Bir saat tartışıyor, söyleniyor, ağlaşıyoruz "bittik, yok olduk, kuşatıldık, irade kalmadı..."
"Burasını Türkiye yaptılar, Kıbrıs'a ait ne varsa istemiyorlar" falan...
Sonra birisi diyor ki...
"Hade uzatmayalım da Fener'in maçı başlayacak."
***
Kıbrıslı Türklerin bilinci "işgal" edilmiştir önce…
50'lerden başlayan bir proje bu sanırım...
Bayrakla, törenle, marşla… Nüfus taşıyarak, eğitim müfredatını kapsayarak, kitle iletişimi kullanarak...
***
Herhangi birisine "adını soyadını bana kodla" deyiniz.
Adana'nın A'sı Hakkari'nin H'si Muğla'nın M'si diye başlar saymaya…
"Yok yok! Kıbrıs'ın yer adlarıyla bunu yap" deyiniz.
Öylece kalır.
***
Ne zaman ki Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti uluslararası anlamda yan yana geliyor, bağırıyoruz:
"Biz neredeyiz?”
Biz Kıbrıs’ta tribündeyiz ama genelde "Türkiye" takımını destekliyoruz.
Herhangi bir sporcumuz Türkiye adına yarıştığı zaman seviniyor, tebrik ediyor, gururlanıyoruz ama aynı soruyu yöneltmiyoruz.
“Biz neredeyiz?”
Toplumsal kimliğimiz nerede?
***
Kıbrıs'ı bölenler bilinci, hafızayı, yüreği de böldüler.
Bu bir avuç coğrafyada Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan, Avrupa Birliği dört farklı bayrak dalgalanıyor, düşünsenize!
Hangisinde ne kadar varız, ne kadar yokuz muamma!
Kıbrıs Cumhuriyeti'nde "ortaklığımız" var, hatta bayrağın tasarımcısı bir Kıbrıslı Türk ama yönetimin dışındayız.
Dünyaya o kimlikle açılıyoruz.
Adanın kuzeyini giderek çok daha fazla Türkiye yönetiyor şimdi!
"Başbakan" atıyor, "Cumhurbaşkanı" seçtiriyor, "Kıbrıslı asıllı" diyerek seni komutan yapmıyor.
Avrupa Birliği toprağındayız ama değiliz!
İşimize geldi mi "Türk", gelmedi mi "Kıbrıslı", öfkelendik mi "Avrupalı" falan!
***
Soydaşlıktan yurttaşlığa geçemeyen, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne giremeyen ama Türkiye'ye de ses edemeyen bir garip hallerde ilerliyoruz.
Toprak bütünlüğüne dair "garantör"ün böldüğü ülkede, başkasının toprağında, yağma ve talan düzenine uyumlaşarak, bağırarak ve hep mağduru oynayarak, giderek bilinçten, ütopyadan, amaçtan uzaklaşarak yaşadığımız konforlu bataklıkta battıkça kokuyor, koktukça tiksiniyor, yine de başkaldırmıyoruz.
***
Ne yazacaktım sahi?
UEFA sıralamasında Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında yalnızca birkaç puan fark var ve iki ülke alt alta sıralanıyor.
Öyle nüfusla, askerle, tankla, bankayla falan değil "güç."
İki ülke yan yana ama bizim hangi yarımız, nerede, tam da bilemiyoruz.
Kimi "Türkiye"nin içinde, kimi "Kıbrıs."
Kiminin içinde Kıbrıs, kimin Türkiye!
Çoğunluk da arada kalmış, arafta, bölünmüş, parçalanmış!
***
Ne biri istiyor tam, ne beriki...
İllaki tarafımı seçeceksem, Kıbrıs'a koşmak istiyorum.
Çoğulcu bir kültürle, birlikte…
Ne zor!