Kıbrıs’ta Eski Dillirga’da (Erenköy) Bir Yılbaşı

Kıbrıs’ta Eski Dillirga’da (Erenköy) Bir Yılbaşı

 

Zekai Altan


Yılbaşı tarihi yaklaşınca bir heyecan basardı. Çarşı Pazar süslenirdi. Ama daha çok Rum dükkanları ve evleri süslenirdi. Türklerde fazla yagın değildi. Alış veriş. Yılbaşı alış verişi. Yeni giysi ve potin (ayakkabı). Okulda eğlenceler. Her öğrenci çektiği kura sonucu kime çıkarsa ona hediye alırdı. Geleneksel bir yılbaşı hediyesi takdimi. Ve okulda biten eğlence sonrası herkes evine. Evlerde başlayan heyecanlar. Yemeklerin hazırlanması ve mangal hazırlıkları. Kahvelerde ise farklı bir heyecan. Özellikle kumar oynama sanki yasal gibi herkes kumarın tadını çıkaracakmış gibi kendini yılbaşına hazırlardı. Babam da oynardı. Oynamayı severdi. Sanki yılbaşı kumar oynanacak özel bir geceymiş gibi. Kıbrıs’ta yılbaşılar şimdiki gibi çok eğlenceli değildi. Eskiden böyle özel yemekler, restorantlar, oteller, yurt dışı yılbaşı kutlamları ve casinolar yoktu. Eğlenceler çok daha yalın ve daha samimi idi. Aileler hep birlikte idi. Çoluk çocuk hep beraber. Tabii imkansızlıkların da ciddi katkısı vardı. Kıbrıs kültüründe yılbaşı günlerinde de şu anda yok olan kültürümüz farklı idi. Gelenekler ve inanışları ile birlikte. Dilerseniz biraz gerilere gidelim. 1950’li yıllar öncesine. Dillirga yani Erenköy’den bir yılbaşını yaşayalım. Yılbaşında horoz kesilir, badadez ve soğan ile yahni yapılıp yenirdi. Ondan sonra nohut ve pakla gavrulup kuru yemiş gibi yenirdi. Bunlara gavurga derler. Gavurga olarak saçta hazırlanan bu kuru yemişlere mercimek, buğday, şinno veya çitlembit da ilave edilir. Gece boyunca bununla eğlenilirdi. Tüm aile birarada. Gecenin en önemli geleneksel ve halen de yapılmakta olan ancak geleneği yaşatılmayan yalnızca yemek için yapılan gollifa. Gollifa halen daha günümüzde yapılmakta. Yılbaşı tatlısı veya yemişi olarak. Gatmer ve bişi. Lokma ve formada keyk de ayrı bir yer alırdı. Ve eğlence olarak zeytin yaprağı yakma. Önce gollifaya bakalım.

GOLLİFA

Gollifa yılbaşılarının vazgeçilmezidir. Gollifa için buğday, nar, tuz, sısam, kuru üzüm, şeker ve padem ve ceviz. Temel malzemeleri. Buğday temizlendikten sonra kaynatılır sonra birkaç saat bekletilir. Kaynatılmış ve bekletilmiş buğday üzerine şeker serpiştirilir. Ve içerisine diğer malzemeler ilave edilip karıştırılır. Tatlı ve ekşimsi güzel bir tadı vardır. Nar ve şekerin adeta birleşip tat verdiği bir yemiş. Tatlı. Bunu böyle kaşık kaşık yersiniz veya avucunuzun içerisinde. Tabii gollifanın geleneksel bir de uygulaması vardır. Eskiden gollifa kaynanmış buğday ile önce ineklere verilirdi. İnekler kutsal birer hayvan olarak değerlendirilirdi. Çünkü tarımda ve hayvancılıkta inanılmaz katkıları vardı. İnanışa göre “inekler allaha yalvarırlardı. Yıl bereketli olsun ve sahipleri onlara versin” diye. Kaleburnu köyünde de yeni yılın ilk günü sabah erken saatte eve kimse girmeden önce inek ev içerisinde dolaştırlırdı.

LOKMA

Lokmanın ise farklı bir geleneği vardı. Lokmalar yapıldıktan sonra uçları sivrileştirilmiş iki kamışın üzerine üçer adet dizilirdi. Sonra dama bırakılırdı. Dik duracak bir biçimde. Bunun anlamı goncolozlar diğer adı ile sklabundalar gelip yiyecekler. Dillirga’da goncolozlar ölüler olarak tanımlanır. Lokmanın da malzemesi hamur mayası, şeker, tuz, yağ ve biraz yoğurt ile sıcak su. Lokma hamuru hazır olunca avuç içinde sıkılarak küçük top haline getirilir ve kızgın yağda kızartılır. Üzerine şurup yani şerebet dökülmez yalnızca şeker serpiştirilerek yenir.

KEYK

Keyk de ayni zamanda geleneksel yılbaşı tatlısı. Şimdi yapılmıyor. Daha çok krem şantili çakuletli keykler yenir. Kıbrıs keyiği forma denen bir kapta pişirilir. Bu kültürün Lüzinyan döneminden geldiğini söyleyebiliriz. Fransa Avusturya sınırında forma kabının ve adının da kullanıldığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda 7 Ocak tarihinde Fransa’da düzenlenen kral gününde de aynı keyiği biraz farklı olarak görebiliriz. Keyiğin özelliği içerisine madeni para konurdu. Ve yeni yılın ilk saatlerinde ailece kesilen keyk içerisinde parayı kim bulursa yılın en şanlısı olurdu.

ATEŞTE ZEYTİN YAPRAĞI YAKMA

Yeni yılın kutlamasında eskiden evlerde yakılan ateş şömine olarak bilinen ocağa nisga derlerdi. Nisgada yakılan ateş içerisine yaş zeytin yaprağı atılırdı. Birinin sevgilisi veya eşi tarafından sevildiğini öğrenmek isterse yaş zeytin yaprağını ateşe atar ve yaprak atılmadan önce şu dilek söylenirdi. Kıbrıslı Türk, Rum bu dileği söylerdi.
“Ayvasilli mu vasilyamu
Amma ağabo o andrammu
Na bedahtis navgis ekso,
Amme me ağabo mine mesa grusi” derlerdi.
Türkçesi ise eşim beni severse yaprak yansın ve dışarı çıksın. Eğer sevmezse yansın ve içeride kalsın.   
Zeytin yaprağı yanıp dışarı çıkarsa kimin tarafından sevildiğini öğrenmiş olurdu. Eğer sevilmiyorsa zeytin yaprağı sıçramadan ateşte kalırdı. Özellikle sevgililer bunu yaygın bir biçimde yaparlardı.
Evet, kısaca böyle, bir Dillirga yılbaşı eğlencesi. Kıbrıs’ımın kültüründe yok olan bir yılbaşı. Sizlere yurdum Kıbrıs’ta barışın, mutluluğun, sevginin ve hoşgörünün eksilmemesi dileği ile nice nice mutlu yıllar dilerim. Sevgi ile kalın.

Dergiler Haberleri