50'li yıllar...
Lurucina nam-ı diğer Akıncılar'ın nüfusu 3 bine yakın.
Bir sabah uyanıyorlar, bir köyde 6 köy var.
64 çatışmaları sonrası!
...
"Arpalık, Dereliköy, Dali hep bize geldi. Ama İngiltere'ye çok göç vermiştik, o kadar ki, hiç çadır kurulmadan köyde, herkesi boş evlere yerleştirdik. Çok iyi bir dayanışma gösterdik"
...
6 bine kadar yükselir köyün nüfusu, 1974 savaşı sonrası...
...
"İlkokulumuzda 6 sınıf vardı, her birinde 40'tan fazla öğrenci. 3 sınıf da ortaokulda. Hem ilkokulumuz, hem de ortaokul, tümüyle doluydu..."
...
Ercan Havaalanı "ikram"ından doğdu tünel.
Akıncılar'a yeni yol oldu.
Böylece "asker"den dolanıldı (!)
Güzel de olmuş, pırıl pırıl.
Ve 40 küsur sene sonra kimlik kontrolsüz giriyoruz Akıncılar'a.
Ama bu yol dahi "normalleştirmiyor" köyün kaderini!
Çünkü yayınlanan kararname "KKTC" ve "TC" vatandaşlarına bahşediyor "özgürlüğü" (!)
Gerisi "karakol"a uğramalı.
...
"Güvenlik makamları, güvenlik ihtiyacı sebebiyle üçüncü ülke vatandaşlarının köye girişini kısıtlayabilecektir" diyor kararname!
Sahi kimdir "üçüncü ülke" yurttaşı, "ikinci" kimdir?
Mesela Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşları "üçüncü" mü?
O halde yüz binden fazla KKTC yurttaşı aynı anda hem "birinci" hem "üçüncü" ülke insanı mı?
Hangi tüzük anlatıyor bunu, kimin, ne zaman, kim olduğunu?
Irkçılık değilse nedir bu?
...
"Şimdi 300 nüfusumuz var, evet üç yüz... 4-5 binden 300'e... Çoğu da ihtiyar ya, her gün birkaç daha eksiltebilirsin rakamı. İlkokulda da 7 öğrenci!"
...
Yol var, köprü var da...
Böyle giderse insanı olmayacak.
...
Ne kadar güzeldi dün Lurucina, yine binlerce insanla!
Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü...
Öncelik insanda olmalı...