Ukrayna krizi Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının yüzde 30’unu karşılayan Rusya’ya bağımlılığı azaltma ihtiyacını doğurdu. Diğer yandan ABD’deki kaya gazı devrimiyle elektriğe çok daha yüksek ücret ödemek durumunda olan Avrupa’daki rakipleri karşısında Amerikan şirketleri önemli bir avantaj elde ediyor...
Bu koşullarda AB ülkeleri ekonomideki durağanlığı aşmak için Avrupa Enerji Birliği’ni kuruyor. 2015 yılından itibaren enerji alanındaki tüm kararlarını ortak verecekler. 2020 stratejik hedefleri ışığında ise tüm elektrik ve doğal gaz altyapılarını birleştirip enerji kaynaklarını bir havuzda toplayacaklar. Böylelikle üçüncü taraflarla müzakere güçlerini artırırken aynı zamanda iç kullanımda da yenilenebilir enerji kaynaklarını daha etkin şekilde kullanabilecek, iklim değişikliği ile mücadelede güçlenecek ve enerji fiyatlarını makul düzeylerde tutabilecekler.
Nitekim 21 Kasım 2014’te Avrupa Komisyonu enerji altyapı projeleri için 647 milyon Euro ayırma kararı aldı. Bu kaynak 34 projeyi desteklemek için kullanılacak. 2020’ye kadar bu alanda kullanılacak kaynak miktarı ise 5,85 milyar Euro’dur.
21 Kasım’da onaylanan destekler arasında Kıbrıs-İsrail Enterkonnekte Projesi de var. 1 milyon 325 bin Euro tutarındaki destek DEH Quantum Energy şirketinin yürüteceği fizibilite çalışması için kullanılacak.
Kıbrıslı Rumların ulusal hedefi elektrikte İtalya-Girit-Kıbrıs-İsrail Enterkonnekte bağlantısıdır. Kıbrıs’ta çözüm sağlanmadığı müddetçe (bizim açımızdan) kötü senaryoya göre bu hedef adım adım Avrupalılaşabilir ve kim bilir belki de 2020 yılına kadar uygulamaya sokulabilir. Ancak Brüksel tüm bu altyapı çalışmalarının finansmanını yurttaşların karşıladığının bilinciyle alternatif güzergâhlar mevcutken gereksiz harcamalardan uzak durmanın önemine de sürekli atıfta bulunmaktadır.
Yetkililer tarafından açıkça ifade edilmese de Brüksel kulislerinde Kıbrıs enerji kaynaklarının illa ki gaz şeklinde pazarlanması gerekmediğinin, gazın elektriğe dönüştürülerek Avrupa’ya satılabileceğinin konuşulduğunu da ayrıca not etmekte yarar vardır. Herhangi bir fizibilite çalışmasına dahi ihtiyaç duymaksızın Kıbrıs-Türkiye Kablo Projesi’nin Kıbrıs-Girit-İtalya Projesi’nden daha düşük maliyetli olacağını iddia etmek mümkündür! Uzmanlar sıklıkla, “Nothing can be done without Turkey” demektedir. Yani Avrupa enerjide Türkiye’ye muhtaçtır.
Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun 5-6 Aralık Atina ziyaretine “Kıbrıs ve enerji düğümü” damgasını vurdu. Atina’da (Kıbrıs Türk kamuoyuna yeterince yansımayan) ciddi mesajlar verildi ve çözümü destekler mahiyette somut irade sergilendi. Davutoğlu meslektaşına, “Gel Kıbrıs’ı çözüp enerjide birlikte yol alalım” dedi.
Federal çözüme ulaşılamazsa bu minvalde siyasi istikrarı kalıcılaştıracak başka birtakım ortak açılımlar devreye sokulur mu? Davutoğlu’nun “Madem doğal gaz bizim diyorsunuz, o halde iki devletli çözümü savunmaktasınız” uyarısı akıllardadır ve bu senaryonun Kıbrıslı Türklerin doğal gazla ilgili avuçlarını yalamasına kadar varabilecek sonuçlar doğurabileceği bilinmelidir. Yani bizim çıkarımız Derviş Eroğlu’nun beceremediği biçimde hararetle çözümü savunmaktan ve bu yönde girişimci olmaktan geçmektedir!
Ahval ve şerait bize şu tespitleri yaptırıyor:
1. Türkiye ve Yunanistan çözüm konusunda samimidir; ortak paydaları enerji güvenliğidir.
2. Gönlü uygun maliyetli projelerden yana olan AB, siyasi riskleri olmayan projeleri desteklemektedir.
2. Kantarın topuzunu kaçırıp federal istenci Kıbrıslı Rumların şövenist kesimleri gibi anti-Türkiye bir ihtivaya büründürmek bizim yapmamız gereken en son hatadır ve maalesef kişisel siyasi geleceğini bu naiflik üzerine inşa etmeye çalışan milletvekillerimiz mevcuttur.
3. Avrupa Komisyonu’nun 21 Kasım kararına mukabil bizim de Kıbrıs-Türkiye Kablo Projesi’nde somut ilerlemeler kaydetmemiz Kıbrıs çözüm sürecinde eşit ve ortak egemenliğimizin tesisi bakımından hayati öneme sahiptir.
4. Nisan 2015, “Bölgesel İşbirliği ve Barış Vizyonu” doğrultusunda tüm taraflarla sağlıklı diyalog kurabilecek bir Kıbrıslı Türk lider ve ekibinin görevlendirilmesi açısından kritik bir dönemeçtir.