Kim bilir, belki de New York'taki görüşmede Anastasiadis ile Çavuşoğlu
'Kıbrıs'ın fiyatı'nı görüşmüştür.
Kira ya da satış...
Osmanlı adayı İngilizlerin 'Güneşin batmadığı imparatorluğu'na kiralamamış
mıydı?
Şimdiki Türkiye de Osmanlı'nın 1800'lü yıllarındaki gibi ekonomik ve
diplomatik sıkıntılar yaşıyor ve pekala elindeki 'varlık'ları satışa
çıkarabilir.
KİT'ler birer birer özelleştirildi.
Kamuya ait neredeyse tek işletme kalmadı.
Henüz satılmamışlar da 'varlık fonu'na devredildi.
Basında zaman zaman Marmara'daki bazı adacıkların da satışa çıkarıldığı
haberleri yer alıyor.
İstanbul'daki yalıları başta Katarlılar olmak üzere Arap zenginler satın
alıyormuş.
Kıbrıs da 'satılırsa' şaşılacak bir durum olmaz yani...
Ha keza, Anastasiadis de Kıbrıs'ı Türkiye'ye satmayı planlıyor olabilir.
En azından kuzeyini...
Bir 'alışveriş' olacak gibi görünüyor ama kim, kime, kaça satıyor belli
değil.
* * *
'Satmak' kavramı sağcıların jargonu elbette...
Onlara göre solcular 'vatan satıcısı'dır.
Eskiden Moskova'ya satarlardı vatanı, şimdi Batı'ya...
'Hain' kavramı iç politikada koltuğu sağlamlaştırmanın, statükoyu
korumanın ve muhalifleri tertiplemenin en kolay yolu.
Sağ iktidarlar 'karşıtı'nı yaratıp onun üzerinden kendisini yeniden var
etmeyi pek becerir.
Anastasiadis-Çavuşoğlu görüşmesini 'satış' diye nitelerken elbette
sağcıların 'hiyanet edebiyatı'na gönderme yapıyorum.
Ancak işin 'şaka' ve 'dalga geçme' kısmı bir yana, orta yerde tuhaf bir
durum var.
Birçok Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum şu sorunun peşine düştü: Gerçekten
Anastasiadis ve Çavuşoğlu 'gevşek federasyon' ya da 'konfederasyon'u mu
konuştular?
Peki ama neden?
Ve niçin Kıbrıslı Türkleri by pass ederek?
* * *
Anastasiadis-Çavuşoğlu görüşmesini Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocias
organize etmiş. Görüşme talebi Anastasiadis'ten gelmiş, Çavuşoğlu da 'ok'
demiş. Bir buçuk saat sürdüğü söylenen görüşmenin içeriğiyle ilgili net
bilgi yok.
'Gevşek federasyon' ya da 'konfederasyon' konusunu konuştukları söyleniyor
ancak bunun kamuoyunu oyalamaya dönük bir 'sakız' olduğu şüphesi yaygın.
Gerek Kıbrıslı Rumlar'da, gerekse Türkiye kamuoyunda bu görüşmeyle ilgili
negatif bir hava yok. Aksine birçok kesim mutlu görünüyor.
Hatta Anastasiadis'e 'işgalcisini masaya oturtan lider' muamelesi bile
yapılıyor!
New York'ta 20 dakikalık Guterres görüşmesiyle yetinmek durumunda kalan
Akıncı ise son yaşanan sürecin 'kaybedeni' olarak görülüyor. Elbette
Kıbrıs Tük Toplumu da topyekün 'kaybedenler kulübü'nde yer alıyor.
* * *
Anastasiadis-Akıncı görüşmesi 'tek atımlık' bir silah mıydı, yoksa
Akıncı'nın da rahatsızlığını dile getirdiği gibi 'sürekli' hale gelir mi?
Bilemiyoruz.
Lakin gidişat şunu gösteriyor ki Kıbrıslı Türkler hariç, Kıbrısla ilgili
bütün taraflar birtakım organizasyonlar içine girdiler.
Akdeniz'deki gaz bu 'doğrudan ilişki'nin temel motivasyonu olabilir.
Ancak hala Akdeniz gazının 'rantabl' olup olmadığı dahi netleşmiş değil.
Bu konuda son sözü petrol arayan şirketler söyleyecek.
Yani mevzu zamana yayılmış durumda.
'Konfederasyon' ya da 'gevşek federasyon' konuşmanın da öyle acelesi yok.
Hoş, çözüm için anlaşamayanlar çözümsüzlük için nasıl anlaşacak acaba?
Bir sürü soru...
Görüşenler açıklamadıkça herkes tahmin yürütmekte, senaryo yazmakta serbest.
'Satış' senaryosu dahil!..