...

-*-*-

Basın özgürlüğümüz, ifade özgürlüğümüz, konuşma özgürlüğümüz bize aittir...

Bizimdir...

-*-*-

Bu özgürlüğü istismar ederek, yukarıda adı geçen her hangi bir karaktere ya da kuruma “hakaret” edildiği iddia ediliyorsa; hukuk davası açılması tabii ki bir haktır...

Elbette herkes haddini bilecektir...

-*-*-

Ama buradaki mesele; “... tavır ve hareketleriyle KKTC Devleti’ni sadece manevi açıdan değil, maddi açıdan da tahkir ve tezyif edenlerin zavallılığının komedi sahnesi meselesidir...”

-*-*-

Kıbrıs Türk Toplumu’nun manevi şahsiyetini gayet açık bir şekilde tahkir ve tezyif edenler; KKTC Devleti’ni gözümüzün içine bakarak çalarken hiç çekinmeyenler; bizimle oyun oynamaya çalışıyor; izin vermeyelim!

-*-*-

Hepimiz Ali Kişmir’iz!