Kıbrıslı Türklerin kaybedişi 1

Serhat İncirli

Kronolojiye bak, hizaya gel…
Ersin Tatar’ı “Cumhurbaşkanı” seçmek için buraya “iki dilbandi” görevlendirdiler…

-*-*-

Görevlendirilenler elbette daha çoktu ama “sorumlu” kişi iki kişiydi…

-*-*-

Tatar’ı seçtiler…
Akabinde de o iki dilbandiden birini, burada TC Lefkoşa Büyükelçiliği’ne bağlı bir kurumun başına getirdiler…
Ötekine de, “KKTC’yi sen yöneteceksin” dediler…

-*-*-

Ve iki dilbandi işe başladı…
Faiz Sucuoğlu’nu onlar temizledi…
Nasıl mı?
Fikri Ataoğlu ve Erhan Arıklı’yı kullanarak!

-*-*-

Ataoğlu ve Arıklı, Sucuoğlu’na bir liste vermişlerdi ya!
O listeyi bile onlar yaptı!

-*-*-

AKSA başta olmak üzere, her türlü ihalenin, her türlü işin başında hep bu iki dilbandi oldu…

-*-*-

Akabinde, Ersan Saner’i de onlar yedi…

-*-*-

Ve yerine kendileri ile çok uyumlu çalışacak bir başkasını buldular!
Ünal Üstel!

-*-*-

Ancak bu esnada, Türkiye’de de değişiklik yaşandı…
Hem Kıbrıs’tan sorumlu kişi hem de Dışişleri Bakanı gitti…
Yerlerine yenisi geldi…

-*-*-

Yeni gelenlere göre, Üstel de tamamdı, Tahsin Ertuğruloğlu’nda da sıkıntı yoktu…

-*-*-

Üstel’in “atanmış” olmasını da ortadan kaldırmaları gerekiyordu ve kaldı ki UBP’de kurultay zorunluydu…

-*-*-

Üstel’e rakip çıkabilecekleri konuşulan iki UBP’li vekil, Çatalköy’deki TC Büyükelçiliği Yazlık Konutu Villa Fırtına’ya çağırıldı…

-*-*-

Bu çağrıda yer alan iki kişi vardı…
Biri TC Lefkoşa Büyükelçisi öteki ise belki de O’ndan bile daha yetkili bir başka kişi…

-*-*-

Haaa daha önceki iki dilbandi mi?
Onlar pek ortalıkta görünmüyordu ama Tatar, Üstel, Arıklı ve Ataoğlu, tümden yeni gelenlerin kontrolündeydi…

-*-*-

İki UBP’li vekil, parti genel başkanlığına aday olmadı.
Yaşananlar UBP’liler tarafından çok doğal karşılandı…

-*-*-

UBP’ye kimin genel başkan adayı olacağına karar verenlerden biri olan ya da şöyle diyelim, UBP’de kimin genel başkan seçileceğine karar verenlerin buradaki uygulayıcısı olan iki kişi de aniden görevden alındı!

-*-*-

Büyükelçi, sözde Prag’a atanmıştı ama hala atanmadığı konuşuluyor… 
Hatta düne kadar Prag Büyükelçisi olarak Egemen Bağış ismi söz konusu…

-*-*-

Ve öteki kişi…
İki UBP’liye “siz genel başkan adayı olmayacaksınız” diyen TC Büyükelçisi dışında kalan diğer kişi, geçtiğimiz günlerde, apar topar; hatta iddialara göre “kelepçeli” bir şekilde Ankara’ya götürüldü; görevden alındı…

-*-*-

Ve bu esnada UBP, “seçilmiş genel başkanı” ile Meclis’e geldi!
Ama ortalık karışıktı!

-*-*-

Dizaynerlerin ikisi de geri gitmişti!
Her ikisinin de iş insanları ile çirkin ve de pis ilişkiler kurduğu hatta özellikle Büyükelçi dışında kalan kişinin “çok ciddi anlamda büyük bir suça karıştığı” iddiası ortaya düştü!

-*-*-

UBP de Meclis Başkanı seçememeye başladı…
Çünkü, liman ihaleleri vardı; dev kaçakçılık işleri söz konusuydu ve bu işlere bakanların önemli bir kişisi, “kelepçeyle” birlikte gitmişti!

-*-*-

Çok ama çok çirkin işler dönüyor!
Toplumun veya halkın, hesap sorması lazım!
Tatar, turistlik yapacağına, dönen, döndürülen dolapları anlatsın!
Çünkü biliyor!
İçindedir!

-*-*-

Üstel, çevrilen filmi anlatsın!
Çünkü biliyor, figüran da olsa rolü bulunmaktadır!

-*-*-

Kıbrıs Türk toplumunu toplu katliamlardan kurtardığını öne sürenler, özellikle son yıllarda sadece sömürüyor çalıyor!
Haaaa daha önce de mi böyleydi?
Evet, hep böyleydi ama bu seviyede bir kokuş yaşanmamıştı!

-*-*-

Erken seçim mi?
Erken seçim kanamayı durdurmak adına küçük bir pansuman olabilir!
Olur!
Olması lazımdır!
Ama asıl olması gereken, Kıbrıs sorununun; yukarıda ismi geçenlerin şiddetle karşı çıktıkları bir şekilde çözümüyle mümkündür!

-*-*-

Şimdi anladık mı Tatar’ın da çevresinin de, hükümetin de neden inatla ve ısrarla “federal çözüm öldü” diye bağırıp çağırmasını?
Şimdi anladık mı bunların tek amacının malı götürmek olduğunu?

-*-*-

Yoksa Rumlar bizi kesecek mi diyorsunuz?


Kıbrıslı Türklerin kaybedişi 2

Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a gönderilenlerin büyük çoğunluğunun ne işler yaptığı ortadadır…
Külliye inşaatı bile bir çeşit haram para kazanma operasyonudur…

-*-*-

“Kıbrıs Türklerin kaybedişi 1”de bunu anlatmaya çalıştık…

-*-*-

Bu yazımızda ise “Güney” istikametine yüzümüzü çevirelim…

-*-*-

Geçtiğimiz gün Yunanistan’ın meşhur “Ohi Günü”ydü…
28 Ekim…

-*-*-

İkinci Dünya Savaşı’nda İtalyan diktatör Mussolini, Yunan diktatör Metaxas’a “teslim ol” dedi, Metaxas da O’na “ohi” çekti…

-*-*-

O gün bugündür hem Yunanlılar hem de Kıbrıslı Rumlar bu günü kutluyor…
Kutlasınlar!
Kutlu olsun!

-*-*-

Ama çocukların yürüyüşünü izledim; EOKA ve enosis sloganlarından rahatsız oldum…
Gidişat, bizim adımıza da Ada’nın geleceği adına da pek haırın değildir!

-*-*-

Bir yanda türkiye’nin çıkarları, doymak bilmez hırsız dilbandileri; öte yanda akıllanmamış geri zekalı faşist EOKA B ve Enosis zihniyeti!
Kıbrıslı Türkler hep kaybedişte…
Daha ne diyeyim!


Aslında koalisyon bozuldu… Ortaklar arasında kesinlikle ne uyum kaldı, ne işbirliği… Kozliayson bozuldu çünkü UBP göstermelik olarak “bütün” gibi dursa da, Meclis Grubu paramparça… Ünal Üstel erken seçimden yana… Ancak özellikle Türkiye merkezli bazı çıkar grupları, ya ortakları tarafından meseleye dalıyor ya da UBP içindeki adamları aracılığı ile ihale takip ediyor… Ve bazı ihaleler, hem de çok büyük ihaleler sonlandırılmadan, bu hükümeti dağıtmamak için çabalıyorlar… Hukuksuzluğun, çırpınışın ve ne acıdır, özellikle geçersiz oy pusulaları hakkında görüş belirtmesi gereken bazı noktaların korkuya dayalı suskunluğunun bile sebebi, “işgal – sömürge – paylaşım ilişkileri”dir!