Hazırlayan: Sevgül Uludağ
Kıbrıs’ta kadınlar yalnızca çatışmaların ve savaşın kurbanları olmadı, aynı zamanda aktif biçimde barış hareketinin parçası oldular, kendi örgütlenmelerini oluşturarak çeşitli çevrelerin büyük oranda görmezden gelmesine karşın kadın barış hareketini her zaman bu topraklarda var ettiler...
Bu araştırmamızda, yakın geçmişimizden başlayarak Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ele almaya çalıştık. Aslında bu çalışmayı, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü’nün bundan sekiz yıl önce düzenlemiş olduğu bir etkinlik için hazırlamaya girişmiştik ve Lefkoşa’da Yeşil Hat üzerinde, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde geniş bir sunum yapmıştık. Bu sunumla, görünmez olanı görünür kılmaya çalışmıştık... Bugün bu sunumdan kısa bir özet paylaşmak istiyorum... Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ve bu harekete gönüllü olarak katkıda bulunmuş olanları anmak istiyorum... Elbette arada gözden kaçan örgütlenmeler ve isimler olabilir ancak onları da okurlarımızın yardımlarıyla ekleyebiliriz...
YURTSEVER KADINLAR BİRLİĞİ...
Kıbrıs’ta kadınların yakın geçmişteki barış talepleri 1970’li yıllarda Yurtsever Kadınlar Birliği’nin eylemleriyle ortaya çıkıyor... Yurtsever Kadınlar Birliği, ilerici kadınların oluşturduğu, CTP’ye yakın kadınlardan oluşan bir dernek... Nükleer savaşa karşı, Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin Ortadoğu halklarına karşı kullanılmasına karşı çıkan, Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki bölgeli bir federal çözüm için eylemler, açıklamalar yapan ve barış talebini yüksek sesle dile getiren Yurtsever Kadınlar Birliği, 70’li ve 80’li yıllarda oldukça dinamik bir yapıya sahipti... 1 Mayıs yürüyüşlerine katılıyordu, 1 Eylül yürüyüşlerine katılıyordu ve kadınların eşitlik, özgürlük ve barış taleplerini görünür kılmaya çalışıyordu... Bu hareketin öncü isimleri arasında Dudu Sabit Soyer, Oya Talat, Özay Kalyoncu, Yücel Özser, Tülin Murat, Güzin İnce, Güzin Okutan, Zühre Civa, Emel Tel, Emine Soley, Fatma Ekenoğlu gibi isimler bulunmaktaydı...
BARIŞ VE FEDERAL ÇÖZÜM İÇİN KADIN HAREKETİ...
1980’li yıllara geldiğimizde, Barış ve Federal Çözüm İçin Kadın Hareketi’nin kuruluşuna tanık oluyoruz... Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi gibi bir örgütlenmenin kurulmasına ilham veren şey benim için Moskova’da 23-27 Haziran 1987’de yapılan Dünya Kadınlar Kongresi idi. Bu kongre “Nükleer silahlardan arındırılmış, barış, eşitlik ve kalkınmayla 2000’e doğru” sloganıyla yapılmıştı. 154 ülkeden 2,800 kadın delege katılmıştık bu kongreye – 800 ulusal, 73 uluslararası sivil toplum örgütü ve 15 de BM kuruluşu katılmıştı kongreye.
Ben bu kongreye, Kıbrıs’tan YENİDÜZEN gazetesinde her hafta “Kadın” başlıklı bir sayfa hazırlayan araştırmacı bir gazeteci ve bir barış aktivisti olarak katıldıydım. Bu “Kadın” sayfası, yemek tarifleri, çocuk bakımına ilişkin tavsiyeler gibi konuları değil, dünyada kadınların nasıl örgütlendiği, ne tür mücadelelere giriştikleri, geçmişte ve günümüzde kadınların eşitlik, barış ve demokrasi için neler yapmakta oldukları konusunda yazılarımın ve araştırmalarımın yer aldığı Kıbrıs Türk basınında son derece özgün “ilk” kadın sayfalarından biriydi... “Kadın” sayfası, YENİDÜZEN’de yayımlanmaktaydı ve Dünya Kadınlar Kongresi’ne katıldığımda, bu sayfada öykülerine yer vermiş olduğum hareketlerden canlı tanıkları bulmak, benim için inanılmaz bir fırsat olacaktı... Dünyayla gerçek bir bağ kuruyordum ve bunun etkilerini de Kıbrıs’taki kadın hareketine taşıyacaktım...
Benimle birlikte Dünya Kadınlar Kongresi’ne Yurtsever Kadınlar Birliği’nden YKB Başkanı Dudu Sabit Soyer ve hatırladığım kadarıyla YKB yönetim kurulu üyelerinden Yücel Özser arkadaşlarımız katılmıştı... Kıbrıs’ın güneyinden de çeşitli siyasi partilerin kadın örgütlenmelerinden temsilciler bu kongreye katılıyordu. POGO’dan Hristina Valanidu arkadaşımızla Moskova’da buluşmuştuk – bana bir çift küpe getirmişti bakır renkli... O dönem POGO’da çok aktifti Hristina ve POGO lideri Hristina Dimitriadu idi...
Moskova’daki kongre, kadın hareketinden bir gazeteci olarak önümde geniş ufuklar açıyordu... YENİDÜZEN’deki “Kadın” başlıklı sayfamda kaleme aldığım yazıların kahramanları karşımdaydı işte: Greenham Common’dan kadınlar, Filistin’den Gazze Şeridi ve Batı Şeria’dan kadınlar, İran’dan, Irak’tan, İrlanda’dan, İngiltere’den, Japonya’dan kadınlar... ABD’den Barış için Büyükanneler örgütünden kadınlar... Tüm bu kadınların eylemleri hakkında sayfamda yazılar yazmıştım ve işte şimdi onları kanlı canlı karşımda buluyor, onlarla konuşup dostluklar kuruyordum ve bu deneyim benim gelecekteki adımlarımda önemli bir köşe taşı olacaktı...
En fazla etkilenmiş olduğum kadın barış hareketi, Greenham Common barış hareketiydi... Greenham Common, ABD’nin Pershing ve Cruise nükleer füzelerini İngiltere’de yerleştirmiş olduğu bir askeri üstü. Bu üssün dışında toplanan İngiltere’den kadın barışseverler, Greenham Common kadın barış hareketini oluşturmuşlardı. Burada Amerikan Cruise ve Pershing füzelerine karşı direniş örgütlüyorlardı. Ancak bana son derece ilginç gelen onların örgütlenme biçimiydi. İngiltere’de Thatcher yönetimi, kadınların üstüne atlı polislerini saldırtıyordu... Ancak Thatcher yanlısı “liberal” basın, Greenham Common’daki kadın barış hareketini hedef göstermekle birlikte, saldıracak tek bir “lider” bulamıyordu. Çünkü öyle bir “lider” yoktu. “Liderlik” paylaşılmıştı. Beni büyüleyen de bu olmuştu. Greenham Common kadın barış hareketinin liderliği sürekli değişiyordu. Kadınlar sırayla liderlik yapıyordu. Basın açıklaması yazmayı, bunları medya önünde okumayı öğreniyorlardı sırayla. Dönüşümlü biçimde bunu yapıyorlardı – bu yüzden İngiltere medyası, saldıracak tek bir “lider” bulamıyordu... Bir yandan kadınlar bu “liderlik” rollerinde kendilerini bu şekilde dönüşümlü biçimde eğitiyor, öbür yandan daha önce hiç yapmamış oldukları işleri yapmayı öğreniyor ve deneyim kazanıyorlardı. Bir tür okul oluyordu hareketin ta kendisi... Bunun Kıbrıs’ta da uygulanması gerektiğini düşünüyordum.
Aslında Kıbrıs’ın kuzeyinde böylesi bir kadın barış hareketine ihtiyaç vardı... Kıbrıs’ın güneyinde kadınlar “Eve dönüş hareketi” başlatmışlardı ancak bu hareket, Kıbrıslıtürk ilerici harekete karşı kullanılmaktaydı dönemin Kıbrıslıtürk rejimi tarafından... Kıbrıslırum kadınlar, “Eve dönüş hareketi”nde yalnızca “mülk”ü, “toprağı” hedeflemişlerdi, gündemlerinde Kıbrıslıtürk kadınlarla iletişim pek yoktu ya da esas hedefleri bu değildi... Bu hareketin eylemlerini kullanan Kıbrıslıtürk liderliği, “Bakınız Rumlar geliyor, sizi evlerinizden atmak, yerinizden etmek istiyor” diyordu... Kıbrıs’ın güneyindeki bu kadın hareketiyle temas kurmak, onlarla bir diyalog başlatmak, onlara yaptıklarının aslında Kıbrıs’ın kuzeyindeki ilerici harekete karşı kullanılmakta olduğunu, oysa esas olanın iki toplumdan kadınların diyaloğu ve birlikte etkinlikleri olması gerektiğini anlatmak istiyordum... Moskova’daki Dünya Kadınlar Kongresi’ndeyken orada eğitim görmekte olan gazeteci arkadaşımız Andreas Paraskos’la tanışmıştık. Bu konuda Paraskos bize yardım edecekti ve “Eve dönüş hareketi”nden bazı Kıbrıslırum ve İngiliz kadınlarla buluşmamızı ayarlayacaktı. Onlara da düşüncelerimi aktarmıştım ve ilgiyle dinlemişlerdi... Kıbrıs’ta kadınların barışa ve karşılıklı anlayışa hizmet edecek ortak etkinlikler düzenlemeleri gerektiği konusunu düşünmelerini istemiştim... (Nihayetinde Kıbrıslırum kadınların “Eve dönüş hareketi”yle hiçbir Kıbrıslıtürk kadın örgütü, hiçbir zaman herhangi bir işbirliği yapamadı...)
1987’deki Dünya Kadınlar Kongresi’nden Kıbrıs’a döndüğümde kolları sıvadım... Yakın arkadaşım Şefika Yaşar’la birlikte bu konuya kafa yormaya başlamıştık. Yurtsever Kadınlar Birliği’nden bazı kadın arkadaşlarla da bu konuyu konuşuyorduk... CTP’den saygı duyduğumuz MYK’dan bazı arkadaşlarla da görüşlerimizi birkaç kez paylaştık...
Aklımızdaki model aslında geniş bir kadın barış hareketiydi – ille de “partili” olmayan kadınların da dahil olacağı bir hareket... Örneğin kadın şairlerin, kadın ressamların, kadın sanatçıların, kadın gazetecilerin dahil olacağı bir hareket...
Böylece işe giriştik ve geniş katılımlı bir toplantı çağrısı yaptık... Toplantı KTÖS’te gerçekleşmişti – toplantıya çok sayıda CTP’li kadın üyenin yanısıra, CTP üyesi olmayan kadınlar da katılmıştı...
“Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi” böylece oluşacaktı – sanırım 1988 yılında tam olarak faaliyete geçmiştik. Greenham Common kadın hareketinin uyguladığı modeli de başlangıçta kadınlar benimsemişlerdi. Dönüşümlü liderlik olacaktı bu harekette ve her ay bu liderlik değişecek, kadınlarımız sırayla bildiri yazmayı, bunu basına dağıtmayı, eylem örgütlemeyi vs. öğrenecekti bu harekette...