Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesi... (2)

Sevgül Uludağ

Hazırlayan: Sevgül Uludağ

Kıbrıs’ta kadınlar yalnızca çatışmaların ve savaşın kurbanları olmadı, aynı zamanda aktif biçimde barış hareketinin parçası oldular, kendi örgütlenmelerini oluşturarak çeşitli çevrelerin büyük oranda görmezden gelmesine karşın kadın barış hareketini her zaman bu topraklarda var ettiler...

Bu araştırmamızda, yakın geçmişimizden başlayarak Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ele almaya çalıştık. Aslında bu çalışmayı, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü’nün bundan sekiz yıl önce düzenlemiş olduğu bir etkinlik için hazırlamaya girişmiştik ve Lefkoşa’da Yeşil Hat üzerinde, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde geniş bir sunum yapmıştık. Bu sunumla, görünmez olanı görünür kılmaya çalışmıştık... Bugün bu sunumdan kısa bir özet paylaşmak istiyorum... Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ve bu harekete gönüllü olarak katkıda bulunmuş olanları anmak istiyorum... Elbette arada gözden kaçan örgütlenmeler ve isimler olabilir ancak onları da okurlarımızın yardımlarıyla ekleyebiliriz... Araştırmamız devamla şöyle:

“KARILAR DA YÜRÜDÜ...”

Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi, sokakta bildiri dağıttığında ve barış çağrısı yaptığında, Kıbrıslıtürk liderliğinin emrindeki sağcı medyanın saldırılarına uğrayacak, “Karılar da yürüdü” gibi manşetler atılacaktı...

Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi, 1980’li yılların sonunda özgün bir kadın barış hareketi olarak kendi pankartlarını kendi hazırlayacak, ressam Nilgün Güney öncülüğünde kendi kartpostallarının baskılarını yapacak, barış için çeşitli etkinlikler düzenleyecekti. Kıbrıslırum kadınlarla buluşmanın mümkünatı yoktu o günlerde çünkü barikatlar sımsıkı kapalıydı henüz... Aynı anda, aynı saatte, bölünmüş Lefkoşa’nın iki tarafında aynı bildiriyi Türkçe ve Rumca olarak dağıtmayı başaracaktık buluşmamız engellense dahi... Bunu POGO’yla birlikte başaracaktık...

Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi’nde maalesef “paylaşılmış liderlik” konsepti bir süre sonra çöpe atıldı... “Biz bir çekirdek kadro oluşturduk, liderler hep bu çekirdek kadrodan çıkacak” dendi ve nihayetinde, başlangıçtaki amaçtan uzağa düşülerek geniş tabanlı, farklı görüşlerden kadınları kucaklayan bir hareket yerine dar bir kadroyla işler kotarılmaya çalışıldı...

Bu harekette emeği geçenler arasında Canan Öztoprak, Ünsal Çağda, Seval Nalbantoğlu, Vesile Usar gibi isimler vardı...

KADIN ARAŞTIRMALARI MERKEZİ...

1990’lı yılların başlarında değerli araştırmacı-yazar, şair Neriman Cahit’le birlikte Kadın Araştırmaları Merkezi’ni oluşturduk ve Kıbrıs’ın kuzeyinde kadınların durumuna ilişkin veriler toplamaya çalışarak bunları Birleşmiş Milletler’de Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu’nu izleme komitesinde dağıtmayı başardık. Çeşitli etkinlikler düzenledik. BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu’nu Türkçe’ye çevirerek dönemin Meclis Başkanı Hakkı Atun’a sunduk, kadınların eşitlik mücadelesinde bir köşetaşı niteliğindeki bu konvansiyonu Meclis’in kabul ederek varolan Aile Yasası, Miras Yasası gibi yasalarda bu konvansiyonun öngördükleri doğrultusunda değişiklik yapmasını talep ettik. Selma Bolayır arkadaşımız da bize katılarak çeşitli araştırmalar yürüttü... 1990’lı yılların başlarında Kıbrıslıtürk toplumunda “aile içi şiddet” kavramını ilk tartıştıran da Kadın Araştırmaları Merkezi olmuştu. Bu dönem KTÖS lokalinde düzenlenen bir seminerde, ilk kez bir Kıbrıslırum kadın konuşmacı, değerli arkaşımız Mary Pyrgos, Kıbrıs’ın güneyinde aile içi şiddet konusunda yapılan çalışmaları Kıbrıslıtürkler’e aktarmıştı. Mary Pyrgos, “Eşit Haklar, Eşit Sorumluluklar” başlıklı bir örgütün kurucusuydu ve bu örgüt, bir “Alo Şiddet” hattı oluşturmuş, aile içi şiddete maruz kalan kadınlara yardım ediyor, Mary Pyrgos da polis akademisinde, Kıbrıslırum polislere “aile içi şiddet” konusunda eğitim veriyordu. Sonraki yıllarda “aile içi şiddet” konusunu ele almaya devam etti kadın hareketimiz ve bu konuda çeşitli kampanyalar düzenledik, Kadın Platformu sürecinde de o dönem Kadın Birimi Başkanı olan İnci Tüccaroğlu’yla birlikte devletin bir “alo şiddet” hattı oluşturması, kadın sığınma evi açılması gibi konularda yoğun çalışmalar yaptık.

ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜM SÜRECİ...

1990’lı yılların bir diğer önemli gelişmesi de, Kıbrıs’ta çatışmaların çözüm sürecinin başlatılması oldu. Fulbright’ın şemsiyesi altında başlatılan bu çalışmalara katılan kadınlar, Birleşmiş Milletler Dördüncü Dünya Kadınlar Konferansı’na katılacak ve iki toplumlu çatışmaların çözümü kadın eğitmenler grubu olarak Çin’de sunum yapacaktı. Bu süreçte öncülük barış aktivisti, yazar, eczacı Fatma Azgın ablamız ve akademisyen-barış aktivisti Maria Hacıbavlu’daydı. Biz de (Neşe Yaşın, Keti Ekonomidu, Gül Öztek, Mine Küfi vs.) Çin’de sunum yapan grubun üyeleriydik. Bu sürecin sonunda, o dönem Kıbrıs Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı olan Mine Küfi önderliğinde Kadın Platformu kurulacaktı. Sene 1995 idi...

KADIN PLATFORMU...

Kadın Platformu, beş kadın örgütünün katılımıyla 1995’te kuruldu. Maksat, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu’nun Kıbrıs’ın kuzeyinde Meclis tarafından kabul edilmesi ve artık çağdışı kalmış olan 1950’lerin Aile Yasası’nın değiştirilmesiydi.

Kadın Platformu’nu Kıbrıs Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Kadın Araştırmaları Merkezi, Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi, Yurtsever Kadınlar Birliği ve Kıbrıs Türk Kadınlar Birliği oluşturdu. Sonradan bu harekete üç dernek daha katılacaktı: Kıbrıs Türk Kadınlar Konseyi, KAYAD ve Çalışan Kadınlar Birliği... Kadın Platformu hiçbir yerden herhangi bir fon almaksızın, tümüyle gönüllülük temelinde çalışmalarını yürütecekti.

Kadın Platformu kararları konsensüsle alıyor, “paylaşılmış liderlik” konseptini hayata geçiriyordu. Basın bildirilerini her defasında farklı bir kadın örgüt temsilcisi okuyor veya imzalıyordu... Böylece roller de paylaşılıyordu. Bu sürece gönüllü olarak en fazla emek verenler arasında Mine Küfi, Canan Öztoprak, Nuray Alioğlu, Oya Talat, Özay Kalyoncu ve ben vardık. Bu çalışmalara Neriman Cahit, Gülten Feridun, Layık Topcan, Hasibe Şahoğlu, Sunakan Lama, Sümer Erkmen, Ayten Gürkan gibi arkadaşlarımız da zaman zaman katılıyor ve çabalara destek veriyordu...

Kadın Platformu, Kıbrıs’ta kadın hareketinde son derece özgün bir deneyim oldu. Varlığını sürdürdüğü ve son derece dinamik ve aktif olduğu 1995-2000 yılları arasında Meclis’in BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu’nu (CEDAW) oybirliğiyle kabul etmesini sağladı, çağdışı kalmış Aile Yasası’nın değiştirilmesini ve daha çağdaş hale getirilmesini sağladı. Aile Yasası’nın değiştirilebilmesi için geniş katılımlı atölye çalışmalarında değiştirilmesi gereken maddeler ele alındı. Bu süreçte Çin’den getirmiş olduğumuz farklı ülkelerin Aile Yasaları’nı da inceleme fırsatı ve bunları atölye çalışmalarına katılanlarla paylaşma fırsatı bulmuştuk. Aile Yasası’nın değiştirilebilmesi için UBP Milletvekili Ruhsan Tuğyan değişiklik önerilerini Meclis’e sunarken, avukat Boysan Boyra da tüm bilgi ve deneyimlerini kadın hareketi lehine atölye çalışmalarında, yasa değişikliklerinin hazırlanmasında ve Meclis komitelerinde paylaşarak daha düzgün bir yasa çıkmasına katkıda bulundu.

Kadın Platformu, üç geniş atölye çalışmasıyla “kadın ve politika”yı da ele aldı. Bu önemli atölye çalışmalarını bizzat yürüttüm – çatışmaların çözüm sürecinde öğrendiklerimi, kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğini ileri götürmeleri için kullandım. Tarihimizde ilk kez sağ ve sol partilerden kadınları bir araya getirmeyi başardık: Milletvekilleri, eskiden milletvekili olanlar, siyasi partilerin kadın kolları temsilcileri, sendikalardan kadınlar, sivil toplum örgütlerinden kadınlar bir araya gelerek, kadınların politikada nasıl daha etkili olabileceği konusunda kafa patlatıyor, somut düşünceler ve eylem planları üretiyorlardı. Kadın Platformu, kadınlara yüzde 30 kota için kampanya yürüterek tek tek tüm siyasi partileri ve gazeteleri ziyaret etti, gazetelerden atölye çalışmalarında üretilmiş çeşitli sloganları sayfalarında yayımlamalarını istirham etti, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın değiştirilerek yüzde 30 kotanın yasallaşması için imza kampanyası yaparak topladığı imzaları Meclis’e sundu...

Nihayetinde Kadın Platformu’nun kampanyaları sonucunda bir tabu yıkıldı ve “politika erkek işidir” konsepti aşındırılmaya başlandı, pek çok kadın milletvekilliğine kendi seçtikleri partilerden aday oldular. Radyo ve televizyon programlarına katıldılar. Kadınlara yardımcı olmak için kaleme aldığım ve Kadın Araştırmaları Merkezi Yayınları arasında yer alan “Kadınlar için politikada strateji ve planlama” başlıklı elkitabım da bu programlarda kadın adaylar tarafından kendi argümanlarını ortaya koymak için bol bol kullanılmaktaydı.


 Kadın Platformu atölye çalışmalarından görünüm...


Kadın Platformu'nun Aile Yasası'yla ilgili atölye çalışmalarından birinden görünüm...


 POGO üyesi Kıbrıslırum kadınlar, YKB'nin davetlisi olarak Saçaklı Ev'de, barikatlar henüz açılmadan önceki bir ziyarette...


YKB lideri Oya Talat ile POGO lideri Hristina Demetriadis 1992'de POGO kongresinde...



Kadın Platformu'nun Aile Yasası'yla ilgili atölye çalışmalarından görünüm...


Kadın Platformu'nun kadın ve politika konulu atölye çalışmalarından görünüm...



Kıbrıslırum kadınların barikatlar açılmadan önce Mağusa ziyaretinde YKB liderlerinden Dudu Soyer konuşma yaparken...


POGO ile YKB'nin barikatlar açılmadan önce karşılıklı ziyaretleri, kadınları çok etkiliyordu...

(Devam edecek)