Neriman CAHİT
Bu konuda neler yapılması gereğini sürdürüyorum…
*Kuzeydekilerin / Kıbrıs Türklerinin yardıma muhtaç, yönetilecek, edilgen bir topluluk / bir sürü olduğu fikri tamamıyla bir kenara bırakılmalı…
*Bize Demokratik Ölçütler içinde yardımcı olabilecek, tüm Demokratik Örgüt ve Mercilerle’ iletişim içinde olunmalı… (Başta Yunanistan, Türkiye ve AB.)
*Kendimizden başlayarak, bizim kaderimizde etkili olan her kişi, kurum, kuruluş ve ülkeyi, ‘diyalektik bir sorgulamadan geçirerek, gerçekçi bir tablo ve sorgulamadan geçirerek, gerçekçi bir tablo ve vizyon oluşturmalıyız…
*Şartları, mücadelesi ve sonucu ne olursa olsun, Adamızı tüm asker, askeri üs ve silahlardan arındırmak için, güçlü bir mücadele gerek. (Halkın karşılıklı güveni oluşana dek, T.C ve Yunanistan’ın garantörlüğü devam edebilir.)
*Sürdürülebilir bir barış için, gerekli olan tüm demokratik ve özgürlükçü boyutlarıyla bir yapının oluşmasına katkı…
*Siyasal ve ekonomik olgular kadar, ‘Sosyal Olguların Yeşermesine de’ katkı koymak. (Çevre, Kadın Hakları, İnsan Haklarlı, Göçün Önlenmesi, Uyuşturucu Gerçeği, vb. )
*AB’nin temel ilkeleri doğrultusunda örgütlenmede bir birimize yardım…
*Sivil İtaatsizliği, tam anlamıyla yürürlüğe koymak. (Sivil İtaatsizlik, şiddet içermeyen bir muhalefet biçimidir.)
*Çatışma Kültürü yerine, Barış Kültürünü, sürekli kılmak… Birinin kaybedip, diğerinin kazanması değil… Her ikisinin de kazanması…
*Özellikle Son Süreçte, Toplumda – Toplumlarda oluşan az da olsa – Barış ve Çözüm Enerjisini sonuca götürecek, götürebilecek eylem ve politikalar üretmek… Ama, sadece ‘Aydın Teorisi’ değil, halkın yarattığı pratiğe de dayalı b u…
*Bir araya gelme, gelebilme şartlarını zorlama… Böylece, sesimizi duyurabiliriz…
*Yıllardır, Kıbrıs Rum Hükümetleri de dahil, uygulanan yasaklar ve ambargolar sonucu, içine kapalı, dünyadan kopuk olarak yaşayan ‘Kıbrıslı Türk Toplumuna’ hak ettiği yeri almasında yardımcı olunması…
*Yeşil Hat’taki dikenli telleri kaldırarak, birlikte ‘Badem Ağaçları Dikmek…’
*Kıbrıs’ı artık, hiçbir anti gücün yıkamayacağı bir ‘Barış Adası’ yapmak…
*Bunun için de ‘Öncü ve Toparlayıcı Aydınlara’ çok ihtiyacımız var…
*Ve bazı ‘tabuları’ sorgulamak: Ör. Neden, toprak insandan daha önemlidir. Neden, toprak için insanlar sürekli feda ediliyor. Yıllardır bu soruya izin verilmedi. Bunu kafasından geçiren dahi “Hain” sayıldı, “toprak kutsaldır” dendi…
Peki, insan nedir, O, kutsal değil midir ki! (Toprağın kutsallığı, geçmiş yüzyıllara ait; çünkü o süreçte insanların tek üretim aracı topraktır. O olmazsa, insanlar üretemez, yaşayamaz, ölürlerdi… Onun için de toprak için savaşırlardı.
Bizde devlet de kutsal. Oysa, iki yüz yıl önce devlet yapısı çok farklıydı. Şimdi de ör. AB normlarına bakarsak, gerçek o ki, Devlet yapısı çok farklı ve görünen o Devlet, ortadan kalkacaktır bu yüzyılda belki de.
Önemli olan, ‘Üretim Sistemi ve Ekonomik Yapı…’ Artık Dünya, ‘Ortak Bir Pazar’ haline geliyor.
Ortak bir pazarda, ortak üretim modeline göre: Sınırlarla parçalara ayrılan ve bunları korumak için ordu ve silahlara yatırılacak korkunç paralar: Mantıklı geliyor mu bu size?...
Üstelik çok gelişen bir teknolojinin sağladığı iletişim / haberleşme, Devletlerin tek bir merkezden, Mutlak İdaresi de zorlaştırıyor; zamanla imkansızlaştıracaktır da…
***
AMA, BİZİM HÂLÂ BAŞIMIZ KUMDA…
(Son)