Ben izlemedim henüz, ama Kıbrıs’ın adının da geçtiği, meşhur sinemacılar görev aldığı yeni bir film var piyasada…
Netflix’te gösterilen ve en azından bizdeki sinemalara gelmeyen filmin adı ‘laundromat’, yani çamaşırhane… Veya ‘parayla çalışan çamaşır makinesi’…
Adından da anlaşılacağı üzere ‘kara para aklama’ konusunun işlendiği filmin repliklerinde Kıbrıs adasının adı da üç kez geçiyormuş.
Bir başka deyişle Kıbrıs, ‘kara para aklanan ülkeler’den biri olarak nitelendiriliyor. En azından öyle ima ediliyor.
Steven Sodergergh imzalı filmde Meryl Streep, Antonio Banderas, Gary Oldman gibi birbirinden meşhur ve de usta oyuncular rol almış.
Yani iddialı bir film…
* * *
‘Panama dahil çeşitli ‘vergi cennetleri’nin konu edildiği filmde Kıbrıs’ın adı neden yer aldı’ sorusu önemlidir.
Öyle anlaşılıyor ki, ‘Kıbrıs’ derken kastedilen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Yani Kuzey Kıbrıs değil, üç kez diyaloglarda geçen ‘Kıbrıs’ sözcüğünün anlamı…
Adresin Kıbrıs Cumhuriyeti ve hedefteki ismin de Başkan Nikos Anastasidis olduğu bellidir.
Film güneyde oldukça ses getirdi. Bize pek yansımasa da, Anastasiadis’i eleştiren birçok yorum yapıldı.
Hatta AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da bir açıklamasında, sorulan soru üzerine filmden söz etti.
Hükümetin dağıttığı vatandaşlıklarla ilgili bir gazetecinin sorusu üzerine Kiprianu, hem Anastasiadis hem de hükümetin bu konuda ortaya koyduğu tutumun üzüntü verici olduğunu ve bu konunun Kıbrıs Cumhuriyeti’ni uluslararası alanda zor durumda bıraktığını’ söyledi. Kiprianu önemli oyuncuların yer aldığı ve Kıbrıs’ı lekeleyen ‘Laundromat’ filminin yapılmasını da buna kanıt gösterdi ve şu soruları sıraladı:
“2016’da vatandaşlık verilen Suudi Arabistanlı kişinin uçağı Cumhurbaşkanı’nın yolculuklarında kullanıldı mı? Hangi koşullarla kullanıldı? Bu kişi nereye yatırım yaptı?”.
* * *
İlgili Suudi Arabistanlı kişi geçenlerde avukatları vasıtasıyla bir açıklama yaptı, ama konu açıklık kazanmış değil. Zaten konu yalnızca Suudi işadamıyla ilgili de değil… Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından çok sayıda yurttaşlık verildiği ve bunun ‘kimilerine’ çok büyük paralar kazandırmakta olduğu alenen yazılıp söyleniyor.
İşin kriminal tarafı bir yana, siyasi bakımdan tablo şudur: Nikos Anastasiadis zor durumdadır. İç kamuoyu nezdinde sıkıntısı büyüktür. Ama aynı zamanda bu sıkıntının ada dışına taşmakta olduğu da anlaşılıyor. ‘Laundromat’ filmini ‘aba altından sopa gösterme’ diye niteleyenler bile vardır.
25 Kasım’daki 3’lü görüşmeye bu zor koşullar altında gidecek Anastasiadis…
Ve Kıbrıs sorunu, tutunacağı yegane daldır. Daha açıkçası, ‘Ben çözüm isterim ama bakın Ankara ve Kuzey Kıbrıs’takiler buna yanaşmıyor’ diyebilecek ‘can simidi’ne ihtiyacı vardır.
Ve bu ‘simit’ bizzat Ankara ve Kıbrıs Türk sağı tarafından Anastasiadis’e hediye edilmiştir.
‘Federasyon tek alternatif değil’ ya da ‘iki devletli çözüm’den bahsetmenin neticesi budur.
Eğer niyet gerçekten çözümse, Akıncı’nın Anastasiadis’in karşısına güçlü çıkması için ‘gereken’ yapılmalıdır.
‘Gereken’ ise bellidir: ‘Resmi tez’e sahip çıkmak…
Onun adı da ‘federasyon’dur!..