"Bölge köylerinin kralıdır Kormacit..."
Josef Solomo Andreu, Aya Marina (şimdiki adıyla Gürpınar) doğumlu Kıbrıslı bir Maronit… Onunla aslında 1963’te Aya Marina’da Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtaran amcası Maronit papaz Andreas Frangu’yla ilgili bilgi almak için buluşmuştum. Ancak Josef Solomo Andreu bana bu olayı anlatmakla kalmadı, aynı zamanda Kıbrıslı Maronitler’in saklı tarihine ilişkin çok geniş bilgiler de verdi… Josef Solomo Andreu’yla röportajımızın devamı şöyle:
SORU: 1974 sonrası istediğinde hiçbir sorunla karşılaşmaksızın Kıbrıs’ın kuzeyine geçebiliyordu güneyden, Kıbrıslıtürkler’in hayatını kurtarmış olduğu için, bunu da anlatmışlardı bana…
JOSEF SOLOMO ANDREU: Hiçbir sorunla karşılaşmadan istediği zaman kuzeye geçebiliyordu. Çünkü başlangıçta yalnızca kuzeyde, Kormacit’te akrabaları olan Maronitler’e geçiş izni veriliyordu – biz Aya Marinalı olduğumuz için geçemiyorduk ama amcam geçebiliyordu. Kuzeyde Kıbrıslıtürk akrabaları vardı, onlar da yardımcı oluyordu geçmesine…
SORU: Amcanız ne zaman vefat etmişti?
JOSEF SOLOMO ANDREU: 2001 yılında Lübnan’da vefat etti… 1 Eylül 2001 tarihinde vefat etti. Lübnan’da gömülüdür. Bir manastır vardır Juni kentinde, orada gömülmüştür. San Maron Manastırı’nda vefat etti ve oraya defnedildi. Buraya gömülmek istemişti kendisi, bunu vasiyet etmişti, bana da hep “Beni arkadaşım Roland Bujaudi’nin yanına gömesiniz” derdi. Arkadaşı Roland Bujaudi’nin yanına defnedildi, istediği gibi… Roland Bujaudi Lübnanlı bir papazdı ve amcamın arkadaşıydı.
SORU: Daha önceki sohbetimizde bana Kormacit köyünün çok şey üretebildiğini, iyi yağmur aldığını ve toprağının da çok güzel olduğunu anlatmıştınız… Siz orada büyüdünüz. Nasıl bir yerdi Kormacit?
JOSEF SOLOMO ANDREU: Şimdi bile oraya gittiğinizde bunu çok çarpıcı biçimde görebilirsiniz, bölge köylerinin kralıdır Kormacit. Ağaçlar var, ormanı var, kırmızı toprağı var – Kormacit’in özelliği kışın buraya çok yağmur yağmasıdır. Eski günlerde hatırlarım, Kıbrıs’ın hiçbir yerinde yağmur yağmasa dahi, Kormacit’e çok yağmur yağardı, Aya Marina’da Profiti İlia Manastırı’ndaki amcamın inekleri, koyunları vardı. Amcam ineklerini, koyunlarını Kormacit’e getirirdi, onları yedirebilmek için! Bol bol yeşil ot vardı çünkü, o günlerde hazır hayvan yemi almak çok pahalıydı… Bilirsiniz, Kormacit deniz kenarındadır, çok güzeldir… Kıbrıs’ta küçük bir cennettir Kormacit diyebiliriz… En büyük Maronit köyü Kormacit idi, çok sayıda insan yaşardı Kormacit’te ve Kormacittekiler Arapça da konuşurdu. Hala Arapça konuşulan tek Maronit köyü Kormacit’tir.
SORU: Ancak bana anlattıklarına göre Kormacit’te konuşulan Arapça’yı, Lübnanlılar mesela anlayamazmış…
JOSEF SOLOMO ANDREU: Evet… Özgün bir Arapça’dır. Şunu unutmayın ki Kormacit’in ahalisi esas olarak Khur’dan, Antakya’dan gelmişlerdi, Lübnan’dan değil. Sanırım bu köy sınırdadır şimdi. Kurupolis diye antik bir şehir vardı, oradan gelmişlerdi – konuştukları dil, kullandıkları sözcükler, Antakya’da kullanılanlarla benzeşir bu yüzden. Zaman içinde bu Arapça değişti… Okullar yoktu eskiden, bu yüzden bazı şeyler unutuldu… Eğer bir dili okulda öğrenmezseniz, unutabilirsiniz. Ayrıca Maronitler’in adaya gelmesinden bu yana pek çok insan gelip geçti buradan, başka dillerden sözcükler de katıldı Kormacit’te konuşulan Arapça’ya… Konuşulan dil Rumca, İtalyanca, İngilizce, Türkçe sözcüklerle beslenmiş bir Arapça’dır… Türkçe sözcükler de vardır bu Arapça’da… Karma bir lisandır bu, gelip geçenler bazı sözcükler bırakmışlardır geride…
SORU: Maronitler Kıbrıs’a bin yıl kadar önce gelmeye başlıyor, öyle değil mi?
JOSEF SOLOMO ANDREU: Anlatılanlara göre Maronitler Kıbrıs’a ilk kez Suriye’de San Maron Manastırı yıkıldıktan sonra gelmişlerdi. O günlerde henüz “Lübnan” yoktu… Henüz Suriye’ydi… Mesela Lübnan’daki Tripoli (Trablus) aslında Suriye’nin Tripolisi idi… Araplar, Maronitler’in manastırını yıkınca kaçıp Kıbrıs’a gelmişlerdi, Bizans döneminde – Milattan Sonra 938 yılında manastırları yok edilmişti. Yani onuncu yüzyılın sonlarında Kıbrıs’a geldi Maronitler… Kıbrıs’a geldiklerinde St. John Hrisostomos Manastırı’nı yaptılar, bu manastır Beşparmak dağlarının güneyindedir, Kitrea’dadır (Değirmenlik-Cirga) bu manastır. Adı da “St. John the Baptist” idi bu manastırın. Sonraları Ortodokslar bu manastıra el koyunca adını da St. John Hrisostomos olarak değiştirdiler. 11nci yüzyılda yapmıştı Maronitler bu manastırı. Maronitler Kıbrıs’a gelmeye ve burada yaşamaya başladılar… Bu anlattıklarım Lüzinyan devri öncesidir. Kıbrıs Bizanslılar tarafından idare edilirken gelmişlerdi buraya. Buraya geldiklerinde evlerini de manastırın çevresine inşa etmişlerdi.
SORU: Yani Kitrea’yı (Değirmenlik) kuranlar Maronitler miydi?
JOSEF SOLOMO ANDREU: Kitrea’nın (Değirmenlik) çevresine yapıyorlardı evlerini… Aslan Yürekli Richard, Kudüs’e Araplar’la savaşmaya ve kutsal yerleri kurtarma misyonuna giderken, yanına annesini ve nişanlısını da almıştı. Berangaria’ydı nişanlısının adı, onların Leymosun’da kalmasını istemişti… Kudüs’e doğru seferini devam ettirmişti Aslan Yürekli Richard. O günlerde Bizans imparatorluğundan İzak Komenus onlara iyi muamele etmemişti ama – böylece Aslan Yürekli Richard seferinden dönüşünde gelip Kıbrıs’ı zaptetmişti. 1191 yılıydı bu – sonra da Kıbrıs’ı, Templar Şövalyeleri’ne satmıştı.