Bisiklet pek çoğumuz için çocukluk yıllarından kalan bir anı. Arka lastiğe eklediğimiz o iki küçük tekerlek, düşmeden sürebilmeyi öğrenmeye çalışmak, annemizin selemizi tutarak sokakta bizlere sürmeyi öğretmesi ve bizi bırakıp da ‘düşmeden sürebiliyorsun’ diye arkamızdan gururla seslendiği o güzel anılar.
‘Toplumun tarihsel süreç içerisinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı manevi değer’ anlamına geliyor ‘kültür’ kelimesi. Ve şiirsel bir şekilde kuşaktan kuşağa aktarılan bir kültür bizim için bisiklet. Fakat bu kültür toplumumuz tarafından yavaş yavaş terk edildi. Önceleri arada bir de olsa kullanılırdı bisiklet. Sonra yavaş yavaş depolarda paslanan, iki tekerlekli, geçmişe ait bir antika olmaya başladı. Son yarım yüzyılda artan yoğun otomobil kullanımı, bisiklet kullanmayı tehlikeli hale getirdi. Sonuç olarak bisiklet yavaş yavaş hayatımızdan çıktı.
Eskiden bir ulaşım aracı olarak kullandığımız bisiklet, son dönemlerde farklı bir şekilde hayatımıza geri döndü.
Farklı mesleklerden, farklı ekonomik sınıflardan ve farklı geçmişlerden gelen insanları bir araya getiren bir spor oldu. Gün geçtikçe de ülkemizde popüler olmaya başladı. Çok değil, daha 5 yıl önce bisikletle yola çıkmak delilik olarak nitelendirilirken, bugün yollarda birçok bisikletli ile karşılaşmak olağan hale geldi.
Son dönemde artan spor odaklı bisiklet kullanımını teşvik etmek için, şehir içi ve şehir dışı olmak üzere, parkurlara ihtiyaç var artık. Sadece bisiklet parkurları yaratmaktan öte, park fakiri kentlerimizde yeşil soluk alanları ve yürüyüş alanları yaratmak da mümkün böylece. Ve bunun belki de en güzel örneği ise hemen dibimizde: Çöp atmak için kullandığımız Kanlı Dere’nin devamında, hemen sınır ötesindeki Pedios Deresi parkurunda.
Her ne kadar bisiklet spor için hayatımıza girmeyi başarsa da ulaşımda girmeyi başaramadı. Topluma daha sağlıklı, daha ekonomik ve daha yaşanabilir bir hayat sunma potansiyeli olan bisikletler, henüz ulaşım aracı olarak kullanılamıyor şehirlerimizde.
Halbuki yapılan kapsamlı araştırmalara göre, bisiklet yolları kurulan şehirlerde kentsel sağlık giderlerinde gözle görülür biz azalma kaydediliyor. Buna ek olarak ulaşım için bisiklet kullanımının bir diğer faydası ise trafik. Özellikle bisiklet kullanımı yaygınlaştığında trafik yükünde azalma oluyor ve sıkışıklıklar önleniyor.
Araştırmalarda en fazla öne çıkan fayda ise turizme. İmkanlar yaratıldığında, bir kenti gezmenin en zevkli yolu bisikletlerle. Özellikle bizim gibi bisiklet sürmek için uygun iklimi olan Akdeniz adalarında bisiklet kiralama, bisiklet yolları ve bisiklet kullanımı hem turizme katkı sağlama potansiyelini, hem de üniversite eğitimi için adamıza gelen öğrencilere alternatif ulaşım sunma potansiyelini taşıyor.
Bugün artık bu adımları atmak ve bisiklet kültürümüzü tekrar ülkemize kazandırmak için hem toplumsal olarak isteğimiz, hem de lobi oluşturabilecek gazeteci, işadamı ve siyasetçi bisikletçilerimiz var. Sadece yerel yönetimler ve bakanlıklardan bisiklet yolları değil, aynı zamanda parlamentodan bisiklet yollarının finansmanını ve uygulanmasını garantileyecek yasalar talep etmemiz ve bisiklet kültürünü tekrar canlandıracak ülkesel planlamaya önem verilmesi konusunda lobi yapmamız gerekiyor.
Çünkü ülkemizde bisiklet kullanımını spordan ulaşıma çevirmeyi başardığımız gün, hem kendi kaybettiğimiz bisiklet kültürünü kazanmış hem de daha yaşanabilir kentler için ilk adımlarımızı atmayı başarmış olacağız.