“Bir başlangıç noktası olarak Soykırım” başlıklı, Lefkoşa’da ara bölgede Dayanışma Evi’nde, 8, 9 ve 10 Aralık 2023 tarihlerinde Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR tarafından düzenlenen ve Kıbrıslı eğitimcilerin eğitimini içeren üç günlük atölye çalışmalarında yaptığım bir sunumu okurlarımla paylaşmak istiyorum bugün... Bu sunumu, fotoğraflar eşliğinde bir power-point sunuşu olarak Kıbrıs’ta “kayıplar” ve “toplu mezarlar” konusunda yapmıştım 10 Aralık 2023 tarihinde... Katılımcılar, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum öğretmenlerdi ve onlara gelecekte öğrencilerinin eğitiminde yararlı olabileceğini düşündüğüm çeşitli konularda bilgilendirmiştim... Bu sunuşumdan notlarımı okurlarımla da paylaşmaya devam etmek istiyorum... Özetle ve devamla şunları aktardım Kıbrıslı genç öğretmenlerimize:
İSİMSİZ KAHRAMANLAR…
*** “Birlikte Başarabiliriz” örgütünde inanılmaz işler başaran bu “kayıp” yakınlarının yanısıra, başka “isimsiz kahramanlar” da vardır ki tüm Kıbrıs’ta sessizce, ısrarla ve inatla çalışıyorlar, insani “kayıplar” konusunu politize etmeksizin, taraf tutmaksızın, çözümler getirmeye çalışıyorlar... Bu “isimsiz kahraman” diye niteleyebileceğimiz Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın ezici çoğunluğu son 23 seneden beridir beni arıyorlar, telefoniyen arıyorlar veya bizzat görmeye geliyorlar, birlikte olası gömü yerlerine gidiyoruz ve bunları gösteriyorlar, herhangi bir karşılık beklemeksizin tüm yürekleriyle çalışmaya devam ediyorlar. Bu “isimsiz kahramanlar”dan biri Mustafa Gürsel arkadaşımızdır – kendisi emektar bir gazeteci ve St. Hilarion yöresinde ve Beşparmaklar’da en az 13 Kıbrıslırum ve Yunan “kayıp”tan geride kalanların bulunmasını sağladı. Bir diğer çarpıcı örnek, Lisi’den Kiriakos Andreu arkadaşımızdır, 1964’te “kayıp” edilmiş olan üç Kıbrıslıtürk “kayıp” şahsın gömü yerinin yanısıra, Lisi’den ve başka bölgelerden Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin bulunmasında da bize yardımcı oldu. Yıllar içerisinde gerek Mustafa Gürsel, gerekse Kiriakos Andreu’yu onore ettik, bizlere insani yardımda bulunan başka “isimsiz kahramanlar”la birlikte... İnsani çabalarını ödüllendirmemiz gereken daha pek çok Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum vardır. Umarız ki zaman içerisinde bunu da yapmayı başaracağız... Bu “isimsiz kahramanlar”ın çoğu YENİDÜZEN ve POLİTİS gazetesi ve İngilizce bloğumun okurlarıdır – tümüyle yüretken gelen bir çabayla, kesinlikle hiçbir karşılık beklemeksizin bunu yapmaktadırlar, bir insani görev olarak. O nedenle her tür ödülü hak ediyorlar...
KUYULAR VE TOPLU MEZARLAR...
*** Tüm Kıbrıs çapında çok sayıda toplu mezar ve gömü yeri vardır ve bunları yaratanlar “dıştan” gelenler değil, bizzat yerli Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar’dır – elbette zaman zaman Türkiye ve Yunanistan’daki bazı egemen çevrelerin yardımları ve “süpervizyonları”yla yaratılmıştır bunlar... Ancak burada önemli olan masum insanların gömülüğü böylesi toplu mezarların, bizzat Kıbrıslılar tarafından yaratılmış olmasıdır. 1963’ten başlayıp 1974’te devam ederek böylesi toplu mezarlar, tüm Kıbrıs’a dağılmış vaziyettedir. Bu toplu mezarların bir kısmı bulunarak Kayıplar Komitesi tarafından kazılmış ve kalıntıları bulunan “kayıplar” kimliklendirilerek düzgün cenaze törenleriyle gömülebilmeleri onlardan geride kalanlar ailelerine iade edilmiştir.
*** Baf’tan Litrodondas’a, Poli’den Galatya’ya, Sinde’den Lisi’ye, Çatoz’dan Trükomo’ya, Leymosun’dan Maraş’a kadar tüm bu toplu mezarlar, Kıbrıs’ın her tarafındadır. Kıbrıs’ta en yaygın gömü şekillerinden biri de “kayıplar”ın kuyulara ve dere yataklarına gömülmesi olagelmiştir. Bunun nedeni hazırda “kuyu”ların açık vaziyette bulunması ve insanları öldürerek işledikleri suçu örtbas etmek isteyenlerin, kazı için fazla çaba gerektirmeyen gömü yerleri bulmalarıdır. Kimi zaman bu kuyulara gömülen “kayıplar”ın üstüne yakınlardaki birceez tavuk çiftliğinden bazlanmış tavukların atıkları ya da ölü hayvanlar atılması ve böylece kuyudan yükselecek kokuyu hayvan leşlerinin kokusuyla gizlemek istemeleridir... Dere yataklarına gömü yapanlar ise, dere yataklarındaki, dere kenarlarındaki toprağın yumuşak olması ve bunun kazılmasının kolay olması yüzünden böyle bir yöntem seçegelmişlerdir.
ALTYAPI VE LOJİSTİK DESTEK...
*** Birisini öldürüp sonra da onu gömmek, hele de bunu toplu bir şekilde yapmaya kalkışmak için en başta şiro, kürek, kamyon vs. gibi altyapı alet edavatının yanısıra insan gücünü de gerektirir. Bunun için de her iki taraf, bu tür toplu mezarlarda “lojistik” ve stratejik destek sağlayageldiler çatışma dönemlerinde ve her iki taraftan yetkililer de bu tür toplu mezarları gizlemeye çalıştılar. Çünkü böylesi toplu mezarlar, “tek kurban biziz” şeklindeki söylemlerine uymuyor ve kendi taraflarından insanların da gerçekten de insan öldürüp bunları isimsiz toplu mezarlara gömmüş oldukları gerçeğini itiraf etmek istemiyorlar... Benim araştırmalarım hep bunu gösterdi... Bunun sayısız örneği mevcuttur... “Kayıplar” araştırılmaya başlandığı zaman da, her iki tarafın yetkililerinin bu toplu mezarların yaratılmasından sorumlu olanları önceden bilgilendirip nasıl konuşacakları hakkında önerilerde bulunmuş olmaları da karşılaştığımız gerçeklikler arasındadır...
TEHDİTLER...
*** 2001 yılında “kayıplar”, “toplu mezarlar” ve gömü yerleri hakkında araştırmalarımı başlattığımda, Kıbrıs’ı ikiye bölen hattın her iki tarafından da tehditler almaya başlamıştım... Böylesi gömü yerlerini yaratmış olanlar ya da bunların “gizli” tutulmasında bir çıkarı olanlar, bunların ortaya çıkacak olmasından son derece rahatsız olmuşlardı. En ciddi tehditleri Çatoz’dan, Sinde’den, Ayakebir’den, Galatya’dan, Trigomolu bazı Kıbrıslırumlar’dan aldım – sözkonusu Kıbrıslırumlar, 1964’te bazı insanları öldürüp “kayıp” etmişlerdi ve bunun ortaya çıkıyor olmasından çok rahatsız olmuşlardı.
*** Bu tehditlerin nedeni neydi? Çünkü bir gömü yerini sakladığınızda, orada işlenmiş olan bir suçu saklarsınız, suçu sakladığınız zaman ise o suçu işlemiş olanı ya da olanları yani suçluyu ya da suçluları gizleyip saklamış olursunuz. Bu efendiler de bu durumun böyle kalmasını istiyordu. Kimse bu gömü yerleri hakkında herhangi bir şey söylememeli, yazmamalıydı...
*** Sürekli olarak telefonlarla taciz ediliyordum, bazıları çalıştığım yere kadar gelerek beni açık açık tehdit etmekteydi... 2006’da kendi telefonlarımla oluşturduğum ve insanların beni isimli veya isimsiz olarak arayabileceği “hotline” yani açık telefon hatlarımı kapatarak okurlarımın söylediklerini yazmaktan vazgeçirmek için benimle konuşsun diye dönemin Kıbrıslıtürk liderini bile harekete geçirmeye çalışacaktı bu suçları işlemiş olanlar... Okurlarımın söylediklerini “Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor” başlığıyla yazıyordum ve bu tür cinayetlerin ve katliamların ardında yatanları da kaleme almaya çalışıyordum...
*** Her iki tarafta da – yani hem YENİDÜZEN’de, hem önce ALITHIA, sonra kısa süre FİLELEFTHEROS ve nihayetinde POLİTİS gazetesinde – yazılarım çıktığı ve biri Kıbrıslıtürk, biri Kıbrıslırum telefon hattım olduğu için her iki taraftan okurlarımdan yüzlerce, binlerce telefon yağmaya devam ediyordu... Tüm bunları kaleme alıyor, Kayıplar Komitesi’yle gönüllü olarak bu bilgileri ve daha da ayrıntılarını paylaşıyordum... Bu da bu tür olaylara karışmış olanları çok rahatsız etmekteydi. Daha da ileri giderek gazetemizin o günlerdeki editörü Cenk Mutluyakalı’yı “kaçırmaya” çalışmışlar, onu bir ambara götürüp kapıları kilitlemişler ve ondan beni yazmaktan durdurmasını istemişlerdi... Ancak tüm bunlar boşunaydı çünkü ne Cenk, ne de ben, sırf bizi tehdit ediyorlar diye yazmaktan vazgeçmeyi asla düşünmedik.
*** Okurlarımın ve her iki taraftan “kayıp” yakınlarının olağanüstü desteğiyle topladığımız bilgileri paylaşmaya devam ettik ve devam ediyoruz buna... Ve her iki taraftan okurlarımızla birlikte, Kayıplar Komitesi’ne çok değerli bilgiler verdik olası gömü yerleri hakkında, onlara olası gömü yerlerinin bulunabileceği noktaları gösterdik, böylece Kayıplar Komitesi de araştırmalarını derinleştirebilecekti...
KALLİS, ANAHTAR KİŞİYDİ...
*** Tüm bu süreçte Kayıplar Komitesi’nde anahtar kişilerden biri, yakın geçmişte hayatını kaybeden Ksenofon Kallis idi. Kendisi uzun seneler boyunca Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Kallis'’n “kayıp şahıslar” ve “toplu mezarlar” gibi insani bir konuya katkıları olağanüstüydü ve bu insancıl konuda çalışma yapanlar onun araştırmaları ve gözlemlerinden çok şey öğrenecekti... Geride çok büyük bir boşluk bıraktı ve bunu doldurmak çok zor çünkü Kallis tüm hayatını bu insani konuya adamıştı... Kıbrıslıtürk “kayıplar”la, Kıbrıslırum “kayıplar” arasında da hiçbir zaman, hiçbir ayırım gözetmemişti...
GERÇEK HAYAT ÖYKÜLERİ, YENİDEN UZLAŞMA İÇİN KULLANILABİLİNİR...
*** Toplamış olduğumuz tüm bilgilerle, Kıbrıs tarihinin bunca acılı dönemlerine ait gerçek hayat öyküleriyle ne yapabiliriz? Okullarda bunları interaktif biçimde nasıl kullanabiliriz? Kıbrıs çatışmasından etkilenmiş olan tüm toplumlarımızdan öyküleri nasıl seçebiliriz ki bunları anlamlı biçimde bir araya getirdiğimizde evlatlarımız, bir “kayıp” yakınının acısının “Rum acısı” ya da “Türk acısı” değil, “insani bir acı” olduğunu anlayabilsin? Ve bu acının tüm dünyada, tüm “kayıp” yakınlarının insani acılarıyla aynı acı olduğunu anlayabilsinler...
*** Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakınlarının ve savaş mağdurlarının birlikte yer aldığı ziyaretlerimizde pek çok okulda çok güçlü deneyimlere sahip olduk... Öğrenciler hoş bir sürpriz yaşıyorlardı çünkü karşılarında bu ülkenin en fazla acı çekmiş insanlarının birlikte karşılarında durduğuna, acılarına paylaştığına ve onlara barış ve uzlaşmadan söz ettiklerine tanık oluyorlardı. Böylesi deneyimler onlar için çok güçlüydü çünkü hayatlarında ilk kez böyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyorlardı.
*** Bu deneyimleri Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR’ın yardımlarıyla daha da ileriye taşımaya çalışmalıyız. Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR, öğretmenlerin kullanabileceği “kayıplar” hakkında üç dilde bir kitap yayımladı. Bu kitap Türkçe, Rumca ve İngilizce olarak AHDR’ın web sitesinden ücretsiz olarak indirilebiliyor... Adamızı ikiye bölen hattın her iki tarafında okullara devam eden çocuklara ortak konuları öğretmek isteyen öğretmenler için AHDR başka kitaplar da hazırlamış durumdadır, bunlar da ücretsiz indirilebiliyor... Belki AHDR bizlere, “kayıplar” konusunda yurdumuzun sade yurttaşlarının insancıl öykülerini bir araya getirerek bu duyarlı konunun her iki taraftaki okullarda okutulacak materyallerin geliştirilmesine yardımcı olabilir.
AHDR'ın atölye çalışmasından görünüm...
Çatoz'daki toplu mezar kazısı...