Kıbrıs’ta Jön Türkler ve İttihatçılar

Altını çizmek gerekir ki, Kıbrıs Türk toplumunun bütün siyasi oluşumları Enosis’e karşıydı. Ayrışma Osmanlı yanlıları ile İngiliz yanlıları arasındaydı

 

Şevki Kıralp
sevkikiralp@gmail.com

Kıbrıs’ın hukuken Osmanlı toprağı kalmak kaydıyla İngiltere’ye kiralandığı dönemde, Osmanlı topraklarında yaygınlaşmakta olan Sultan Abdülhamid ile Jön Türkler arasındaki ihtilaf Kıbrıs Türk toplumunun düşünsel ve siyasal yaşamında da kendisini göstermişti. 1891 yılında yayın hayatına başlayan “Zaman” gazetesi ilk başlarda Osmanlı hükümeti tarafından desteklenmekte ve Sultan Abdülhamid’in siyasetini savunan yayınlar yapmaktaydı. Fakat gazetenin bazı yazarları kısa bir süre sonra Jön Türklerden yana yayın yapmaya başladı. Yazarlardan Ahmet Tevfik Bey, “Zaman” gazetesinden ayrıldı ve 1896 yılında “Kokonoz”, 1897 yılında ise “Akbaba” isimli iki mizah gazetesi çıkararak Sultan Abdülhamid’i eleştirmeye başladı (Demiryürek 2000). Ahmet Tevfik Bey daha sonra 1900-1901 yıllarında Jön Türk yanlısı yazılara yer veren ve haftalık yayınlanan “Mirat-ı Zaman” gazetesini çıkarmaya başladı. Benzer biçimde, 1893-1898 yılları arasında çıkarılan “Kıbrıs” gazetesi de önceleri Saray yanlısı yayınlar yaparken daha sonra Jön Türklerden etkilenerek Sultan Abdülhamid’in aleyhine dönmüştü. 1906’de yayın hayatına başlayan “Sünuhat” gazetesi de, tıpkı “Zaman” ve “Kıbrıs” gibi Abdülhamid yanlısı yazılarla yola çıktıktan sonra kısa sürede Jön Türklerin saflarına katılmıştı. Öte yandan, 1912 yılında yayın hayatına başlayan “Seyf” gazetesi yola İttihatçı bir çizgide çıkmış ve bu çizgiyi korumuştu (Akgün 2011).

Jön Türklerin Kıbrıs Türk aydınlarıyla bağlantısının kurulmasında ve Kıbrıs’ta örgütlenmeye başlamalarında rol oynayan iki önemli isim vardı: Jön Türklerin Avrupa’daki merkezlerinden gelen talimatlara uyarak Kıbrıs’ta faaliyet yürüten Şevket Bey ve 1897 yılında Mısır’dan gelerek Jön Türklerin Kıbrıs kolunun başına geçen Hoca Muhiddin (Gazioğlu 1996). Hoca Muhiddin, ilk başlarda Sultan Abdülhamid’e karşı muhalefet yönünde propaganda yapmakta ve gece mitingleri düzenlemekteydi. Bu faaliyetlerden rahatsız olan Müftü Ali Rıfkı Efendi, Hoca Muhiddin’i “İngiliz ajanı” olarak suçlayarak İstanbul’a şikâyet etmişti. Jön Türklerin 1902’deki Paris kongresine katılan Kıbrıslıların da mevcut olduğu tahmin edilmekte, ancak katılanların kimlikleri bilinmemektedir (Hanioğlu 1989).

1900’lü yılların başlarında, Kıbrıs’taki Kavanin Meclisi’nin başkanı bir İngiliz olmakla birlikte, dokuz Rum, altı İngiliz ve üç Türk üyesi bulunmaktaydı. Türk ve Rum vekiller kendi toplumları tarafından serbest seçimler vasıtasıyla seçiliyordu. Rum vekiller, 1903 yılında Türk vekillerin bir oturumu boykot etmesini fırsat bilerek, sayısal çoğunluklarının avantajıyla Enosis yanlısı bir karar almışlardı. Bunun üzerine, Türk vekiller İngilizleri de ikna ederek adanın hukuken Osmanlı toprağı olduğunu ve Enosis’in söz konusu olmadığını tescil eden bir karar çıkarmış ve Rum vekillerin ilgili kararını hükümsüz bırakmışlardı. 1908 yılında bir grup Kıbrıslı Rum Mağusa’da kitlesel bir Enosis gösterisi düzenlemiş, buna bir tepki olarak Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” adlı oyunu sahnelenmişti. Aynı yıllarda adada Jön Türkler tarafından düzenlenen Sultan Abdülhamid aleyhtarı faaliyetler de vardı. Örneğin, Kıbrıslı Jön Türklerin ileri gelenlerinden Ahmet Tevfik Efendi, “Belayı İstibdat” (1) adlı tiyatro oyununu kaleme aldı. İkinci Meşrutiyet’in ilanı, 24 Temmuz 1908 günü geniş kitlelerin katılımıyla gece yarısına kadar süren etkinliklerle kutlandı. Öte yandan, 1909 yılında İttihat Kulübü kuruldu. Buna ilaveten, bu dönemde aralarında Şemsettin Günaltay’ın da bulunduğu pek çok İttihatçı adaya öğretmenlik yapmak için geldi (Kızılyürek 2002; Evre 2004).

İngiltere, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na kendisiyle karşıt cephede girmesi sonrasında 1914 yılında Kıbrıs’ı tek yanlı (Osmanlı ile her hangi bir antlaşma yapmaksızın) ilhak ettiğini açıklamıştı. İlhak kararının açıklanması sonrasında, Kıbrıs Türk toplumunun ileri gelenlerinden Müftü Mehmet Ziyaeddin Bey, Kadı Mehmet Rıfat Bey ve Evkaf Murahhası ve Kavanin mebusu Musa İrfan Bey, İngiliz Yüksek Komiseri Hamilton Adams’ı ziyaret ederek kararın yerinde olduğunu, İstanbul’un sorumsuz davrandığını, Kıbrıs’a önem vermediğini ve ilhakın adayı Osmanlı “entrikalarından” kurtaracağını söylediler. Bunun yanında, İngilizler Osmanlı’nın parasını ödediği savaş gemilerini İstanbul’a teslim etmedi ve el koydu. Adams Musa İrfan Bey’den İngilizlerin bu tutumu karşısında tepkili olan Kıbrıslı Türkleri yatıştırmasını istedi. Bu dönemin Türk gazeteleri İngilizler aleyhine yayınlar yapmaya başlarken Kıbrıslı Jön Türkler Osmanlı-Almanya yanlısı ve İngiltere aleyhtarı propagandalarını yoğunlaştırdılar (Akgün 2011).

İngiltere, 1915 yılında Yunanistan’ı savaşa girmeye razı etmek için Atina’ya Enosis teklifinde bulundu. Bunun üzerine Musa İrfan Bey, İngiliz Sömürgeler Bakanlığı’na gönderdiği mektupta Londra’dan “Kıbrıs Müslümanlarına merhamet göstermesini istirham ve dua ediyoruz” diye yazdı. Altını çizmek gerekir ki,                  Kıbrıs Türk toplumunun bütün siyasi oluşumları Enosis’e karşıydı. Ayrışma Osmanlı yanlıları ile İngiliz yanlıları arasındaydı. Musa İrfan Bey “Evkafçılar” ve “İtilafçılar” olarak adlandırılan gruba ve Eski Türkiye Partisi’ne liderlik ediyordu. Bu grup İngiliz sempatizanıydı ve Kıbrıs’ın Osmanlı’ya iade edilmesini savunmak yönünde bir amaçları yoktu. Dr. Esat Bey ise Jön Türk Partisi’nin ve Osmanlı yanlılarının lideriydi. Esat Bey ve destekçileri, Kıbrıs’ın hukuken halen Osmanlı toprağı olduğunu vurgulamaktaydı. İngilizler ise, Kıbrıslı Türkler arasında baş gösteren bu ayrışmada Musa İrfan Bey ve taraftarlarını kendi saflarında tutmaya çalışıyordu (Evre 2004).

Çanakkale Savaşı sırasında İngilizler tarafından esir alınan Osmanlı askerlerinden bazıları, 1916-1923 yılları arasında Kıbrıs’taki esir kamplarına taşınmıştı. Daha sonra farklı yerlere götürülenlerle birlikte, Kıbrıs’ta yaklaşık 5 bin kadar Osmanlı askeri esir olarak tutuluyordu (Keser 2007). Birinci Dünya Savaşı sonrasında,  Dr. Esat Bey ve Kıbrıslı Jön Türkler 1919 yılında Çanakkale esirlerini kurtarmak ve İngilizlere karşı geniş çaplı bir Türk ayaklanması başlatmak için hazırlık yapmaktaydı. İngilizlerin bu planları haber alması neticesinde, Dr. Esat Bey başta olmak üzere pek çok İttihatçı tutuklandı ve hapse mahkûm edildi. Esat Bey, 9 aylık mahkûmiyeti sonrasında Anadolu’ya giderek Kurtuluş Savaşı’na katıldı (An 1996: 108; Keser 2007). 

 

(1). İstibdat” Sultan Abdülhamit dönemindeki rejimi tanımlarken kullanılan bir ifadeydi.


Kaynakça

An, Ahmet (1996). Kıbrıs’ta İsyanlar ve Anayasal Temsiliyet Mücadelesi: 1571-1948. Lefkoşa: Mez-Koop Yayınları.
Akgün, Sibel (2011).  “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Geçiş Sürecinde Kıbrıs Türk Aydınları ve Jön Türk Hareketi ile Olan İlişkileri ( 1865- 1918).” History Studies. 3: 2-22.
Demiryürek, Mehmet (2000). "Kıbrıs Türk Basını ve Türkiye Hükümetleri I Osmanlı Dönemi 1878 1910." Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi. 25-26: 119-134.
Evre, Bülent (2004). Kıbrıs Türk Milliyetçiliği: Oluşumu ve Gelişimi. Lefkoşa: Işık Kitapevi Yayınları.
Hanioğlu, Şükrü (1989). Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türkler( 1889- 1902 ). İstanbul: İletişim.
Keser, Ulvi (2007). "Kıbrıs' ta Çanakkale savaş esirleri ve savaş dönemi'nde adada yaşananlar." Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı 5: 1-68.
Kızılyürek, Niyazi (2002). Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs. İstanbul: İletişim.
Sonyel, Salahi (1995). “İngiliz Yönetiminde Kıbrıslı Türklerin Varlık Savaşımı (1878-1960)”. Belleten. 224: 133-187.

 

Dergiler Haberleri