Kıbrıslılar’ın sözlü tarihi…

Sevgül Uludağ

 

Kıbrıs’ta iki toplumlu ilk sözlü tarih projesi, araştırma enstitüleri İKME ve BİLBAN tarafından gerçekleştirilmişti. “Kıbrıslılar’ın Sözlü Tarihi” başlıklı bu çok değerli röportajlar dizisi, üç dilde özetleriyle İKME’nin web sitesinde okunabiliyor, röportajların orijinallerini isteyenler de İKME’den temin edebiliyor.
“Kıbrıslılar’ın Sözlü Tarihi”ndeki Kıbrıslıtürkler’le röportajların pek çoğunu biz gerçekleştirmiştik. Bu konuda çalışmaya başladığımız zaman henüz barikatlar kapalı olduğu için – 2003 öncesiydi – sözlü tarihle ilgili ayrıntıları ancak Pile’de buluşarak konuşabiliyorduk. 1974 öncesi karma köylerde yaşamış olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gerek 1950’li yıllar, gerek 1963, gerekse 1974 sürecinde acısı ve tatlısıyla anılarından oluşan röportajlar, kendi orijinal dillerinde ve altyazılı olarak hazırlandı.
Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’dan toplam 172 röportajdan oluşan “Kıbrıslılar’ın Sözlü Tarihi” Ayirini’den Hulu’ya, Melatya’dan Leymosun’a, Ayyorgi’den Kazafana’ya kutlamalar, kültür, karma evlilikler, iki toplumun çeşitli olaylar nedeniyle değişen ilişkileri, çalışma yaşamındaki ilişkileri gibi konuları ele alıyor.
Kadınlarla erkeklerin farklı alanlarda farklı hatıralarının bir araya getirildiği “Kıbrıslılar’ın Sözlü Tarihi”, türü içinde bir “ilk” olma özelliğini taşıyor.
Röportajların bazılarında Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın karma köylerdeki gündelik hayatlarında geçmişte çok iyi geçindikleri, birbirlerine çok yardım ettikleri ancak EOKA ve TMT döneminde bu ilişkilerin bozulmaya başladığı anlatılıyor… İşbirliğinden örnekler veren Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar,  paskalarla bayramların birlikte kutlandığını, Kıbrıslırumlar’ın Kıbrıslıtürkler’e pilavuna sunarken, Kıbrıslıtürkler’in de Bayramlar’da kendi tatlılarını Kıbrıslırumlar’a sunduklarını anlatıyorlar.
Örneğin Larnakalı Andreas Ellinas, Kıbrıslıtürkler’in sünnet törenlerini hatırlıyor. Horoz dövüşlerinde hem Kıbrıslıtürkler’in, hem de Kıbrıslırumlar’ın bahis koyduklarını hatırlıyor.
Minareliköylü Diomides Vasiliu’nun babası değirmenciymiş, bu yüzden Kıbrıslıtürkler değirmene gelirler ve gece de kalırlarmış. Diomides’in babası onlara yiyecek sunarmış… Diomides Vasiliu, İngiliz Okulu’na gittiği için pek çok Kıbrıslıtürk arkadaşı varmış…
Bodamyalı Mihalis Kikas, “Bizi birleştiren şey yoksulluktu” diye hatırlıyor. Ve şöyle devam ediyor:
“Köyümüzde evler bir aradaydı, yan yana hiçbir sorun olmaksızın yaşayıp gidiyorduk. Türkçe-Rumca karışımı bir dil konuşuyorduk, ne giysilerimizden, ne konuşmamızdan bizi ayırt edebiliyordunuz. Sadece bayram günlerinde Kıbrıslıtürkler beyaz dizlik (vraka) giyiyorlardı. Ancak bizim tüm dini kutlamalarımıza gelip katılırlardı, biz de onların dini kutlamalarına gider katılırdık. Kıbrıslıtürk kadınlar Maria’nın kutsal mağarasına gider, Hristiyan kadınlar gibi oradan kutsal su alırlardı.
Panayırlara birlikte katılırdık. Aynı şekilde düğünlerde hep beraberdik.
Köyde karma evlilikler vardı. Eğer baba Kıbrıslıtürk ise, çocuklara Türk isimleri verilirdi, baba Kıbrıslırum’sa o zaman vaftiz edilirlerdi. Bazı köylülerimizin iki karısı vardı – biri Müslüman, öteki Hristiyan.
Tek ayrıldığımız zaman milli bayramlardı. Onların da, bizim de ayrı milli bayramlarımız vardı. Sonraları ortak bir kulüp kurduk ve buna “Atletik Futbol Kulübü LOVE” adını verdik. Bazı etkinlikler düzenliyorduk, birlikte tiyatro oyunları ortaya koyuyorduk, danslar organize ediyorduk.
Geleneksel danslarımız aynıydı, müzik ve şarkılar da öyle… Aynı şarkıları bazen Türkçe, bazen Rumca çağırırdık.
1963 çatışmalarına kadar “nefret” sözcüğünün anlamını hiç bilmedik, ne dini ne de herhangi bir başka konuda herhangi bir anlaşmazlığımız olmadı. Bunlar daha sonra oldu… Kardeş gibi yaşardık ve çok yoksul olduğumuz için birbirimize yardım ederdik.”
Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın bu röportajlarının özetlerine ulaşabileceğiniz internet adresi için TIKLAYIN