KIBRIS’IN “ÖBÜRLERİ”

KIBRIS’IN “ÖBÜRLERİ”

Baraka Film Atölyesi 2010 yılından bu yana, sinemada sözlü tarih yaklaşımını benimseyerek, Kıbrıs’ta belgelenmemiş konuları sinema aracıyla halka ulaştırmaya çalışıyor…
Göçmenlik ve “Öbürü” olmak!

Firuzan Nalbantoğlu

 

Baraka Kültür Merkezi çatısı altında faaliyet gösteren bir etkinlik grubu olan Baraka Film Atölyesi, sinema ile ilgilenen kişilerin bir araya gelmesiyle oluşmuş. 2010 yılından beri faaliyet gösteren atölye, belgesel sinemada sözlü tarih yaklaşımını benimseyerek çalışmalarına devam ediyor. Baraka Film Atölyesi, son olarak, geçtiğimiz ay gösterimi yapılan ve DVD’si çıkan Kıbrıs’ın “Öbürleri” belgesel filmini üretti. Biz de bu hafta, atölyeden Mine Balman’la, hem Baraka Film Atölyesi’ni hem de yeni çıkan belgesel filmlerini konuştuk.

Adres: Öncelikle Baraka Film Atölyesi’nden bahsedelim… Nedir? Ne yapar?
Mine Balman:
Baraka Film Atölyesi, Baraka Kültür Merkezi çatısı altında 2010 yılında faaliyete geçen sinema ile ilgilenen kişilerin oluşturduğu bir etkinlik grubudur. Baraka’da Baraka Film Atölyesi’nden evvel de sinema ile ilgilenen kişiler tarafından üretilmiş filmler vardı. 2006 yılında “Bir Adada Bir Arada” isimli barış ve birlikte yaşama temalı filmlerin kolajından oluşan bir film projesi yürütüldü. 2009 yılında ise Halk-Der belgeseli hazırlandı. 2010 yılından itibaren Baraka Film Atölyesi ismi altında belgesel sinema tarzında üretimler yapılmaya başlanmıştır. Baraka Film Atölyesi Kıbrıs’ta belgelenmemiş konuları sinema aracını kullanarak gelecek nesillere aktarmayı hedeflemektedir. Bunu yaparken de belgesel sinemada sözlü tarih yaklaşımını benimsemektedir. Sözlü tarih yaklaşımı gücünü insanlardan aldığından dolayı insanların hikayelerini kendi ağızlarından aktarma çabasını ortaya koymaktadır. Baraka Film Atölyesi’nin gelecekteki hedefleri arasında belgesel sinemasının yanı sıra diğer türlerde üretimler yapmak da vardır.

Adres: Kıbrıs’ın “Öbürleri” belgeselinden bahsedelim… Nedir hikâyesi? Bize ne anlatıyor? Belgeseli çekmenizdeki gaye neydi? Neden Kıbrıs’ın “Öbürleri”?
M.B:
Kıbrıs’ın “Öbürleri” belgeseli Kıbrıs’ın kuzeyine ekmeğini kazanmak gayesiyle göç eden altı göçmen emekçinin kişisel hikayeleri üzerinden göçü, göçmenlerin Kıbrıs’taki sosyal, ekonomik, çalışma hayatlarını ve göçmenliği anlatmaktadır. Kıbrıs’ın kuzeyinde 1974 sonrası oluşturulan sistemde her türlü araç ile Kıbrıslı Türk halkının siyasi iradesine müdahale edilerek, “Gelen Türk, giden Türk” mantığı ile hareket ederek, özellikle Kıbrıslı Rumlardan boşalan köylere ve evlere nüfus taşımıştır. Kıbrıs’a yerleşimi kolaylaştırmak için hem yerli hem TC kökenli sermaye teşvik edilmiş ve Kıbrıs’ın kuzeyi, özellikle Türkiye’den ciddi oranda göç almıştır. Belgesel, Kıbrıs’ın “Öbürleri” olarak isimlendirilmiştir çünkü Kıbrıs’ta konuşulan ağızlarda “Öbürleri” kelimesi “Ötekileri” demektir. Bu belgesel,  göçmenlere karşı dışlayıcı ve ötekileştirici bakış açısını bir nebze olsun kırmayı, göçmenleri anlamayı, hayatlarına empati ile yaklaşmayı ve siyasilere yönelik öfkenin göçmenlerle alakalı olmadığını ortaya koymayı hedeflemektedir. Kıbrıs’ın kuzeyinde hem Türkiye’den hem de diğer ülkelerden çalışmak için gelip yerleşen emekçilerle ilgili herhangi bir sözlü belgesel çalışması bulunmamaktadır.

Adres: Peki nasıl karar verdiniz böyle bir belgesel film çekmeye?
M.B:
Göçmenlerin dışlanması ve ötekileştirilmesi ve buna karşı verilecek mücadele önem verdiğimiz bir konudur. Bu konuyu bir belgesel olarak işlemek fikri de aklımızda vardı. Somut bir şekilde gündemimize almamız 2012 yılında Asimilasyon Üçlemesi isimli belgesel çalışması hazırlanırken ortaya çıkmıştı. Belgeselin hazırlanması esnasında yürütülen eğitim çalışmalarını da sayarsak dört ay süren kolektif bir çalışma sonucu ortaya çıkmıştır. Teknik anlamda tamamen amatör bir çalışmadır; bir el kamerası ve bir laptop haricinde herhangi bir ekipman kullanılmaksızın üretilmiştir. Senaryosunun yazımından, röportaj ve detay çekimlerine kadar her aşamada kolektif bir çalışma yürütülmüştür. Belgeselin özgün müziğini bu belgesel için Baraka müzik topluluğu Sol Anahtarı bestelemiştir.

ÖRGÜTLÜ TEPKİ!
 

Adres: Peki genelde Kıbrıslı Türklerin özelde de solun göçmenlere yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.B:
Doğup büyüdükleri toprakları geride bırakan göçmenler, ekmeklerini kazanacakları yeni bir hayatın umudu ile Kıbrıs’a yerleşmektedirler. Kıbrıs’ta çalışma hayatında emekçilerin durumu genel olarak olumsuzdur. Örgütsüzlük, yasal mevzuata uyulmaması ve bilinçli olarak denetimin eksik bırakılması gibi sıkıntılar tüm emekçiler için geçerlidir. Ancak göçmen işçilerin durumu daha ağırdır. Uzun çalışma saatleri, düşük maaşlar ve can güvenliğinden yoksun çalışma koşulları göçmen işçilerin günlük gerçeğidir. Kıbrıs’ta en ağır, en riskli, en güvencesiz ve en düşük maaşlı işleri göçmenler yapmaktadır. Normalde iş güvencesinin ve çalışanlarının haklarının garantiye alınmasını sağlaması gereken çalışma izni ile ilgili uygulamalar; mevcut durumda idarenin de yardımlarıyla patronların emekçiler üzerinde daha fazla baskı oluşturmasının aracı durumuna gelmiştir. Göçmenler de Kıbrıslı Türklerin yaşadıklarına benzer sorunlarla yüzleşmektedirler. Hayat pahalılığı, hastane hizmetlerinin paralı hale getirilmesi ve eğitimdeki sorunlar, toplu taşımacılığın olmaması, yüksek ev kiraları, kötü barınma koşulları ve daha birçok sosyal sorun bu topraklarda hayatını sürdüren herkes gibi göçmenleri de etkilemektedir. TC Devleti’nden gelen paketler ve bu paketleri uygulamaya koyanlar, Kıbrıslı Türklerin kendi ülkelerinde mağdur olmalarına sebep olmaktadır. Güçlü ve örgütlü bir mücadele yürütemeyen Kıbrıslı Türkler de örgütlü tepki verememekte, göçmenlere karşı  zaman zaman bireysel tepkiler yöneltmektediler. Bu tepkiler ayrımcı ve ötekileştirici, çoğu zaman da yabancı düşmanı ve ırkçı bir zeminde ortaya çıkmaktadır. Maalesef  bu yaklaşım solun içerisinde de sıklıkla görülmektedir ve sol tarafından da TC Devleti'ne yönelik duyulan öfke, göçmenlere yöneltilmekte, göçmenlerin örgütlenmesi, daha iyi koşullarda yaşayıp, çalışması için herhangi bir etkin çalışma yürütülmemektedir. Sendikalar göçmenleri üye yazma kaygısı dahi gütmemektedirler. Oysa bugün bunların önüne geçilmeli geleceğini bu ülkede gören göçmenlerle birlikte daha güzel yarınlara ulaşmak için dayanışma içinde ve sınıfsal temelde bir mücadele verilmelidir.

Adres: Bu üretim için, “başlangıç” diyebilir miyiz? Daha doğrusu, belgesel ağırlıklı olarak, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan göçmen işçilerin günlük hayatta yaşadıkları sosyal ve ekonomik sıkıntıları ele alıyor ve aslında izleyiciye konuyla ilgili empati kurdurmaya çalışıyor. Fakat bu konunun mesela sendikal boyutu da var. Ya da, savaş sonrası Kıbrıslı Türklerin yaşadığı göçmenlik olgusu var. Bu belgeselin devamı gelir mi? Böyle bir düşünceniz var mı?
M.B:
Bu yönde teşvik edici öneriler alıyoruz. İleride göçmenliğin diğer boyutlarını da konu alan farklı çalışmalar pek tabii ki yapabiliriz.
 

DİĞER ÜRETİMLER
 

Adres: Baraka Film Atölyesi’nin diğer üretimlerinden de bahsedelim…
M.B:
Baraka Film Atölyesi tarafından 2011 yılında Baraka’nın ilk 10 yılını anlatan Baraka Belgeseli hazırlandı. 2012 yılında ise Asimilasyon Üçlemesi adında üç kısa filmden oluşan ve Kıbrıs’a uygulanan asimilasyon politikalarının üç farklı boyutunu anlatan bir film hazırlandı. Yine 2012 yılında askerdeki anılarını kaleme alan birisinin askeri mahkemede yargılanma süreci, askeri hapishanede kaldığı süre boyunca her gün gerçekleşen eylemleri konu alan Sayın Komutan isimli belgesel hazırlandı.

Adres: Belgeselin hazırlanma sürecinde Kültür Dairesi ile yaşadığınız deneyimi paylaşabilir misiniz?
M.B:
Belirtmemiz gerekir ki, birkaç yıldır derneklere yardım tüzüğünden Kültür Dairesi’nin anlaşılmaz ancak gayet ayrımcı tutumu nedeni ile yararlanamıyorduk. Hatta kararı alınmış bir yardım Kültür Dairesi eski müdürünün keyfi bir uygulaması nedeniyle tarafımıza yapılmamıştı. Bu yıl bu tüzüğün ilgili koşullarını yerine getirip, belgeselimizi daha nitelikli yapacak ekipman kullanarak üretmek istedik. Belgelerimizi ilgili komisyona ulaştırdık ve günümüz dünyasında akla hayale gelmeyecek bir uygulama ile karşılaştık. İki basamakta bu tavrı açıklayabiliriz: Birincisi bizden belgeseli çekip bitirmemizi ve sinema sanatının niteliklerini taşıyıp taşımayacağına bakarak değerlendireceklerini bildirdiler. Bu tavırlarını protesto ettik ve kamuoyu ile paylaştık. Biz zaten belgesel projemizi hayata geçirmek için derneklere yardım tüzüğü uyarınca Kültür Dairesine başvurmuştuk. Bu yardımın olmayacağını anlayınca kısıtlı imkanlarla belgeselimizi çektik ve neyin kararını vereceklerini merak ederek belgeseli Kültür Dairesi’ne bir basın açıklaması ile ulaştırdık. Bize sinema sanatı öğesi taşımadığını resmi bir yazı ile bildirdiler. Burada en önemli nokta bizim bu yardımı alıp almamamız değil bir komite oluşturarak bir üretimin sanat olup olmadığının kararını verebileceklerini sanmalarıdır. Bu tam da protesto edilecek ve kamuoyu önünde mahkum edilecek bir uygulamadır.

Adres: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
M.B:
Kıbrıs’ın “Öbürleri” ve Asimilasyon Üçlemesi isimli iki çalışmamızı daha da kalıcılaştırmak için bir DVD’de kayıt altına aldık. DVD’ye ulaşmak isteyenler Baraka Kültür Merkezi’nden veya kitapevlerinden ulaşabilirler.

Dergiler Haberleri