Kıbrıs’ın Muhteşem Mutsuz Kadınları

Fatma Azgın

Şair Mehmet Yaşın’ın 2014’te yayınlanan “Sarı Kehribar” romanının beni ilgilendiren ve etkileyen bölümü, Ayşe İpçi’nin  (Mehmet Yaşın’ın annesi) “Albüm Defterim” dediği “hatıra defteri”dir.

Bir yılı geçti, arada bir okur okur duygulanır, Kıbrıs kadınlarının 20.yüzyıldaki muhteşemliği, Ayşe hanımın bilumum taşıdığı değerleri, eğitim düzeyi, yetiştirilişi,  özgürlüğü, özgüveni, güzelliği başarıları ve “komple” bir insan olması konusunda hayrete düşerim.
Onun, hatıra defterinde yer alan, kendisi gibi muhteşem iki kızkardeşi, yaşıtları ve arkadaşlarının bir kısmını uzaktan veya yakından tanıma, araştırma fırsatım olmuştu.
O etkiyle, 2001 yılında “Kıbrıs’ta Kadın Kültürü” araştırmamı yapıp yayınladım....

GÜNÜMÜZ KIBRISLITÜRK KADIN KİMLİĞİNDE TARİHSEL KADIN KÜLTÜRÜ İZLERİ
Kıbrıs’ta kadının konumu 21.yüzyıl Avrupa kadını gibi olmasa da 20.yüzyıl Avrupalı’sına benzer durumdadır. Bu kimlik, Türk-müslüman öğeler ve  tarihsel Avrupa kültürü ile harmanlanmıştır.
Tarihsel kadın kültürü oluşması dayanaklarımızdan birisi çok kültürlülük ikincisi Avrupa kültürüdür. Osmanlılar, dönem Avrupası’ndan çok farklı olsa da, Kıbrıs’ı elinde bulundurduğu 300 kusur yıl içinde adaya sistem ihraç edememiş, Kıbrıs’ta den kalan çok kültürlü temele dayandığından Kıbrıs ana kültür çizgisi devam etmiştir.
Kıbrıs’ta kadınların göreceli de olsa daha rahat olmaları ailelerin desteğindendir. Evlenen kızlara maddi çeyiz vermek, Yunan kültüründen kalma sayılsa da,   Katerina Kornaro Kıbrıs’a Lüzinyan kralı ile evlenmeye gelirken Venedikli ailesinin külliyetli para yardımı, gemi dolusu çeyiz göndermesi, Venedik kültüründen kaldığı olasılığını güçlendirmiştir.
Kızlara ve kadınlara verilen aile desteği evlendirdikten sonra da sürmekte, kız ailesi kızlarının hayatına maddi ve manevi destek vermektedir.
Kızlara evlenirken iç çeyizine ek ev, eşya, araba vs. verilmesi kadınların evlerinde ve toplumda daha rahat olmalarını sağlamaktadır. Kadınlar boşanma halinde ailenin kanatları altına alınmakta, dışlanmamaktadır.
Günümüz kadınının modernliği İngiliz döneminde başlatılan aydınlanma, ve eğitim süreciyle sağlanmıştır. Kız çocukları hiç bir ayırım yapılmadan hatta daha özenle okutulmakta, meslek ve iş sahibi olması teşvik edilmektedir. Çalışma hayatının getirdiği zorluklar, kız ailesi tarafından  desteklenmektedir.
Kıbrıslıtürk kadınlar etnik köken ve din açısından Kıbrıslırum kadınlardan bazı farklılıklar taşır.
Ancak, bu adada tarih boyunca aynı kültürel serüven ve coğrafyada yaşam  paylaşımından doğan ortak bir kimlikten söz edilebilir. Bu da çok kültürlülük, Avrupa’lılık ile beslenen yaşama bakış/algılayış/davranış özetle MENTALİTE bütünlüğüdür.
Afrodit, Meryem Ana, Hala Sultan, Berengarya, Katerina Kornaro, Kraliçe Elizabeth, tüm Kıbrıslı kadınların ortak idolleridir............2001)

                                                                    *******
                               MUHTEŞEM KADINLARIN MUTSUZLUĞU
Sarı Kehribar’ı son okuyuşumda, bu kadınların, daha önceleri farkına varmadığım, ya da tesadüfü bir talihsizlik olarak gördüğüm evlilik mutsuzlukları, evlenme zorluğu, boşanmalar, evlendikten sonra kimlik yitimi gibi “dramların” bir tesadüf olamıyacağını keşfettim. Bu “yanlışlığın” toplumsal sosyal/psikolojik/geleneksel tabana dayanması gerekliliğini idrak ettim. Sadece Ayşe İpçi değil, bildiğim, konuştuğum, efsanesini duyduğum tüm mükemmel kadınların yaşamları beynimde filim haline geldi, ordan yüreğime aktı..Niçin...? Neden....? Niye....? Sorularıyla yatıp kalktım.
Bu çok iyi yetişmiş kızlar, 0kul hayatlarında, sosyal yaşamlarında o günün koşullarında en modern model iken, hayata atıldıktan sonra, kadın-erkek ilişkilerinde o güçlü liderliği, üstün bireyselliklerini ortaya koyamadılar?
İlk akla gelen varsayımlarım şunlar:
• O dönemin çoğu erkekleri, bu kızların düzeyinde değildi...
• Toplumda öne çıkmış bu kızlar, erkek egemenliği altında yaşayamazdı..
• Erkeklere göre, bu kızlar, aile yürütecek, ev hanımlığı yapacak, çocuk büyütecek tipte değildi..
• Güzel ve herkes tarafından beğenilen bu kızlar başka erkekler tarafından çelinebilirdi..
• Aileler de oğullarına “hanım hanımcık” “birey” olamamış gelin aramaktaydılar.
Ve daha bir sürü kalıplaşmış gerekçeler.

Gözümün önüne, amcam Sait beyle ben doğmadan nişanlanıp ayrılan, ilkokul müdirem ve Cemaat Meclisi üyesi Kadriye Hacıbulgur,
Ümit Yaşar Oğuzcan ile, Kıbrıs’a ulaşım olmadığı veya zor olduğu dönemde  resmini yanına alıp nişanlanan sonrasında ayrılan, daha sonra Dr.Sedat Baker ile evlenen ve boşanmadan boşanan, kansere yakalanan Pembe Marmara ve oğlucuğu Ulus Baker’in hazin sonu...,
Kıbrıs’lı Mithat bey ile evlenen ve 15 yıl Kıbrıs’ta kalan, gazetelerde kadın haklarını savunan güzeller güzeli Ulviye Mithat’ın Kıbrıs’ı terkedişi ve Türkiye’deki hayatını da mutsuzlukla bitirmesi geliyor.
Bunlarla bitmiyor...Benim kuşaktaki parlak kızların, okuldan alınıp yaşça çok büyük kocalara verilmesi, Araplara satılan kızlar..v.s v.s
   
Tabii mutluluğu sadece aşk, evlilik ve çocuk edinme çerçevesinde görmenin yanlışlığını kabul ederim. Kendisine uygun eş bulamayıp evlenemeyen, mutluluğu, hayata başka güzellikler katarak  yaşayan yakinen tanıdığım muhteşem kadınlarımız da var. Keşke diğerleri de bunu yapabilseydi..