Kıbrıslı Türk Basını için önemli ve kaynak teşkil edecek gazetelerden biri olan ve hâlâ yaşamını sürdüren Halkın Sesi gazetesi, 1942 yılında yayın hayatına başladığı günden itibaren, Kıbrıs Türk Toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük’ün siyasi görüşüyle yol almış, bu siyasi duruşun merkezinde ise Türkiye’ye ve Atatürk’e bağlılığı birinci sırada yer almıştır.
Bu vesileyle gazetenin yayın politikası 1942 yılından bu yana aynı şekilde sürmektedir. Bugün baskı noktasında yaşanan genel sıkıntılardan dolayı Halkın Sesi gazetesi de son dönemlerde artık dijital ortamdan yayın yapmaya daha fazla ağırlık vermiştir.
Gazetenin yaynlandığı 1942’de, ilk yılına denk gelen 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle özel bir nüsha hazırlanmıştı. Önlü-ardlı iki sayfa olarak çıkmaya başlayan Halkın Sesi gazetesinin Müdür ve İmtiyaz Sahibi olan Dr. M. Fazıl Küçük, baş yazısında ilgili güne “30 Ağustos” başlığını atarak uzun bir yazı yazmıştır gazetenin ilk sayfasında.
Gazetenin söz konusu tarihli nüshasının ikinci sayfasında ise, “Ölünün Dirildiği Gün! 30 Ağustos 922” başlıklı yazısıyla bu kez YAVUZ isimli yazarı da görmekteyiz. Ama birinci sayfada Dr. Küçük yanında bir başka önemli ismi de görüyoruz, günün anlam ve önemi üzerine yazılan yazıda. Bedia Okan...
Bedia Okan kimdir?
“Kıbrıslı ilk Türk kadın gazeteci olan Bedia Okan, Ada'da ilk Türkçe gazeteyi çıkaran, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk devrimleri ile ilgili haberleri Kıbrıslı Türklere duyuran Remzi Okan'ın kızıydı.
Kıbrıs'ta Doğru Yol gazetesinin ardından Söz Gazetesi'ni çıkaran Remzi Okan'ın üç kızının en küçüğü olan Bedia Okan, 17 yaşından itibaren gazetede muhabirlik yaptı.
Atatürk tarafından da bizzat desteklenen Remzi Okan'ın 22 Ocak 1942'de, 57 yaşında İstanbul'da rahatsızlanıp hayatını kaybetmesinin ardından Bedia Okan Kıbrıs'ta gazete çıkarmak ve gazetecilik yapmak için çaba gösterdi. Şartların zorlaşması üzerine ise 1945 yılında kardeşleriyle birlikte Türkiye'ye göç etti.
Bir süre çeşitli kamu kurumlarında çalışan Bedia Okan, emekli olduktan sonra İzmir'e yerleşti. Çocuğu bulunmayan, eşi de daha önce hayatını kaybeden Bedia Okan'ın hayatını Neriman Cahit, 'Tarihin Kapısını Çalmak Ben Bedia Okan' adlı kitabında anlattı.”
Bu günden 78 yıl öncesine dönüyor ve Bedia Okan’ın, “30 Ağustos Zafer Bayramı”nın 20. Yılı münasebetiyle kaleme aldığı yazıyı okuyoruz.
“Halkın Sesi-30 Ağustos 1942-syf:1
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramının 20’inci Yıl Dönümüdür
Yazan: Bedia Okan
Bugüm Türk yurdunun her yanında ve bucağında şenlikler ve gösteriler yapılarak Türk Ulusunun Zafer ve İstiklâline kavuştuğu 30 Ağustos’un 20’inci yıldönümü kutlanmaktadır.
20 yıl evvel Türk ordusunun Başkumandanı ve Türklerin Ebedi Şefi Atatürk tan yeri ağarırken ordularına bulunduğu büyük tepeden parmağının ucu ile Akdeniz sahillerini göstermiş ve:
“Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir ileri” emrini vermişti. İşte Türk ordusunun ilerliyerek düşmanı kanına boğduğu ve İzmir’e ebediyen dikili duracak olan Zafer Abidesinin dikildiği gün bu gündür.
Biz Anavatandan ayrı düşen Türkler Mukaddes Yurtta kutlanan bu mes’ut ve millî zafer bayramına uzaktan iştirak ederken hudutlarında bakışları ile düşman nazarlarını eriten dinç Mehmetçiklerin beklediği güzel vatanımızın günden güne kuvvetlendiğini duydukça gurur duymakla ve memnuniyetimizden gözlerimiz yaşarmaktadır.
Ey Mukaddes Vatan!
Emin ol ki bağrından ayrı düşen bu Türkler sana zannettiğinden daha yakın ve daha bağlıdır.
Bil ki onlar senin için her an canını feda etmeğe hazırdır.
Düşmanın üzerine el sürmeğe kalktığı gün emin ol ki yardımına koşacak ve kanının son damlasını akıtıncaya kadar çarpışacak ve gücünün yettiği kadar sana hizmete çalışacaktır.
Güzel Vatan!
Senden bir parça olan bu Kıbrıs Türkleri’nin sana hizmetinin geçtiğini hissettikleri gün en mes’ut ve bahtiyar günleri olduğunu ve sana yardıma koşacakları zaman önlerine ne mani çıkacak olursa olsun karşılarına dikilecek her engeli gene damarlarında dolaşan ayni kanın kaynaştığını hissettiği an kırarak sana yardıma koşacağından emin ol!
Bu gün Türkiye’de toplar atılmakta ve memleketin koruyucusu olan çelik kanatlı Türk kuşları da Türk göklerinde uçarak bayramı kutlamaktadırlar.
Biz de bu bayrama uzaktan bütün kalbimizle iştirak ederken vatanımızı düşmandan korumak için savaşta canlarını feda eden aziz şehitler önünde saygı ile iğilir ve vatan topraklarında ebediyen dalgalanacak olan mübarek bayrağımızı hürmetle selâmlarız.”