Bizler değişimi enternalize etmeyi (içselleştirmeyi) başaramadığımız için söylüyor, yakınıyor, okuyor, öğreniyor ama yapamıyoruz...!
Neden?
Çünkü değişim tam da bundan sonra başlayan bir şey !
Okuyarak, konuşarak, yakınarak, bazı olayları rasyonalize edecek (akla-mantığa uygun hale getirecek) bir takım kalemleri özelleştirmeye çalışarak yapılabilecek bir şey değil ...
Örneğin, yüzmeyi okuyarak öğrenemezsiniz; bizzat yüzerek yapmanız gerekir!..
ÖZNE OLMAK
Gündemde, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun Kıbrıs sorunuyla ilgili taraflara yolladığı bir mektup var...
KKTC Dışişleri Bakanı Sn. Hüseyin Özgürgün, söz konusu mektuptan haberi olmadığını söyledi !..
İşte tam bu noktada CTP için değişimin ne olduğunun açıkca ortaya konması gerekir.
Bu çok önemlidir.
Çünkü Kıbrıs Türk Toplumu'nun "özne olmak" istenci , CTP'nin bu değişimi pratiğe taşıyıp taşıyamamasının ciddiyetine ve samimiyetine bağlıdır.
MUHATABINIZIN SINIRLARI
Kıbrıs'ta değişim bizim için nedir?
Muhatabımızın Annan Planı'nındaki gibi tüm dünya olması demektir .
Olayları rasyonalize edecek bir takım kalemlerle, yerel kalmak demek değildir.
Çünkü siyasette statünüzü, protokolünüzü muhatabınız belirler.
Muhatabınız kadar dikkate alınırsınız...
İşte bu son mektup olayında da görülmüştür ki, Sayın Özgürgün de kendi muhatabının sınırlarıyla çevrilidir...ve doğal olarak muhatabı ile özdeşleşme durumu yaşamaktadır...
DEĞİŞİMİN ZEMİNİ
UBP, zaten AKP'li bürokratlar tarafından "yaya bırakılmış" bir partidir. Bunun böyle olduğu her yapılan işte, her atılan adımda ve her verilen demeçte açıkca görülmektedir...ve bu durum da "can çekişen" bu sistemin doğasına uygundur...
Fakat CTP için "değişim"in zemini ;
"Muhatabım kim?" perspektifini reforme etmektir.
Kıbrıslı Türk eşya ile aynı şey değildir !
"Yönetilen" bir kimlik asla değildir...