“İki devletli çözüm”ün ipuçlarını hafta sonu İstanbul’da yaşadık.
İlk kez de değil bu...
Yüzleşemedik gitti!
* * *
"Türkiye, Kıbrıs'taki iki devleti de tanımalıdır."
Bu fantezi Serdar Denktaş’a ait!
İşin aslı Türkiye, Kıbrıs’taki iki “devlet”i de tanıyor.
Ama nasıl?
Birisini “kendine” benzetiyor, “kendi” yapıyor, “kendininmiş” gibi yönetiyor.
Bir diğerine “uluslararası” alanda saygı gösteriyor.
* * *
Çok fark edilmedi ancak hafta sonu İstanbul’da bir zirve vardı:
Asya Parlamenterler Asamblesi.
Kıbrıs’ın iki “devlet”i de oradaydı.
Biri “misafir odası”nda ağırlandı, diğeri “parlamento”da...
* * *
Kıbrıs Cumhuriyeti, İstanbul’daki bu zirvede “resmen” temsil edildi.
Birkaç ay evvel İzmir’e gitmişlerdi.
Üstelik bu “Kıbrıs”ın bir enteresan özelliği var. Hem Avrupa Birliği, hem Asya Parlamenterler Asamblesi üyesi tek ülke!
Parlamenterleri gitti, hatta Nikos Tornaritis İstanbul’da konuşma yaptı, Türkiye Cumhuriyeti Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın onuruna verdiği yemeğe katıldı.
Şimdi kim diyebilir ki, Türkiye “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanımıyor.
* * *
KKTC de oradaydı.
Meclis Başkanı Teberrüken UIuçay ve heyeti “gözlem” yaptı.
Türkiye heyeti içinde “görüntü”ye girdi, İstanbul’da bizim konsolosluğu ziyaret etti (!)
* * *
“Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyiz” şarkısı geldi dilime!
Dünya sahnesindeki “gerçek” Kıbrıs devletinde “ortaklık” hakkımızı geri almak varken, yarınlarımız için Türkiye’nin “içine kaçmış” bir gelecek sayıklıyorlar.
* * *
Niye?
Kendimizi “devlet” sanıp da “kurcalanalım” diye (!)