Kıbrıslı göçmenlerin öyküsü, “Korsika”da anlatılıyor...

Sevgül Uludağ

Avustralya’dan grafik sanatçısı, araştırmacı yazar ve akademisyen, çok değerli arkadaşımız Konstantinos Emmanuelle’in yeni kitabı yayımlandı... “Korsika” adını taşıyan bu kitapta Konstantinos Emmanuelle, Kıbrıs’tan Avustralya’ya göç edenlerin öyküsünü anlatıyor...

Konstantinos Emmanuelle’in kaleme aldığı gerçek yaşam öykülerini, okurlarımızın bildiği gibi, sık sık Türkçeleştirerek bu sayfalarda yayımlıyoruz. Konsantinos Emmanuelle, “Tales of Cyprus” yani “Kıbrıs’ın Hikayeleri” başlıklı internet sayfasında bu öyküleri yayımlıyor...

Yeni kitabı “Korsika konusunda Avustralya’dan “The Greek Herald” gazetesinin sorularını yanıtlayan Konstantinos Emmanuelle’in röportajını okurlarımız için özetle Türkçeleştirdik... Yazı şöyle:

SORU:  Bize yeni kitabınız hakkında bilgi verir misiniz?

KONSTANTİNOS EMMANUELLE: Bu benim kendi yayınım olan ikinci kitabım, “Kıbrıs’tan Hikayeler”den... İlk kitabım, “Geçip gitmiş bir döneme övgü” başlığını taşıyordu ve İngiliz döneminde Kıbrıs’ta hayata dairdi... Bu kitap ise İkinci Dünya Savaşı ardından Kıbrıslılar’ın göç edişine eğiliyor, özel olarak da Korsika adlı eski bir çarpık gemiyle Avustralya’ya gelen bir grup cesur Kıbrıslı göçmenin seyahatini anlatıyor... Korsika gemisi Kıbrıs’tan tek bir seyahat yapmıştı. Aralık 1951’de adadan ayrılmış ve Şubat 1952’de Melburn’a varmıştı. Korsika gemisiyle Kıbrıs’tan Avustralya’ya gelen 78 yolcunun izini buldum, 56 tanesini ise bu kitapta öykülerini yazmak üzere seçtim.

SORU: Neden Korsika gemisinin seyahatine odaklandınız?

KONSTANTİNOS EMMANUELLE: Son on yıl içerisinde “Kıbrıs’ın Hikayeleri” için yaptığım pek çok röportajda, sık sık Korsika adlı geminin adından söz ediyordu insanlar... Bunun hiç de sıradan bir göçmen gemisi olmadığını ve bunun da olağan bir göçmenlik seyahati olmadığını keşfetmiştim... Aslına bakılacak olursa, hiçbir göçmen seyahati ve hiçbir gemi, Korsika kadar çok duygu uyandırmıyordu... Bir kişi bana bu gemiyi “Cehennemden gelen gemi” olarak tarif etmişti...

İnsanların bana anlattıkları çok merağıma gidiyordu – Kıbrıs’tan Avustralya’ya yapılan göçmen seyahatlerinde Korsika’nın niçin en kötü seyahat olarak bilindiğini araştırmak istiyordum... Araştırınca öğrendim ki aslında Korsika gemisi, tek bir defada Kıbrıs’tan ayrılan en fazla sayıda Kıbrıslı göçmeni taşımıştı... Korsika’da seyahat eden 863 yılcudan 784’ü Kıbrıslı’ydı – bu da yolcuların yüzde 91’i Kıbrıslı’ydı demek...

SORU: Bu yeni kitabı yazma süreciniz nasıldı?

KOSTANTİNOS EMMANUELLE: Her zamanki gibi, yüzyüze röportajlarda insanlarla bir araya gelmeyi tercih ediyorum... Ancak 2020 yılının başında pandemi başladığında, hem Avustralya, hem de ben kapanmıştık... Bazı röportajlarımı Zoom ya da telefon aracılığıyla yapmak durumunda kaldım. Kıbrıslırum yolcularla röportajlarımı Rumca olarak yaptım ve bunları video ya da ses kaydı veya her iki şekilde de kaydettim.

Röportajdan sonra bunun İngilizce’ye tercüme edilmesi süreci geliyor ve kitap için yazıların yazılması... Yazılı metin ve canlı hatıraların belgeselleştirilmiş halinden ayrı olarak bir de o dönemden orijinal aile fotoğraflarını taramak için zaman ayırdım. Bu çerçevede gururla söyleyebilirim ki kitapta 400’den fazla çok güzel “vintage” diyebileceğimiz fotoğraf bulunuyor...

Dürüst olmak gerekirse, bir grafik dizayn deneyimine sahip olduğum için çok şanslıyım... Dizayn yeteneklerim, kitabı kendim yaratmama olanak verdi, herşeyini kendim yaptım, yazılı metni, grafikleri, resimleri, kapağı, herşeyi... Aslına bakılacak olursa, benim dizayn yeteneğim ve sosyal medyanın gücü olmasaydı, “Kıbrıs’ın Hikayeleri”ni yaratmak da mümkün olmayacaktı...

SORU: Kitabınızda pek çok kişisel göç hikayesi var... Bunlar arasında favoriniz olan bir öykü var mıdır, varsa neden?

KONSTANTİNOS EMMANUELLE: “Favorim” diyemem ancak birkaç öykü kalbime dokandı... Stavros adlı bir yolcu bana, annesinin kendisine veda etmek istemediğini, Kıbrıs’tan ayrılarak Avustralya’ya gitme kararı hakkında neler hissettiğini ona söyleyemediğini, bunun yerine tüm bu düşüncelerini gizlice yazarak bu mektubu bavuluna sakladığını anlatmıştı... Ancak Avustralya’ya geldikten sonra bu mektubu, bavulunu boşalttığı zaman bulacaktı... Hiç kuşkusuz çok duygulanmıştı ve bu mektubu bana röportajımız esnasında okudu...

SORU: Böylesi öyküleri paylaşmak ve Avustralya’ya göçün tarihçesini yazmak neden önemlidir sizce?

KONSTANTİNOS EMMANUELLE: Öncelikle Kıbrıslılar’ın bu olağanüstü kuşağının canlı hatıralarını kayda geçmek, belgelemek ve korumak gerekir... Aksi halde bu öyküler mezara gidip kaybolacaktır sonsuza dek... Benim misyonum her zaman için mümkün olduğunca çok şeyi belgeleyerek paylaşılmış tarihimizi kayıt altına almak, bunu takdir etmek ve gelecek kuşaklara aktarmak çabası olmuştur. Köklerimizle yeniden bağ kurmanın ve geçmiş kuşaklara saygılarımızı sunmanın önemli olduğuna inanıyorum, ana-babalarımızın, nine-dedelerimizin gerçekleştirdiklerini onore etmeliyiz. Gerçeği kabul etmek önemlidir – yani hayatlarının önemli olduğunu... Ve önemliydi de bu hayatlar...

SORU: Eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

KONSTANTİNOS EMMANUELLE: Kıbrıslı göçmenlerin oğlu olarak benim için en alçakgönüllü deneyim, ana-babamın kuşağının ne kadar sert ve dayanıklı olduklarını yaşamaktı... Yani, bir düşünün bunu... Köyünü ve ailesini geride bırakmak üzere kim bir gemiye biner? Ceplerinde yalnızca bir şilinle, neredeyse hiç İngilizce bilmeden, kim belirsizliğe, dünyanın öteki yanındaki yabancı bir ülkeye, daha iyi bir hayat kurmak üzere kendi yurdunu bırakıp gider? Bunu kim yapar? Bu inanılmaz birşeydir... Kıbrıslılar’ın bu kuşağı gerçekten sürekli olarak beni şaşırtıyor ve onlar her zaman benim kahramanlarım olacaktır... Onlara çok büyük bir şükran borçluyuz, gerçekten bunu onlara borçluyuz...

(THE GREEK HERALD’da Konstantinos Emmanuelle’le yapılan röportajı özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).


Massava limanında Korsika gemisi... Sene 1951... Kıbrıslı göçmenleri taşıyor Avustralya'ya...


***  Konstantinos Emmanuelle’in “Korsika” adlı kitabı, Cyprus Mail’de tanıtıldı:

“Yeni bir hayat için Kıbrıs’ı terketmek...”

Cyprus Mail gazetesi de, değerli arkadaşımız Konstantinos Emmanuelle’in “Korsika” adlı kitabının tanıtımını yaptı. Alix Norman’ın 21 Kasım 2022’de yayımlanan yazısını, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Cyprus Mail’de yayımlanan Alix Norman’ın yazısında şöyle deniliyor:

***  Yeni bir kitap, bir grup Kıbrıslı’nın seyahatini ve hayatlarını anlatıyor, bunlar 1951 yılında Melburn’a gitmek üzere Korsika gemisiyle adadan ayrılmışlar.

***  Aralık 1951’de SS Korsika gemisi, Leymosun’dan yola çıkmış. Gemide 784 Kıbrıslı yolcu varmış, bunlar Avustralya’ya daha iyi bir hayat kurmaya gidiyorlarmış... Ancak gelecek iki ayın tehlikeler, hastalıklar ve neredeyse boğulacakları durumlarla dolu olacağından bihabermişler.

***  Konstantinos Emmanuelle, popüler Facebook sayfası “Tales of Cyprus”un (“Kıbrıs’ın Hikayeleri” kurucusu ve Kıbrıslı göçmenlerle derinlemesine röportajlarla biliniyor... Şöyle diyor: “Son on yıl içerisinde pek çok göçmen öykülerini benimle paylaştı, bunların bir kısmı Girne gemisi, Helen Prensi gemisiyle Avustralya’ya gelmişti ancak beni en çok etkileyen Korsika gemisiyle ilgili anlatılanlardı. Bu olağanüstü bir seyahatti, aşırılıklarla dolu... Geminin batmamış olması, tam bir mucizeydi...”

***  Bu epik seyahatin 70nci yıldönümünde, Konstantinos saatler boyunca bu geminin yolcularıyla röportajlar yaptı, öykülerini hem şimdiki, hem de gelecek kuşaklar için kayda aldı. Sonuçta 300 sayfalık bir kitap ortaya çıktı, içinde 400 fotoğraf bulunuyor bu kitabın ve Aralık ayından itibaren kitap satışa sunulacak...

***  “Böylesi cesur ve dayanıklı bir grup her bir öykü ortaya çıktıkça başımı döndürüyordu: Ailelerine yardım etmek için o kadar çok fedakarlık yapmışlardı ki... 78 yolcunun izini buldum, bunlardan 56’sının öyküsünü kitaba aldım... Bu insanların çoğu şimdilerde 80’li, 90’lı yaşlardadırlar...” diyor Konstantinos.

***  Stavrulla Andoniu, Melburn’a gitmek üzere Korsika’ya bindiğinde henüz 24 yaşındaymış... Kitaptaki öyküsünde gemi için “Yüzer bir hapishane” tanımını kullanıyor... “Dalgalar çok büyüktü, gemi ileri geri, yukarı aşağı sallanıyordu. Çok korkunçtu... Ben beş yaş altında dört çocukla birlikte tek başıma seyahat ediyordum, hiçbir yere gidemiyordum. Tüm seyahat boyunca kamaramda kısılıp kalmıştım... Biberonlar yerlerde cirilenip duruyordu...”

***  Pek çok insan gibi Stavrulla da, Avustralya’da yeni bir hayat arayışındaydı... “Eşim zaten Melburn’daydı ve bizi bekliyordu... Geminin ne zaman oraya varacağı hakkında hiçbir fikri yoktu... Birbirimizle iletişim kurmanın hiçbir yolu yoktu...”

***  Gerçekten de cehennem gibi bir yolculuktu bu... Konstantinos’un röportaj yaptığı yolcular, yattıkları yerlerin sefaletinden söz ediyorlardı: “Sıkış tıkıştı, kalabalıktı ve havasızdı – yataklar sıra sıra diziliydi” diye anlatıyor Filippos Yuannu - o da Neo Horio’dan sekiz arkadaşıyla birlikte Avustralya’ya gidiyordu... Ağros’tan Nikolas Conis ise, “Korsika’ya bindiğimde 17 yaşındaydım” diye anlatıyor. “12 Aralık’ta gemiye binecektik ancak Leymosun’a gittiğimizde, ortada gemi yoktu. Geceyi limanda geçirmemizden başka seçenek yoktu. Binlerce insan vardı orada kısılıp kalmış ve kimsecikler de geminin neden geciktiğini bilmiyordu... Gemi geldiğinde de büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştık... Seyahat acentesinin söz verdiği gemiye hiç benzemiyordu!”

***  Gemideki yolculardan Hristos Apeidos, “Gemide içme suyu bitmişti” diye anlatıyor... “Bazı yolcular güvertedeki bir hortumdan su içinde çok hasta olmuşlardı... Bizleri oyalayacak hiçbir şey yoktu, ne sinema, ne tiyatro... Güvertede oturup okyanusa bakıyor ve tavla oynuyorduk!”

***  Beklenmedik biçimde çeşitli yerlerde durmaları da sorundu aslında... “Kolombo’ya vardığımızda, geminin dört gün limanda kalıp tamirat yapılacağı bildirildi. Bir Kıbrıslı kadın ve kızı suya düşmüştü aşağı inerken... Çok şükür yüzme bilen adamlar atlayıp onları kurtarmışlardı” diye anlatıyor Nikolas.

***  İnsanı isyan ettiren durumlar herkesin aklında... Sevil Hakkı da 16 yaşında gemiye binmişti, Avustralya’daki eşiyle buluşmaya gidiyordu... “Özellikle tuvaletler çok korkunçtu” diyor... “Çürümüş patateslerin kokusunu da çok iyi haıtrlıyorum...”

***  Konstantinos Emmanuelle, “4 Şubat’ta Korsika gemisi Melburn limanına vardığında neredeyse iki aydan beridir denizdeydi, yolcular ise hayatta kalmış olmalarından ötürü neredeyse rahat bir nefes almışlardı varınca... Ancak şimdi de önlerinde olan şeye bakmalıydılar. Çoğunluğunun tek kuruşu bile yoktu: pek çoğu da borçlanarak bu yolculuğun parasını ödemişlerdi... Avustralya hükümeti o dönem İngiliz, Maltalı ve İtalyan göçmenlerin yolculuk masraflarına, kalacakları yere ve istihdamlarına yardım ediyordu oysa Kıbrıslı göçmenlerin çoğu bunlarla tek başlarına başetmek durumundaydı...” diye anlatıyor...

***  O dönem Avustralya’da bulunan Yunan ve Kıbrıs toplumları, yeni gelenlere çok yardım edecekti... “Pek çok Kıbrıslı erkek, birkaç gün içerisinde tam zamanlı iş bulabilmişti, böylece gerçekten dengeli bir işte gerçekten para kazanma olasılığı da evlerini bırakıp gelmekle ilgili kalp kırıklığını biraz hafifletiyordu... Ancak kadın göçmenler için durum farklıydı: Pek çoğundan evde kalması bekleniyordu – böylece dili öğrenme ya da yeni ülkelerini dolaşma gibi şeylerde şansları olmuyordu ve o ilk yıllar çok büyük bir yalnızlık içinde geçiyordu” diyor Konstantinos.

***  Konstantinos kitabında her bir göçmenin Avustralya’ya vardığında neler hissettiklerini aktarıyor, her bir göçmenin nasıl yetiştirilmiş olduğu, neden Kıbrıs’tan ayrıldıkları hakkında bilgi veriyor ve yeni hayatlarının detaylarını da yazıyor. “Pek çok insan yoksulluktan kaçıp iş bulmak umuduyla gelmişti... Bir yolcu bana ‘Eğer Kıbrıs’ta iyi bir hayatımız olsaydı, hiçbir zaman oradan ayrılmazdık’ demişti. Ancak ayrılmışlardı... Çoğunluğu yalnızca birkaç yıl için gelmişti Avustralya’ya ancak Kıbrıs’ta çatışmalar çıkınca, durum değişecekti...”

***  Konstantinos, “1950’li yılların ortalarında göçmenler, Kıbrıs’ta bir iç savaşın ortaya çıkıyor olması hakkında haberler alıyorlardı. Ve böylece pek çoğu sevdiklerinin kendilerine katılmak üzere Avustralya’ya gelmesinin daha iyi olacağına karar verdiler. Genç erkekler, ana-babalarına mektup göndererek Kıbrıs’tan birer gelin bulmalarını istediler kendileri için... Ve böylece zaman içerisinde yeni bir kuşak Avustralyalı Kıbrıslı dünyaya gelecekti...” diyor.

***  Konstantinos da bizzat kendisi ikinci kuşak Kıbrıslılar’dan... “Ancak babam hiçbir zaman Avustralya’ya yolculuğu ve buradaki ilk yılları hakkında hiç konuşmadı. Sanırım pek çoğu için bu çok duygu yüklü bir konuydu... Küçük bir bavulla ve kör bir inançla böylesi bir yolculuğa çıktığınızı düşünün! “Korsika: Kıbrıslılar’ın Göçü hakkında inanılmaz öyküler” başlıklı kitabım, tüm bu kayda değer öncülere adanmıştır... Bu, bildikleri herşeyi terkederek dünyanın yarısını aşarak yeni bir hayat umuduyla seyahat eden olağanüstü bir grup Kıbrıslı’nın öyküsüdür...”

***  Kitap, 1 Aralık 2022’den itibaren satışa sunuluyor – isteme adresi:

https://www.talesofcyprus.com/