Bayrak tartışmaları temelinde yapılan ‘ayrıştırma’ ve ‘halka hizmet adına yapılan’ Cumhurbaşkanlığı sarayı gibi çeşitli projelerle Türk toplumunun yok oluşa sürüklendiği ifade edildi. İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Yağcıoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada “Kıbrıs Türk toplumunun yok oluş projesi hayata geçiyor” denildi.
Lefkoşa'ya yapılması planlanan 500 yataklı hastane ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı projelerinin ülke gündeminde olduğunu işaret eden Yağcıoğlu, geçmişte benzer yollarla yapılan ve çeşitli sıkıntıları da beraberinde getiren projeleri anımsattı.
Benzer durumların yeninde gündem gelmemesi için çağrı yapıldı. Yapılan yazılı açıklamada, şunlar ifade edildi:
“Lütfen Uyanın! Bir taraftan Mağusa surları üzerine bayrak dikilmesi ve benzeri konularla toplumun ayrıştırılması, diğer taraftan ise halka hizmet adı altında yapılan işlerle Kıbrıs Türk toplumunun yok oluş projesi hayata geçmeye başlamış durumdadır.
Son günlerde gerek meslek odaları olarak aldığımız duyumlar gerekse basından takip ettiğimiz kadarıyla Lefkoşa'ya yapılması planlanan 500 yataklı hastane ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı projeleri ülke gündemindedir.
Elbette ki ülkemizde toplumsal fayda odaklı yapılacak yatırımlara karşı olmamakla birlikte hükümet ve Cumhurbaşkanlığı makamlarının takındığı tutum ve kendilerince yaptıkları hizmet şeklinin bilerek veya bilmeyerek uzun vadede Kıbrıs Türk toplumunu yok edecek projenin hayata geçmesi olarak görmekteyiz. Yakın geçmişimize bakarsak benzer şekilde proje ve ihalelerinin ülke yasa ve usullerine aykırı veya mesleki denetimden geçmemiş projelerle imal edilmiş iki yapı bulunmaktadır.
Şöyle ki;
Proje sorumluları belli olmayan, kimin yapıp, KKTC makamlarınca kimin teslim aldığı ortada olmayan ve tabir yerindeyse çarpık bir şekilde açılan pandemi hastanesi ile yıllardır benzer sorunlar nedeniyle açılamayan hapishane projesi.
Hal böyle iken benzer usul ve/veya usulsüzlükle yapılacak olan yapıların topluma hizmetmiş gibi sunulması da büyük bir yanılgıdır.
Kaldı ki defalarca sorguladığımız ve cevap alamadığımız " Kıbrıs Türk'ü içerisinde bu projeleri yapacak onca insan varken projeler neden dışarıdan getiriliyor?" sorusunun artık cevaplanması gerekmektedir. Aksi taktirde ülkeyi yönetenlerin bu toplumun meslek insanlarıyla ne alıp / veremediğinin sorgulanması elzemdir. Söz konusu olan finanse etmekse; bugün bizi tanımıyor dediğimiz Avrupa Birliği KKTC 'de finanse veya hibe edeceği her projeye yerel yasa ve yönetmeliklere uymak şartı koymakta, aksi halde yerel mevzuatlara uymayan hiçbir projeyi finanse etmemektedir. Kısacası AB bizlere ve yasalarımıza bağımsız devlet olduğumuzu savunan hükümetimizden ve KKTC'yi tanıyan tek ülke olduğunu iddia ettiğimiz TC'den daha çok saygı göstermektedir.
Yakın tarihteki Kıbrıs Türk tabiplerinin dahi alınmadığı pandemi hastanesi açılış töreninde KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar'ın "buradaki mühendis ve mimarlar yapamadı. Ben de sayın cumhurbaşkanımı aradım" söyleminden sonra tepki çekerek görüşme gerçekleştirdiği meslek örgütlerine bundan sonraki süreçle ilgili verdiği sözlere de ne kadar sadık kalacağı konusunda takipçi olacağımızı belirtmek isteriz.
Gelinen noktada bazı basın organlarında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın sayın Tatar'a hediye olduğu haberleri yer almıştır. Bunun gerçek olup olmadığını bilmemekle beraber "DEVLET MAKAMLARINDAKİ HİÇ KİMSE HEDİYE KABUL ETMEZ, EDEMEZ" hatırlatmasını yapmakta fayda görmekteyiz. Buna rağmen kabul edecekse, birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip geçmiş hiçbir Cumhurbaşkanımıza yapılmayan jestin hangi hizmetin ve neyin karşılığı olduğunu topluma açıklamalıdır.”