Kıbrıslı Rum sözcü Nikos Hristodulidis, Crans Montana sürecinin, arzu ettikleri sonuca ulaşmama sebeplerini, kaleme aldığı makaleyle anlattı.
Haftalık Kathimerini’de yayımlanan makalesinde, arzu edilen sonucu “işgalden kurtulmak ve yeniden birleşme” olarak tarif eden Hristodulidis, bu sonuca ulaşılmama sebeplerini; Türkiye’nin garantiler ve müdahale hakkı ile Kıbrıs’ta daimi askeri varlığında ısrar etmesi, Güzelyurt’un verilmemesi ve çözümün AB’nin birincil hukuku olması gereğindeki ısrar olarak sıraladı.
Yaklaşık iki yıl önce başlayan müzakere prosedüründen, arzu edilmeyen sona varmış olmasına karşın, öze ve usule ilişkin önemli gelişmeler ortaya çıktığına işaret eden Hristodulidis, bunları şu 7 başlık altında özetledi:
“1-Yunan hükümetiyle koordinasyon ve hedefli eylemler neticesinde Güvenlik ve Garantiler başlığı Türkiye ile müzakere edildi. BM Genel Sekreteri tam da bu çerçevede, sadece Kıbrıs’ın normal bir devlete dönüştürülmesine değil, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının nihai sonucunu bu başlıktaki ilerlemenin belirleyeceğine atıf yaptı.
2-Toprak düzenlemesine tabi bölgeler için harita teatisi yapıldı.
3-Avrupa Birliği Kıbrıs sorununun gerek iç gerek dış yönleriyle ilgili çalışmalara aktif katıldı. Çözümün Avrupa müktesebatına uygunluğunun olmazsa olmazlığı artık netleşti.
4-Uluslararası ekonomi örgütleri, gerek Ekonomi başlığına, gerek çözümün ekonomik yönüne tabi konularla ve birleşik devletin sürdürülebilirliğiyle meşgul oldu.
5-Çözümün ilk gününe tabi konular derinlemesine görüşüldü.
6-Temel insan hakları ilkelerinden, şahsi mülkiyet hakkı ve sağlanan hukuki çözümler yeniden teyit edildi, nihai çözümden memnun olunmaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru hakkı da güvenceye alındı.
7- Yerleşim, dolaşım ve mülk edinme hakkı ile AB’nin dört özgürlüğü olarak özetlenen; ürünlerin, emtianın, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı güvenceye alındı”
Hristodulidis dış politika çerçevesinde, bütün komşu devletler ile ilişkilerini yükseltip kurumsallaştırdıklarını, Körfez ülkeleriyle ilişkilerini de aynı çerçevede geliştirdiklerini ve bu çerçevede İslam İşbirliği Teşkilatı çalışmaları sırasında Türkiye’ye bazı somut mesajlar gönderildiğini kaydetti. Sözcü, önümüzdeki dönemde yeni üçlü toplantılar ve Körfez ülkelerine ziyaretler belirlediklerini de kaydetti.
AB üyesi Akdeniz ülkeleri Zirve toplantısına katılımlarına da dikkat çeken Hristodulidis bu çerçevede bir sonraki toplantının 9-10 Ekim’de Kıbrıs Cumhuriyeti'nde yapılacağını hatırlattı ve bu gelişmelerin, Avrupa’nın Kıbrıs sorununa ilgisini artırarak, gerek Konsey gerekse Komisyon tarafından önemli kararlar alınmasına vesile olduğunu kaydetti. Sözcü buna örnek olarak Kıbrıslı Türkler için Eylem Grubu’nun AB’nin Genişleme Müdürlüğü uhdesinden alınarak Komisyon Sekreterliği uhdesine verilmesini ve AB’nin Cenevre ve Crans Montana’daki Kıbrıs konferanslarına aktif katılımını gösterdi.
Neden "kaldığı yerden başlamalı"
Alithia gazetesi, Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in hafta içinde yaptığı, diyaloğa dönmeye hazır olduğu, “çözüm perspektifi ve bugüne kadarki müzakerelerde edinilen kazanımların yitirilmemesi gerektiği” açıklaması ile kast edilen kazanımlara dikkat çekti.
“Neden Kaldığımız Yerden?” başlığını kullanan gazete, bugüne kadar edinilen kazanımları özetle şöyle sıraladı:
“1-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı: Birleşik Kıbrıs, eşit statüde kurulan ve meşruiyetlerini daha önce var oldukları için değil Anayasa maddelerinden alan iki oluşturucu devletten oluşur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temel taşı, yani 1960 Kuruluş Antlaşması yürürlükte kalacak, Kıbrıs (çözüm aracılığıyla), Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğundan beri imzaladığı bütün uluslararası antlaşmalar ile BM ve AB üyesi olmaya devam edecek.
2-Tamamının veya bir kısmının herhangi başka bir ülkeyle birleşmesi veya her türlü taksim, ayrılık veya herhangi başka bir statü değişikliği yasak.
3-İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon ile çözümün federal niteliği güvence altına alınıyor.
4-Uluslararası hukuk tahtında bir devletin ayırt edici özelliği olan üç temel ilkede, yani; tek ve bir uluslararası temsiliyet, tek ve bir egemenlik, tek ve bir vatandaşlıkta anlaşma.
5-Şu an ve gelecek için 1960 demografik oluşumu (4’e 1 oranı) güvence altına alınıyor. Kıbrıs Helenizm’i çözümün ilk gününden itibaren geçerli olacak ve neredeyse 1960 nüfus oranıyla tamamen aynını yansıtan nüfus oranını güvence altına aldı.
6-Avrupa müktesebatının ve insan haklarının ve temel özgürlüklerinin uygulanmasının -Kıbrıs hükümranlığının tamamında dolaşım, yerleşim, mülk edinme, meslek icra etme ve girişimcilik faaliyetleri- güvenceye alınması.
7-Şu ana kadarki gündelik yaşantı şu maddeler aracılığıyla güvenceye alındı: -Federasyon’un oluşturucu devletlerin yetki alanına müdahale etmemesi ve oluşturucu devletlerin ne Federal hükümetin ne de öteki oluşturucu devletin yetkilerine müdahale etmesi; -oluşturucu devletlerin gündelik yaşam ve vatandaşların eylemleriyle ilgili yetkilerinin (sosyal sigortalar sistemi, sağlık, eğitim, yerel yönetim) genişletilmesi; -her bir toplumun milli, kültürel ve dini özellikleri.
8-Alt Meclis’teki oran iyileştirildi. Bir federasyondaki esas yasama organı olan Alt meclise katılım 60 Anayasası’nda öngörülen 70’e 30 değil, 75’e 25 olacak.
9-Sürekli yabancı yargıç olmadan güçler ayrılığı açıkça güvenceye alındı.
10-Çıkmazların kaldırılması mekanizması: uzlaşılanlar ile Yürütme ve Yasama erkindeki çıkmazların kaldırılması için bir mekanizma olacak. Bu 1960’ta olmadığı için 1963’teki çatışmalar ve 1964’teki bölünme gerçekleşti.
11-Başkan’ın veya Başkan Yardımcısı’nın (eş başkan) Dış İlişkiler, Savunma ve Güvenlik konularındaki vetosu, seçim yasası, belediye konuları ve vergi/harç konularında toplumların Meclis’teki üyeleri arasında ayrı oy çoğunluğu.
12-Ekonomik Bağımsızlık: Bütçe İstikrar Paktı aracılığı ile iki devletten hiçbirinin, ötekinin mali borçlarını ödemeyeceği güvence altına alındı.
13-Üniter Ekonomi: (iki geçici düzenleme haricinde; federal yetkiler, Federal Bakanlık, Tek Merkez bankası, para birimi olarak Euro)
14-Bireysel mülkiyet hakkı ve başvuru sahibinin iç yargı imkanlarından tatmin olmaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma hakkı.”
Gazete bu kazanımlara BM Genel Sekreteri tarafından Crans Montana’da ortaya konulan 6 maddelik çerçevenin de eklendiğine dikkat çekti.