Kıbrıslı Türk bir kişi, 1963 olayları sırasında “terk etmek zorunda kaldığı”nı söylediği Lefkoşa-Tahtakale’deki taşınmazı için Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhine 2 milyon Euro’luk kullanım kaybı davası açtı. 2015’te dosyalanan dava 11 Eylül günü görülecek.
Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti, “Kıbrıslı Türklerin 1963 yılında mülklerini terk etmelerinden sorumlu olmadığını” mahkeme huzurunda kanıtlamaya çağrıldığı.
Fileleftheros gazetesi “Kıbrıslı Türklerden 1963’le İlgili İlk Dava- Türk Ayaklanması Sırasında Mülklerini Terk Ettiler, Kıbrıs Cumhuriyetini Bunu ‘Müdahale Olarak’ Tuttuğu Gerekçesiyle İtham Ediyorlar” başlıklarıyla manşete çektiği haberinde, bu durumun, kendisi avukat olan ve Kıbrıslı Rum bir avukat tarafından temsil edilen bir Kıbrıslı Türk’ün açtığı davanın ardından ortaya çıktığını yazdı.
Gazete, haberde ismi belirtilmeyen Kıbrıslı Türk’ün, ebeveynlerinin mülkü yanı sıra 2 milyon Euro’dan fazla tazminat istediğini, çünkü ailesi ayaklanmalar yüzünden 1963 yılında bu mülkü terk etmek zorundayken, Rum Yönetimi’nin Tahtakale semtindeki bu mülke el koyduğunu belirtti.
Gazete, Kıbrıs Başsavcısı ile Kıbrıs Türk Malları Vasisinin, iki toplumlu ayaklanmalarla ilgili 1963 yılındaki olaylara gönderme yapılan bir Kıbrıslı Türk’ün davasını, ilk kez adalet karşısında ele almaya çağrıldıklarına da dikkati çekti.
Tartışmalı mülkün “Antigonu” caddesinde bulunduğunu ve şu an “Agios Kassianos” ilkokulunu içerisinde barındırdığını yazan gazete, bunun, içerisinde 18 dükkân bulunan iki katlı büyük bir binadan ibaret olduğunu belirtti.
Ana binanın sınıflara, dükkânların ise okul bahçesine dönüştürüldüğünü kaydeden gazete, davayı açan Kıbrıslı Türk’ün, hayatlarının tehlikede olmasından ötürü ailesiyle birlikte terk etmek zorunda kaldıkları binanın kira değerinin şu an aylık 5 bin Euro olduğunu belirttiğini aktardı.
Gazete, bahse konu Kıbrıslı Türk’ün, açmış olduğu davada, Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminin 1963 yılından bu yana binayı rızası olmadan ve kullanımla ilgili herhangi bir miktar ödemeden kullandığını savunduğunu da iletti.
Gazete, Başsavcısı ile Kıbrıs Türk Malları Vasisinin mahkemede ortaya konulan savunma çizgisinin ise “devletin 1974 yılına kadar normal bir şekilde faaliyet gösterdiği ve bundan ötürü davacı ve ailesinin Antigonu caddesindeki evlerine dönebilecekleri şeklinde olduğunu” kaydetti.
Dava 2017’de görülmeye başlandı
Davanın, ebeveynlerinin mülkünün idarecisi olan İngiliz vatandaşlığına sahip Kıbrıslı Türk avukat tarafından, 2015 yılının Nisan ayında Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesinde açıldığı öğrenildi.
Kıbrıslı Türk’ün ciddi sağlık sorunları yüzünden davanın hızlı bir şekilde görülmesi talebiyle, davanın 2017 yılında görülmeye başlandığını yazan gazete, mahkemenin kısa zaman önce, yayımladığı bir ara kararla, Hukuk Dairesinin davanın yeniden açılmasına dair talebini kabul ettiğini belirtti.
Gazete, Kıbrıslı Türk tarafından açılan davada “Agios Kassianos” ilkokulu binası ile 1963 yılından bugüne kadar tazminat talep edildiğini yineledi.
Gazete, iç sayfadan geniş yer ayırarak detaylandırdığı haberinde ise, Kıbrıs Hukuk Dairesinin büyük zorluklar ve çabaların ardından bulmayı başardığı tek şahidin, 11 Eylül’de mahkemede tanıklık etmesinin beklendiğini bildirdi.
Bahse konu şahidin, toplumlararası çatışmaları yaşadığını ve Kıbrıslı Türk davacının ailesiyle kaldığı gibi, Tahtakale semtinde oturduğunu ifade eden gazete, şahidin bulunmasının beklenmedik bir şey olduğunu ve duruşma sürecinin tamamlanmasının ardından ortaya çıktığını yazdı.
10 yaşında tanık
Mahkemenin kısa zaman önce verdiği ara kararla, Hukuk Dairesinin davanın yeniden açılması ve bahse konu şahidin mahkemede tanıklık etmesine dair talebini kabul ettiğini yineleyen gazete, tanığın bahse konu dönemde 10 yaşında olduğunu kaydetti.
Şahidin tanıklığının tamamlanmasının ardından, mahkemenin kararını yayınlamasının beklendiğini belirten gazete, davayı Başsavcısı adına, Kıbrıs hükümeti avukatı Elli Florencu’nun ele aldığını belirtti.
Gazete Kıbrıslı Türk’ün, davada başka şeylerin yanında şunları belirttiğini de aktardı;
“1974 yılında gerçekleşen harekatla birlikte, hali hazırda meydana getirilen ve var olan ‘de facto’ sınır çizgisi olduğu gibi kaldı ve bu tüm Kıbrıs’a yayıldı. Böylece davacı ve ailesi özgür bölgelere geçemediler. Buna paralel olarak, ailenin hiçbir üyesinin işgal altındaki bölgelerde Kıbrıs Rum malına sahip olmadığı açıklığa kavuşturuluyor. Kıbrıslı Türk’e göre, ailenin tüm malı-mülkü özgür bölgelerde bulunuyor. Dava açılan mülkün haricinde, Ömeriye mahallesinde bir ev ve üç dükkân, Ermu caddesinde bir dükkan, Astromerit’te iki tarla, Peristerona’da tarla, Orunda’da iki tarla, Litrodonda’da 20 dönüm tarla ve Matyat’ta tarla kendilerine aittir.”
Gazete, Kıbrıslı Türk’ün açtığı davada, 2012 yılının Kasım ayından itibaren defalarca Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarına başvurduğunu fakat herhangi bir yanıt almadığını belirttiğini de ekledi.